CHP TBMM Grup Toplantısı

Genel Başkan Kılıçdaroğlu: (2) 'Benim karnım ağrımıyor, benim yüreğim ağrıyor. Ülkenin bir bölgesi Iraklaştı, Suriyeleşti, yerle bir oldu. Yüzbinlerce insan evini barkını terk etti, on binlerce çocuğumuz okula gidemedi, memleketin fidan gibi çocukları şehit oluyorlar, benim yüreğim ağrıyor, yüreğim. Ne karın ağrısı?' 'Meşhur bir yalan var benimle ilgili 'SSK'yı batırdı' diye. Müfettiş ordusunu seferber ettiler, 'Acaba bu Kılıçdaroğlu'nun bir açığını bulabilir miyiz?' diye. Bulamazsın kardeşim. Senin müfettişlerin de rapor verdi, 'Yok öyle bir şey' diye. Ben kul hakkı yemem kardeşim, sen yersin'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'Benim karnım ağrımıyor, benim yüreğim ağrıyor. Ülkenin bir bölgesi Iraklaştı, Suriyeleşti, yerle bir oldu. Yüzbinlerce insan evini barkını terk etti, onbinlerce çocuğumuz okula gidemedi, memleketin fidan gibi çocukları şehit oluyorlar, benim yüreğim ağrıyor, yüreğim. Ne karın ağrısı?' dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, devleti yönetenlerin ettikleri yemine sadık kalmaları, ahlaklı ve erdemli tutumları, yaşamları, konuşmaları ve insan sevgileriyle millete örnek olmaları gerektiğini belirtti.

Halka örnek olması gerekenlerin başında cumhurun başının geldiğini anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, 'Sen örnek oldun da biz sana saygısızlık mı yaptık?' diye sordu.

Cumhurbaşkanlığı makamının anayasayı, yasaları, hukuku gözetmek zorunda olduğuna işaret eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 'Liderlerin bir görevi vardır. Cumhurbaşkanlarının bir görevi vardır. Bakanların görevi vardır. Topluma örnek olmak zorundadırlar. Topluma örnek olmayı bırakıp, ayrıştırır bir noktaya taşırsanız işte bu çürümeyle toplumu karşı karşıya bırakırsınız. Türkiye'nin geldiği nokta budur' diye konuştu.

Kanaat önderlerinin ahlakı yücelttikleri için bulundukları noktaya geldiklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

'Bir ülkenin cumhurbaşkanı ettiği yemine sadık kalmazsa, topluma örnek olamaz. Toplumdaki bozulmayı, çürümeyi besler. 13 yıldır toplumdaki çürümeyi böyle beslediler. Din, iman edebiyatı yaptılar. Hangi dinde ahlak ikinci sınıf bir pozisyondadır? Hangi inançta ahlak çöp sepetine atılmıştır? Bana biri çıkıp söylesin. Böyle bir anlayışı biz kabul etmiyoruz.'

Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarında, tek partili dönemde Meclis'e dört yolsuzluk davası geldiğini, tamamının da faillerinin Yüce Divan'a gönderildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, hiçbirine 'bu bizim partilimizdir' denilmeden, her kuruşun hesabının sorulduğunu aktardı.

Bu yaklaşımın ahlakın göstergesi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, kendilerinin de bu yaklaşımdan yana olduğunu bildirdi.

- 'Benim çok şükür karnımdan yana bir ağrım yok'

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

'Sayın Erdoğan, muhtarlar toplantısında bir konuşma yapıyor, 'Aslında bu zatın asıl karın ağrısını ortaya dökerim ama ben bu konuları konuşmaktan hicap duyuyorum. Ben de söyledim, nedir bu karın ağrısı bir öğrenelim. Benim çok şükür karnımdan yana bir ağrım yok, bir sorunum da yok. Bütün vatandaşlarıma sesleniyorum, konuşurken hep dikkatli bir üslup kullanmaya özen gösteriyorum. Şimdi size söyleyeceğim kelimelerin hiçbirisi bana ait değil. Cumhurun başı olduğunu söyleyen zata ait. Zat sözcüğü de bana ait değil, o da ona ait. 'Ananı da al, git. Artistik yapma' diyen ben değilim, o. 'Niye kaçıyorsun ulan İsrail dölü' bunu söyleyen ben değilim, o. 'Ahlaksız, şerefsiz, rezil' söyleyen ben değilim, söyleyen o. 'Cibilliyetsizler' söyleyen ben değilim, o. 'Edepsizler' söyleyen ben değilim, söyleyen o. 'Cahil ve ahlaksız' söyleyen ben değilim, söyleyen o. 'Boyunlarındaki tasmalardan kurtardık' diyor gazetecilere. 'Gavur İzmir' söyleyen ben değilim, söyleyen o. 'Çirkef' söyleyen ben değilim, söyleyen o. 'Kitap taşıyan merkepler' söyleyen ben değilim, o. 'Edepsizlik, alçaklık, adilik' söyleyen ben değilim, söyleyen o. Şimdi bütün vatandaşlarıma sesleniyorum, cumhurun başkanı olan kişi böyle konuşursa, ne olacak bu memleketin hali? Bunları söylüyor ama diyor ki 'Benim terbiyem müsaade etmediği için ona cevap vermiyorum' diyor. Lafa bakın. Ya terbiyen müsaade etseydi ne olacaktı bu memleketin hali?'

