CHP MYK Toplantısı

Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Böke: 'Buradan bir kez daha söylüyoruz, Meclis Başkanı acilen istifa etmelidir. Türkiye'de laikliğin vazgeçilmez bir unsur olduğunu savunan herkes de tüm siyasi partiler de toplumun tüm kesimleri de bu istifa çağrısına ortak olmalıdır' 'CHP var olduğu sürece, tüm vatandaşlarının özgürlüğünü, eşitliğini garanti altına alan laiklik mücadelemiz var, bu bizim kırmızı çizgimizdir' 'Bugün Kilis'te insanlarımızın ölüyor olmasının bir sebebi de mezhepçi ve radikal anlayışla tasarlanmış olan Suriye politikası. Dış politika, o maceracı dış politika, sınır ötesinden bizim sınırlarımızın için roketlerin atılmasına imkan veriyor'

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, 'Buradan bir kez daha söylüyoruz, Meclis Başkanı acilen istifa etmelidir. Türkiye'de laikliğin vazgeçilmez bir unsur olduğunu savunan herkes de tüm siyasi partiler de toplumun tüm kesimleri de bu istifa çağrısına ortak olmalıdır.' dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında, parti genel merkezinde haftalık olağan toplantısını gerçekleştirdi.

MYK'ya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Parti Sözcüsü Böke, Meclis Başkanı İsmail Kahraman'ın laiklikle ilgili sözlerine değinerek, 'Meclis Başkanı'nın kabul edilemez sözlerinin tarifsiz duyguları ile sizlerle bir aradayım.' ifadesini kullandı.

Böke, 'Meclis Başkanı İsmail Kahraman açıkça cepheden, doğrudan hiç utanmadan laikliğe, Türkiye Cumhuriyeti'nin her vatandaşının inanç özgürlüğüne ve Türkiye toplumunu bir arada tutan laiklik zamkına ve en önemlisi cumhuriyete, açıktan bir saldırı yapmıştır.' diye konuştu.

Meclis Başkanı Kahraman tarafından sarfedilen sözlerin, öylesine ve yanlışlıkla söylen sözler olmadığını savunan Böke, Kahraman'ın bu sözleri yazılı metine döktüğünü ve hazırlığını daha önceden yaptığı cümleleri okuyarak, Türkiye ile paylaştığını bildirdi.

Böke, konuşmasına şöyle devam etti:

'Bu sözler öylesine gelip geçerken söylenmiş sözler değiller. Bu sözler, TBMM Başkanı'nın, kendisinin üzerine yemin ettiği anayasada, Türkiye Cumhuriyeti'nde tüm vatandaşların özgürlüğünün ve eşitliğinin güvencesi olan laikliğe karşı, açıkça ve bilinçli bir sekilde söylenmiş sözlerdir. Üstelik de 14 yıldır fiilen, bizzat kendisinin de dahil olduğu partinin açıkça yürüttüğü politikaların bir dışa vurumu olarak söylenmiş sözler. Fiili bir durumun TBMM Başkanı tarafından açıkça ifade edildiği ve gerçeğe dönüştürüldüğü sözler. AKP'nin her zaman yaptığı gibi, iki ileri bir geri siyasetinde, bu cümle sarf edildikten sonra ortaya konan tartışma da bizi yine şaşırtmıyor. Çünkü o iki ileri bir geri siyaseti zaten Türkiye'de bu tip cüretkar cümlelerin düşünülmeden konuşulmuş gibi sunulmasına imkan veriyor. Oysa hepimiz çok iyi biliyoruz, bu cümleler bilinçli bir şekilde sarf edildi. Herkesin cephesi belli, AKP'nin siyasi pozisyonu belli. Bu cümlelerle açıkça tespit edilmiş olan, demokrasiye nasıl baktıkları belli. Bu cümlelerle açıkça tespit edilmiş olan ve AKP tarafından Meclis Başkanı'nın, Meclis Başkanlığı'nda tutulması suretiyle destekleniyor olan bu sözler, her birimizin özgürlüğüne, eşitliğine ve bir arada yaşama kültürüne AKP'nin nasıl baktığını gösteren sözler, hedef net, amaç çok açık.'

