Loğoğlu, Meclis'te düzenlediği basın toplantısında, dış politika gündemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu'un yarın başlayacak Irak ziyaretine ilişkin bilgi veren Loğoğlu, ziyaretin amacının Türkiye-Irak ilişkilerinin önünü açmak ve rahatlatmak olduğunu kaydetti.
Loğoğlu, hiçbir şekilde AK Parti'nin Irak politikasını orada şikayet etmek, gündeme getirmek şeklinde bir yaklaşımları olmayacağını belirterek, "Hazırladığımız hiçbir notta AKP'nin adı bile geçmiyor" dedi.
Ziyarete ilişkin Dışişleri Bakanlığı'nın uyarı yazısı yazdığını anımsatan Loğoğlu, "Bu yazı bize güvenlik konusunda uyarıda bulunmuştur. Bu yerindedir, haklı bir uyarıdır. Dışişleri Bakanlığı'nın ve bütün dışişleri bakanlıkların asli görevidir. Yazının ikinci bölümünde ise 'Biz Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı olarak sizin sorumluluğunuzdan, güvenliğinizden sorumlu değiliz. Sizin güvenliğinizden sorumlu olamayız' anlamı çıkıyor. Ben bunu ayıp belgesi olarak, Türk siyasi tarihinde yer alacak bir yazı olarak nitelendiriyorum. Dışişleri Bakanlığı'ndaki arkadaşlarımı tenzih ediyorum. Bunun dışında tutuyorum. Böyle bir yazı ancak ve ancak sadece o bakanlığın başında olan Dışişleri Bakanı Davutoğlu'nun talimatıyla yazılmış olabilir. Onun zihniyetini yansıtıyor olabilir. 'Benim gücüm yetmiyor' demek bir aczin ifadesidir. Ben bunu yakıştıramıyorum. AK Parti Hükümeti'ne bile yakıştıramıyorum. Acz ifade edilmez. Türk devleti asla acz içinde olamaz. Türk devletinin iç ve dış kuruluşları böyle bir aczi kabullenen bir noktada olamaz. Biz bunu kınıyoruz, biz buna karşı çıkıyoruz. Başımıza bir şey gelirse o Allah'ın takdiri" şeklinde konuştu.
Loğoğlu, Dışişleri Bakanlığı'nın güvenlik uyarısından sonra heyeti 100'den 43-44 kişiye indirdiklerini söyledi.
Hükümetin Irak Başbakanı Maliki ile arasının iyi olmadığını belirten Loğoğlu, "CHP'nin bu noktada gidiyor olması herhalde Türk hükümetini siyasi açıdan da rahatsız ediyor" dedi.
AB Bakanı Egemen Bağış'ın, 2020 olimpiyatlarının İstanbul'a verilmemesi halinde bundan Gezi Parkı olaylarının sorumlu olacağına yönelik açıklamasını anımsatan Loğoğlu, "Muhtemel başarısızlığa kılıf hazırlama arayışı. Egemen Bağış'ın sözlerinin altında yatan anlayışın üzerindeki kılıfı biraz açarsak şunu göreceğiz. Demek Gezi Parkı AKP Hükümeti'nden daha güçlü. Böyle bir güç atfediyorlar Gezi Parkı'na. Her şeye muktedir olduğu iddasıyla her gün karşımıza çıkan AKP iktidarı, Gezi Parkı karşısında bir yenilgiyi, mağlubiyeti peşin olarak kabul etmiş oluyor. Bunu izah etmeleri lazım. Böyle ucuz taktiklerle bizi avutmaya kalkışmasınlar. Eğer İstanbul olmadığı takdirde olimpiyatları kazanamaz ise bunun sadece ve tek sorumlusu AK Parti Hükümeti ve onun beceriksizliği olacaktır" diye konuştu.