- 'Rakamları açıkladım. Şimdi çık söyle bakayım, SGK'yı kim batırdı?'

SSK Genel Müdürlüğü yaptığı dönemle ilgili de gerçek olmayan ifadeler kullanıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, 'O kadar çok da yalan söylüyor ki hayret edersiniz. Meşhur bir yalan var biliyorsunuz benimle ilgili 'SSK'yı batırdı' diye. Ben de burada bir belge gösterdim, bütün müfettiş ordusunu seferber ettiler, 'Acaba bu Kılıçdaroğlu'nun bir açığını bulabilir miyiz?' diye. Bulamazsın kardeşim. Senin müfettişlerin de rapor verdi, 'Yok öyle bir şey' diye. Ben kul hakkı yemem kardeşim, sen yersin. Biz Allah'tan korkarız, kul hakkı yemeyiz. Ama sen tıka basa yersin, ben onu gayet iyi biliyorum' diye konuştu.

SSK Genel Müdürlüğün'den 1990 yılında emekli olduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, o dönemde devletin SSK'ya, emekli aylıklarının ödenmesinde ortan çıkan finansman açığı için aktardığı paranın 2 milyar 750 milyon lira olduğunu açıkladı.

2015 yılında SGK'ya aktarılan paranın ise 80 milyar 629 milyon lira olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, 'Şimdi ben açık ve net soruyorum, SGK'yı kim batırdı? Üstelik ben genel müdürlük yaptığım dönemde emeklilik yaşı kadınlarda 38, erkeklerde 43'tü. Şimdi emeklilik yaşını 65'e çıkardın. Rakamları açıkladım. Şimdi çık söyle bakayım, SGK'yı kim batırdı? Ben mi batırdım, sen mi batırdın?' dedi.

- 'Cepheleşmiş bir Türkiye'ye tanık olmak benim yüreğimi ağrıtıyor'

Sadece kendisini eleştirebilmek için iktidarın, SGK'ya aktardığı paranın miktarını gizlediğini de öne süren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

'Diyor ki 'Kılıçdaroğlu benim rakibim değil'. Allah korusun. Ben senin rakibin olamam. Ben kul hakkı yemem. Kul hakkı yemeden nasıl senin rakibin olacağım? Ben yolsuzluk yapmam, rüşvet yemem, senin rakibin olamam. Kimse o konularda senin eline su bile dökemez. Açık ve net söylüyorum ve kendisine sesleniyorum, ey diktatör bozuntusu, benim karnım ağrımıyor, benim yüreğim ağrıyor. Ülkenin bir bölgesi Iraklaştı, Suriyeleşti, yerle bir oldu. Yüzbinlerce insan evini barkını terk etti, on binlerce çocuğumuz okula gidemedi, memleketin fidan gibi çocukları şehit oluyorlar, benim yüreğim ağrıyor, yüreğim. Ne karın ağrısı? Sınırlarımız kevgire döndü, tüm komşularla ilişkilerimiz bozuldu. Yeryüzünde itibarımız yerle bir edildi. Benim karnım değil, yüreğim ağrıyor. Memleketimde hukukun yok edilmesi, aydınların, gazetecilerin hapishanelere tıkılması, özgürlüklerin yok edilmesi, benim yüreğimi ağrıtıyor. İnsanların birbirine düşman edilmesi, cepheleşmiş bir Türkiye'ye tanık olmak benim yüreğimi ağrıtıyor. Yolsuzluk, yasaklar, yoksullukla pençeleşen 17 milyon kişiyi görünce benim yüreğim ağrıyor. Ve ben, bu diktatör bozuntusunun yüreğinin olmadığını gayet iyi biliyorum. Daha doğrusu yüreği işkembesine indiği için, orada yok. Bir insanın yüreği işkembesine inmişse, ondan bu memlekete fayda gelmez. O nedenle bunun karın ağrısını gayet iyi biliyorum. 17-25 Aralık'ta yediklerinin midesinde sorun yarattığını gayet net biliyorum. 'Sen benim rakibim olamazsın' diyor? Doğru söze ne diyelim. Ben senin rakibin olamam, çünkü sende işkembe bende de yürek var. Şunu kabul ederim, 'Bir ülkenin cumhurbaşkanı böyle eleştirilmemeli'. Doğrudur. Ama hak etmiyorsa, eleştirilmemeli. Hak ediyorsa ben eleştirmek zorundayım. Mazlumun hakkını korumak için, güzel ahlakı, hukuku, vatandaşın haklarını korumak için eleştirmek zorundayım.'

Hiç kimsenin 'Ben istediğimi yaparım' anlayışı içinde bulunamayacağını, hukukun ve kuralların herkes için geçerli olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, 'Söyledim yine söyleyeceğim, ya anayasal sınırlar içine çekilir, tarafsızlığını korur, saygı görür ya da ben eleştirmeye devam edeceğim' değrlendirmesinde bulundu.

(Bitti)
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile