Medical Park Trabzon Yıldızlı Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Yılmaz Kanber, çocuklarda soğuk algınlığı hakkında bilgiler verdi. Soğuk algınlığının virüslerin yol açtığı, üst solunum yollarında bazı belirtilere yol açan hafif seyirli bir hastalık olduğunu belirten Kanber, “Yüzlerce farklı virüs hastalığa neden olabilir. Çocukların bağışıklık sistemi yeterince gelişmemiş olduğundan yetişkinlere göre daha sık ve daha kolay hastalanırlar. Okul öncesi çocukların hatta bebeklerin sezon boyunca 6-10 kez soğuk algınlığı belirtisi göstermesi normal karşılanabilir” dedi.
Virüsün vücuda girdikten 1-3 gün sonra ilk belirtileri görülmeye başladığını kaydeden Kanber, “En sık görülenler; burun akıntısı, hapşırık, burun tıkanıklığı, boğaz kuruluğu, boğaz ağrısı, öksürük, hafif ateş, boğuk ses ve baş ağrısıdır. Soğuk algınlığı genellikle hasta kişilerin öksürük-aksırıkla havaya saçtıkları virüs içeren hava partiküllerinin solunmasıyla veya virüsle kirlenmiş eşyalara temas ile bulaşır. Soğuk algınlığı; genellikle okulların açılması ile eş zamanlı olarak sonbaharda görülmeye başlar ve kış boyunca giderek artar. Bunun başlıca nedenleri; kötü havalandırılan ortamlarda daha çok zaman geçirilmesi, güneş ışınlarının daha az oluşu, daha çok toplu halde yaşanması ve burundaki koruyucu mukozanın etkilenmesi sonucu virüslerin hızla çoğalması sayılabilir” şeklinde konuştu.
Hastalık belirtilerinin genellikle 7-14 gün içinde iyileştiğini dile getiren Kanber, “Bazen sinüzit, orta kulak iltihabı, bademcik iltihabı ve akciğer enfeksiyonları gibi komplikasyonlar nedeni ile seyir uzayabilir. Soğuk algınlığının belirgin bir tedavisi yoktur. Ortaya çıkan belirtilere göre tedavi şekillendirilir. İstirahat ve stresten uzak durma vücut direncinin yeniden kazanılmasına yardım eder. Tedavide bilinmesi gereken en önemli ve en çok hata yapılan nokta; tedavide antibiyotiklerin yerinin olmamasıdır. Nezle ve grip durumlarında antibiyotik kullanımının bir yararı olmadığı gibi, hastanın karaciğer ve böbreklerinin işlevlerini ağırlaştırır ve ayrıca mikropların antibiyotiklere karşı direnç geliştirmesine de neden olur” ifadelerini kullandı.
“Öksürük şurupları çoğunlukla yararsız ve bazıları zararlıdır”
Öksürük şuruplarının çoğunluklu yararsız ve bazılarının ise zararlı olduğuna vurgu yapan Kanber, “Semptomları azaltmaya yönelik olarak; nemlendirici veya buhar kullanımı, gerektiğinde kullanılmak üzere bebeklerde serum fizyolojik olmak üzere burun açıcı spreyler, büyük çocuklarda pastiller ve boğaz spreyleri, ağrı-ateş varlığında parasetamol veya ibuprofen içeren ilaçlar verilebilir. Öksürük şurupları çoğunlukla yararsız ve bazıları zararlıdır. Öksürük şurupları; yeterli sıvı verilmesi ve soğuk buharın etkisinden daha fazla etki göstermezler. Destek tedavisi olarak; bol sıvı, portakal, mandalina, kivi ve greyfurt gibi C vitamininden zengin meyveler, zencefil, limon, tarçın, adaçayı, ıhlamur, kuşburnu, propolis ve ekinezya çayı verilebilir. Soğuk algınlığından korunmak için çocuklara el yıkama tekniğini ve alışkanlığını kazandırın. Oyuncakları ve dokunabileceği yüzeyleri her gün temizleyin. Çocuğun bulunduğu kapalı ortamın iyi havalandırıldığından emin olun. Çocuklara öksürüp-aksırdıkları zaman atılabilir kağıt mendil kullanmalarını öğretin. Öksürüp-aksırma sırasında ağzı el ile kapamak mikropların her yere daha kolay yayılmasını sağlayacağından yapılmamalıdır” diye konuştu.
