Son olarak geçtiğimiz yılın başında 80 kişiyi kışın ortasında işten çıkartan Spor İstanbul, işçi kıyımına halen devam ediyor.
İddiaya göre; İBB'nin bu politikasının bir yeni mağduru da 52 yaşındaki Köksal Sağıroğlu oldu. 10 yıldır Spor İstanbul bünyesinde çalışan Sağıroğlu, son olarak Haldun Alagaş Spor Kompleksi'nde Erkek Voleybol Takımı'nın sorumlusu olarak çalışıyordu. Sağıroğlu, hasta olduğu için rapor aldığı sırada yönetimin rapordan haberi olmasına karşın; evine gelen ihtarname ile işten atıldığını öğrendi. Ani gelişen bu olay ile büyük şok yaşayan Sağıroğlu, tazminatını da almamasıyla ikinci şokunu yaşadı. Yaşından dolayı iş bulamadığını belirten işçi şöyle devam etti;
'Bir avukat tuttuk. Avukat arabulucu sürecini yaptı. Ben bekledim arabuluculuk sürecinde belki işe geri alırlar diye ama olmadı. Daha sonra ben yine bekledim en azından parayı verirler ben de oğlumu rahat rahat İspanya'ya gönderirim diye. Oğlum son sınıftaydı. Erasmus ile İspanya'ya gidecekti. Ben işten vazgeçtim diğer haklarımdan da vazgeçtim tamam ama o kıdem tazminatını verselerdi, oğlumu rahat rahat okutacaktım. Maalesef kimseye sesimi duyuramadım. Arabuluculuğu da gelmediler. (300 Bin TL kıdem tazminatı olabilir avukata göre) Ama bu parayı benim almam en iyi 4 yıl. Ben bu parayı gözümden sileceğim yani.'
'SENDİKAL FAALİYETLERİMDEN DOLAYI İŞTEN ATILDIM'
Spor İstanbul yönetimi, Köksal Sağıroğlu'nun işten çıkarılma nedenini devam eden bir yargılanma sürecinde olmasını gizlemesine bağladı. Yönetim, işçi hakkındaki yargılanma olduğuna arşiv soruşturması sonucunda ulaştığını söylerken, Sağıroğlu bu iddiaları reddetti ve şu ifadeleri kullandı;
'‘Siz bunu bize yazılı olarak bildirmek zorundaydınız' diyor. Kardeşim ben 10 yıldır belediyede çalışıyorum. Biz zaten yıllarca taşeronda çalıştık. Taşeron şirketlere de biz her yıl adli sicil kaydı ve sağlık raporunu da veriyorduk. Yaptığımız iş sözleşmelerimin hepsini buldum. Hiçbirinde' hakkında açılan yargılamalar varsa bize bildirin hükmü' yok. Bunun dışında 2018 yılında KHK ile adli arşiv araştırması olacak diye her türlü bilgiyi verdik. O zaman da hiçbir sıkıntı olmadı.
Ama bana göre ben; 2022 yılında bir sendikal faaliyet yaptım Spor İstanbul'da. Bu nedenle işten atıldım. TÖLEYİS sendikasının İstanbul İl Temsilciliği görevini yaptım. Spor İstanbul'un sendikal örgütlenmesinde aktif rol aldım. Toplu Sözleşmelerde aktif olarak bulundum. Mevcut toplu sözleşmeyi de doğru bulmadım. Hem iş yerimle hem sendika ile aramda bir ayrım oldu bu nedenle. Bu sendikal örgütlenmeyi Spor İstanbul'da yapan bir iki kişiden biriyim. Burası daha çok sol cenaha bağlı. Örgütlenme bitti fakat toplu iş sözleşmesi konusunda istediğimizi alamadık. Benim verdiğim sözleri aramızdaki fikir ayrımcılığı nedeniyle tutamadık. Bu nedenle sendikadan istifa ettim. Bana göre beni işten atma bahanesiyle sendika ile başarısız toplu sözleşmenin önüne geçmek için ayak altından çektiklerini düşünüyorum. Ekrem İmamoğlu da halen yargılanıyor. ‘Onun nihayete ermemiş' diyorlar. Benimki de nihayete ermedi. Ben İstanbul Valiliği'ne de sordum. ‘Bu arşiv araştırması ile benim yargılandığım tespit edilmiş sen mi İBB'ye iş akdimi fesh ettin' diye sordum. ‘Öyle bir şey yok' dendi. Taşerondan kadroya 2018'te geçtim. Bu süreçte yeniden bazı belgeleri teslim ettik. O belgelerde davamın olduğuna dair bir madde, soru, tutum yoktu.
'Dişimizle tırnağımızla kazıyarak geldik ve onursuz bir şekilde işten atıldık'
Maalesef Spor İstanbul ideolojik yaklaşıyor bazı şeylere. Bizi AK Parti kadroları olarak görüyorlar zaten. Bu yönetim geldiğinde ben koordinatördüm beni idari personel yaptılar. Siyasi görüşümüzden dolayı bizi tenzil ettiler 2019 yılında. Yerimize de başka tesislerden atamalar yaptılar. Ve tabi ki kendi adamlarından kendi kadrolarından adamları koydular yerimize. Daha sonrak süreçlerde bizden gibi görünüp de bizden olmayanlar ortaya çıktı. Bizim alt kadrolarımızda olanlar bir anda müdür oldu, bölge şefi oldu. İnsanlara dökümanlar verildi; bu AK Partili, bu yönetimde çalıştı vs diye. Ben bunlar yönetime geldiğinde Cebeci Spor Kompleksindeydim. İşten çıkarken de Haldun Alagaş Spor Komleksindeydim.
Bize mobbing de çok uygulandı. Onursuzlaştırıldık, başımıza donanımsız insanlar geldi, bizi uydurma yerlere görev verdiler. En son üyelik hizmetleri personeliydim. ‘Ama ben bu işi yapamam' deyince kulüp tarafından voleybol erkek takımının başına görevlendirildim.
Dişimizle tırnağımızla kazıyarak geldik ve onursuz bir şekilde işten atıldık. Benim tazminatımı verip atsalardı o kadar çok üzülmezdim. Birçok kişi ile konuştum ben herkes bu şekilde diyor. Bunlar seçim zamanı kendi kadrolarına yer açmak için bu işleri yapıyor diyorlar.'