Başbakan'ın ve hükümetin Mısır hakkında söz sahibi gibi konuştuğunu belirten Loğoğlu, şunları söyledi:
"Sanki Mısır, Türkiye'den sorulurmuş gibi bir hal var. Bunu söylediğimiz zaman 'efendim biz zulme karşı çıkıyoruz, mazlumların yanında yer alıyoruz.' Bu da ucuz bir söylem. Elbette biz de mazlumların yanında yer alıyoruz, elbette Mısır'daki can kayıplarından en az herkes kadar biz de üzüntü duyuyoruz. Mazlumların haklarına, haklı taraflarına sahip çıkıyoruz. Ama bunu bir siyasi rant haline dönüştürmeyi yanlış buluyoruz. AK Parti'nin sanki Mısırlıların aklı, ağzı yokmuş gibi bütün konularda Mısır adına konuşuyor olmasını yadırgıyoruz ve bunu ayrıca zararlı da buluyoruz. Mazlumların hakkına sahip çıkmak hepimizin görevi. Bunu yaparken kullandığınız söylem, takındığınız tavır ve tutum oradaki gerginlikleri, sıkıntıları, şiddeti AKP'nin yaptığı gibi artırıyor ise mazlumların yanında değil, aslında karşısında yer alıyorsun. Suriye'de olduğu gibi. Suriye'deki şiddetten AK Parti Hükümeti'nin izlediği politika ne kadar sorumlu ise Mısır için de aynı yanlış politikanın sonuçlarıyla karşı karşıyayız."
Loğoğlu, basın toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtladı. İslam İşbirliği Teşkilatı Genel Sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu'nun açıklamalarına ilişkin bir soru üzerine, İhsanoğlu'nun bu teşkilata Genel Sekreter seçilmesinin Türkiye için önemli bir gelişme olduğunu söyledi.
Loğoğlu, "Bu büyük bir zafer olarak ilan edildi. Böyle acımasızca bir şekilde üyesi olduğumuz bir kuruluşun genel sekreterine bu şekilde hücumda bulunulmasını bir defa üslup olarak yanlış buluyorum. Esas yönünden ise Genel Sekreter'in çok doğru bir cümlesi var. İslam konferansı üyelerinin örgütüdür. Üyelerden biri bu örgütü toplantıya çağırabilir. Niye Türkiye çağırmıyor, onu sormak lazım. Genel Sekreterin üye ülkelerin kendisine verdiği yetkiler dışında bir yetkisi, bir alanı yok. O konferansın yetkili organları toplanır, ne karar verirlerse onu yapar. O doğrultuda açıklama yapar" yanıtını verdi.
Türkiye'de görev yapan Amerikalı istihbaratçıların sayısında bir artış olduğunun ifade edildiğinin belirtilmesi üzerine Loğoğlu, haberin doğru olup olmadığını bilmediğini ifade ederek, "Bunu hükümete sormak lazım. Ama doğru olmasını gerekli kılan en önde gelen şart Türkiye'nin artık teröristlerin çok ciddi faaliyet gösterdiği bir alan haline gelmiş olması" dedi.
Kılıçdaroğlu'nun Irak ziyaretinde Şii ve Sunni liderleri de ziyaret edeceğinin söylendiğinin anımsatılması üzerine Loğoğlu, bu temasların yapılacağını, her iki mezhebe ait kutsal yerlerin ziyaret edileceğini söyledi.
Loğoğlu, "Hatta böyle büyük isimlerle görüşmeler olabilir" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu'nun Irak Parlamentosu'nda bir konuşma yapıp yapmayacağı sorusuna Loğoğlu, "Bize bildirilen programa göre öyle. Genel Başkan o konuşmayı da hazırladı" karşılığını verdi. Hükümetin üzerinde çalıştığı demokratikleşme paketinden CHP'nin beklentisi konusundaki soruya Loğoğlu, büyük bir sabır ve ilgiyle bu paketin içinde nelerin yer alacağını beklediklerini ifade etti.
Loğoğlu, "Umarız çıkacak paket hem Türk toplumunun hem belli konularda beklentileri olan yurttaşlarımızın umutlarını karşılayacak mahiyette olur. Anadilde eğitim tartışmalı konulardan birtanesi. O konuda bir unsur yer alacak mı bilmiyoruz. Görmemiz lazım" dedi.
Chp'li Loğoğlu'nun Basın Toplantısı
CHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Loğoğlu, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun Irak ziyaretinin güvenliğine ilişkin Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamayı eleştirerek, “Benim gücüm yetmiyor demek bir aczin ifadesidir, ben bunu yakıştıramıyorum” dedi.