“Grip virüsü çok kolay ve hızlı bulaşır”
Grip hastalığının genellikle 7-10 gün içerisinde kendiliğinden iyileştiğini kaydeden Kanber, şöyle konuştu:
“Grip; influenza adı verilen bir virüs tarafından oluşturulan, yüksek ateş, titreme, baş ağrısı, şiddetli kas ve eklem ağrıları, halsizlik, bitkinlik ve öksürük gibi belirtilerle başlayan bir enfeksiyon hastalığıdır. Genellikle 7-10 gün içerisinde kendiliğinden iyileşir. Ülkeler ve kıtalar arası yayılma özelliği, zatürre, beyin iltihabı ve kalp kası iltihabı gibi ölümle sonuçlanabilecek ciddi hastalıklara yol açabilmesinden dolayı soğuk algınlığından farklıdır. Grip virüsü çok kolay ve hızlı bulaşır. Başlıca bulaşma yolları; öksürük ve hapşırık ile etrafa saçılan damlacıkların hava yolu ile bulaşması, hasta kişilerle temas ve hasta kişilerin ağız-burun akıntıları ile temas etmiş eşyalar ile bulaşmadır.”
“Günümüzde gripten korunmanın en güvenli yolu grip aşısıdır”
Grip hastalığının da belirgin bir tedavisi olmadığını söyleyen Kanber, sözlerine şöyle devam etti:
“En önemli husus hasta olmamaktır. Bunun için mevsim özelliklerine uygun giyinmeli, bol sıvı gıda alınmalı, taze meyve ve sebze tüketilmelidir. Hasta bireylere yakın temastan ve ortak eşya kullanımından kaçınılmalıdır. Eğer bulaşmışsa destekleyici ve semptomları azaltıcı tedavi yöntemleri uygulanır. İstirahat, bol sıvı alımı, ateş ve ağrıları gidermek için parasetamol-ibuprofen verilebilir. Burunun serum fizyolojik ile temizlenmesi çocukları rahatlatır. Antibiyotikler; grip tedavisinde hiçbir yarar sağlamaz. Şikayetlerin başladığı dönemde virüslere etkili bazı ilaçların verilmesi hastalığın daha hafif atlatılmasını sağlayabilir. Günümüzde gripten korunmanın en güvenli yolu grip aşısıdır. Aşı; Dünya Sağlık Örgütü tarafından bir yıl önce salgın yapan virüs tiplerinin belirlenmesi sonucu geliştirilmekte ve bu uygulamaya bağlı olarak da her yıl değişmektedir. Eğer aşının içerdiği virüs tipleri hastalığa neden olan virüs tipine benzerse yaklaşık yüzde 70 oranında etkilidir. Bu nedenle grip aşısı; bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de sadece risk taşıyan kişiler ve temaslıları için önerilmektedir. Grip aşısı; daha önce aşılanmamış 3 yaş altı çocuklarda yarım doz yapılır ve 4 hafta sonra tekrarlanır. Daha önce aşılanmamış 3-8 yaş arası çocuklara 4 hafta ara ile iki tam doz yapılır. 9 yaş üzeri çocuklarda tek ve tam doz aşı yeterlidir. Grip ve soğuk algınlığında; ilk semptomları takiben çocuğun durumu ağırlaşıyor, yüksek ateş, titreme, şiddetli baş ağrısı, göğüs ağrısı, solunum sıkıntısı, balgam, dudaklarda ya da tırnaklarda morarma, şuur bulanıklığı gibi bulgular gözlenmeye başlarsa en kısa zamanda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalısınız.”
Çocuklarda Soğuk Algınlığı Ve Gribe Dikkat
Soğuk algınlığının belirgin bir tedavisinin olmadığı ve genellikle okulların açılması ile eş zamanlı olarak sonbaharda görülmeye başladığı, kış boyunca da giderek arttığı belirtildi.