- 'Laiklik kırmızı çizgimiz'

CHP'nin de hedefinin çok net, amacının çok açık olduğunu anlatan Böke, 'Bizim için laiklik bir kırmızı çizgi. Bizim için tek bir CHP'li hayatta kalana kadar savunacağımız ve kırmızı çizgimiz olarak da her zaman arkasında duracağımız bir laiklik davamız var.' dedi.

Türkiye'nin bir arada yaşama kültürüne saldıran bu sözleri asla kabul etmeyeceklerini vurgulayan Böke, Türkiye'de var olmayan bir tartışma üzerinden, Türkiye'yi bir arada tutan değerlere saldırı yapılmasına izin vermeyeceklerini bildirdi.

Böke, hiç kimsenin, özellikle de Meclis Başkanı sıfatıyla bir koltukta oturan kişinin demokrasiyi ilga etme lüksü olmadığını belirterek, şunları söyledi:

'Bu sözler herhangi birinin şahsi görüşleri olarak sunulmadı. Bu sözler, Türkiye'de demokrasinin kalbi olan parlamentonun Meclis Başkanı tarafından sarf edildi. Eğer bu sözler, AKP tarafından kabul ediliyorsa, o zaman AKP de laikliği ortadan kaldırarak, Türkiye'de özgürlük, eşitlik ve demokrasinin önünde kendisinin de bir engel olduğunu kabul ediyor, demektir. Ancak eğer AKP bu sözleri kabul etmiyorsa, o zaman resmi bir sıfatla AKP'nin yaptığı bir seçim sonucunda o koltuğa oturmuş olan Meclis Başkanı'nı bizimle birlikte istifaya çağırması gerekiyor. Buradan bir kez daha söylüyoruz, Meclis Başkanı acilen istifa etmelidir. Türkiye'de laikliğin vazgeçilmez bir unsur olduğunu savunan herkes de tüm siyasi partiler de toplumun tüm kesimleri de bu istifa çağrısına ortak olmalıdır. İsmail Kahraman, Meclis başkanlığından derhal gitmelidir.'

- '71 ilde IŞİD'e katılım var'

Selin Sayek Böke, AK Parti'nin 'iki ileri bir geri' siyasetinin sadece bu gündemde karşılarına çıkmadığını, iktidarın can güvenliğini Türkiye'nin her karış toprağında bir sorun haline getirdiğini öne sürdü.

'Bu radikal zihniyetten' dolayı, artık resmi ve gizli olmayan belgelerde, Türkiye'nin 71 ilinde DAEŞ'e katılım olduğunun söylendiğini aktaran Böke, 'Yani Türkiye açıkça bu zihniyet sebebiyle IŞİD'in yaşam olanı olduğu bir ülke konumunda. Yine bu zihniyet soncunda Türkiye, Emniyet'te istihbarat bilgisi olmasına rağmen, Ankara Gar'ında bir araya gelen vatandaşlarını canlı bombalardan koruyamayacak bir hükümetle baş başa.' diye konuştu.

Kilis'e düşen füzelere ilişkin de görüşlerini aktaran Böke, konuşmasını şöyle sürdürdü:

'Yine Türkiye, bu zihniyet sebebiyle her gün roketlerin, füzelerin sınır ötesinden Türkiye'nin bir şehrine, Kilis'e atıldığı ve canlarımızı kaybettiğimiz bir gerçekle yaşamak zorunda kalıyor. O füzeler düşmüyor, o füzeler atılıyor. Atılan bu füzeler bu topraklarda insanların canını alıyor. Bu radikal zihniyet, hükümetin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını korumasına da engel oluşturuyor. Atılan roketlere karşı vatandaşının ses çıkarmasını dahi kabullenemiyor. Hükümet vatandaşına ses çıkartıyor ama o roketlerin atılmasına maalesef ses çıkarmıyor. Bugün Kilis'te insanlarımızın ölüyor olmasının bir sebebi de mezhepçi ve radikal anlayışla tasarlanmış olan Suriye politikası. Dış politika, o maceracı dış politika, sınır ötesinden bizim sınırlarımızın için roketlerin atılmasına imkan veriyor.'

- 'Bu fotoğrafı inkar ediyorlar'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'Dolmabahçe mutabakatının olmadığını' söylediğini anımsatan Böke, 'Dolmabahçe'de çekilmiş olan o fotoğrafta sizin başbakan yardımcınız var mıydı? Vardı. O fotoğrafta sizin içişleri bakanınız var mıydı? Vardı. O fotoğrafta sizin grup başkan vekiliniz var mıydı? Vardı. 'Mutabakat da ne?' diyip Dolmabahçe süreci yokmuş gibi davrananlar, işte bu fotoğrafı inkar ediyorlar.' eleştirilerinde bulundu.

Terör örgütüyle yapılmış toplumsal mutabakat metninin ortaya çıktığı, kapalı kapılar ardında, şeffaf olmayan, toplumu içine dahil etmeyen, katılımcı ve demokratik olmayan bir sürecin çökeceğinin başta belli olduğunu savunan Böke, Türkiye'nin Kürt sorununu, salt güvenlikçi politikalarla çözmesinin mümkün olmadığını kaydetti.

Böke, Türkiye'nin, CHP'nin önerdiği gibi Meclis'te parlamenter zeminde, meşru şekil ve aktörlerle, toplumun hepsini kapsayacak şekilde tasarlanmış, şeffaf bir süreçle bu sorunu çözebileceğini vurguladı.

Meclis'te kurulması için teklif verdikleri 'Toplumsal Mutabakat Komisyonu'nun bunun ilk adımı olduğunu ifade eden Böke, siyasi partilere 'gelin bu komisyonu kuralım' çağrısında bulundu.

Bu komisyonla çalışacak, ortak akıl heyetlerinin de kurulması gerektiğini kaydeden Böke, CHP'nin teklifinin açık ve net olduğunu bildirdi.

- 'CHP, çocukları gayrimeşru yurtlara teslim etmeyecek'

Türkiye'de, Ensar ve KAİMDER'i korumak için yok sayılan çocukların, umut ışığı yakılarak, işsizliği suistimal eden siyasi anlayışın bulunduğunu iddia eden Selin Sayek Böke, seçimlerden önce 325 bin kişinin geçici şekilde, 'topluma yararlı projeler' adı altında işe alındığını, seçimler bittikten sonra bu insanların işsiz bırakıldığını açıkladı.

'İki ileri bir geri siyasetle ülke yüzlerce yıl geriye taşınıyor' diyen Böke, buna son verilebileceğini belirterek, çözüm üreten, siyaseti kendi hırs ve emellerine alet etmeyen, Türkiye için çalışmak isteyen bir siyasetle, başka bir geleceğin mümkün olduğuna işaret etti.

CHP'nin, 'vatandaşını istismar etmeyen, vatandaşıyla daha iyi bir gelecek inşa eden siyaseti' hayal ettiğini vurgulayan Selin Sayek Böke, 'CHP, çocukları gayrimeşru yurtlara teslim etmeyecek, tüm çocukların ihtiyaç duyduğu yurtları, iktidarının ilk bir yılında inşa edecek.' diye konuştu.

CHP'nin kapalı kapılar ardında değil, saydam bir şekilde, Meclis'te, demokrasinin hak ettiği şekilde meşru ortaklarla Türkiye'de toplumsal barışı sağlayacağını, vatandaşın can güvenliğini tesis edeceğini anlatan Böke, CHP iktidarında laikliğin, tüm inançların özgürlüğünün koruyucusu, eşitliğin güvencesi olacağını kaydetti.

- 'Herkes inanç özgürlüğüne sahip olmalı'

Böke, açıklamasının ardından, basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin 'Bakan Binali Yıldırım, 'Anayasa TBMM'den geçmezse B planlarının olduğunu' belirterek, 'partili cumhurbaşkanına' işaret etti. Buna nasıl bakıyorsunuz?' sorusu üzerine, 'Nedense şaşırmadık. Bir partili cumhurbaşkanı atanması... Bu tek adam rejimi için sürekli yeni araçlarla bir şeyler deneniyor. Burada yeni bir bilgi yok.' yanıtını verdi.

'Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin cemevleri ve CHP ile ilgili kararının' sorulması üzerine de Böke, şunları söyledi:

'Partimizle ilgili karar esasında, partimizden haksızca alıkonulmuş olan kaynakların yeniden verilmesi. CHP'ye haketmediği, kendisinin olmayan bir şey verilmedi. CHP'nin hakkının gasbedildiği, dolayısıyla kayıplarının telafi edilmesi gerektiği gerçeği ortaya kondu. Hukukun bazı yerlerde işliyor olduğunu görmek, hepimizi mutlu ediyor.'

Parti Sözcüsü Böke, laikliğin, Türkiye'de tüm inanç gruplarının, inancı ne olursa olsun bunu özgürce yaşayabildiği bir düzen için gerekli olduğuna vurgu yaparak, 'Laiklik herhangi farklı bir şekilde tanımlanamaz. Herkes inanç özgürlüğüne sahip olmalıdır. Bunun temin edilmesi de devlet işlerinin dini tanımlarla yapılmamasından geçmektedir. Bu tartışmalar içerisinde ortaya çıkmış bu tespitin de çok önemli olduğunu, iktidara dair bir samimiyet gösterisi olduğunu hatırlatmalıyım.' dedi.

'Kilis'e atılan roketlerle, MİT tırlarındakilerin aynı olduğu' iddialarına ilişkin bir soruya da Böke, 'Bu iddialarla ilgili MYK'da bir değerlendirme yapılmadı ancak Türkiye'den giden tırların nereye gittiği ve ne taşıdığına dair hukuki bilgiler ortada. Türkiye'nin mücadele ediyor olması gereken bir terör örgütü varken, maalesef o terör örgütünü kendi içerimizde bir şekilde yaşatacak uygulamaları yapan bir iktidar var. Burada sorumlu iktidar.' yanıtını verdi.

- 'Türkiye'de vesayet kurulmasına izin vermeyeceğiz'

İktidarın en önemli yükümlülüğünün, vatandaşının can ve mal güvenliğini korumak olduğuna dikkati çeken Böke, yapılan kötü dış politika uygulamalarının hem can hem de mal güvenliğini tehdit ettiğini savundu.

Böke, 'Dokunulmazlıklarla ilgili yeni bir teklif sunacak mısınız?' sorusuna da 'CHP, yıllardır dokunulmazlıkların kaldırılması gerektiğini söyleyen ve bunun mücadelesini veren bir parti. Eğer samimiyse dokunulmazlığın kaldırılmasını isteyenler, kalıcı bir şekilde anayasada 83. maddeyi değiştirerek, Türkiye'de kürse dokunulmazlığı dışındaki tüm dokunulmazlıkları kaldırır. CHP'nin bu konudaki görüşü net. Biz, asla bu tip araçlarla Türkiye'de yine bir vesayet kurulmasına ve başkanlık sistemine geçilmesine de izin vermeyeceğiz.' yanıtını verdi.

'Aralarında Fox Tv'nin de bulunduğu bazı televizyonların uydudan indirileceğine' dair iddiaların sorulması üzerine de Böke, 'Bizler farklı seslerin, Türkiye'nin zenginliği olduğunu düşünüyoruz. Farklı seslerin beslenebilmesi için de farklı bilgilere erişim, en önemlisi de gerçeğe erişime ihtiyacımız var. Basının susturulmaması gerektiği konusundaki tavrımız her zaman çok net oldu, öyle olmaya devam edecek.' diye konuştu.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile