Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunun esasen başlıca 3 alanda bozulmayı içerdiğini dile getiren Psikolog Pelin Su Uzun, “Dikkat eksikliği, Hiperaktivite, Dürtüsellik. Dikkat eksikliği belirtilerine bakacak olursak, sıklıkla detaylara dikkatini veremez ya da okul ödevlerinde, işlerinde ya da diğer aktivitelerinde dikkatsizce hatalar yapar. Sıklıkla oyun ya da etkinliklerde dikkatini sürdürmekte zorlanır. Sıklıkla yönergeleri takip etmez ve okul ödevlerini, görevlerini bitiremez. Sıklıkla doğrudan onunla konuşulduğunda dinlemiyormuş gibidir. Görev ve aktiviteleri organize etmekte zorlanır. Sürekli zihinsel gayret sarf edilmesi gereken konulardan sürekli kaçınır, bunları sevmez ya da bunları yapmaya isteksizdir (örneğin okul ya da ev ödevleri) Görevler ve aktiviteler için gerekli olan araçları sıklıkla kaybeder (örneğin oyuncaklar, ödevler, kalemler, kitaplar ya da araçlar). Sıklıkla dış uyaranlar tarafından dikkati kolayca dağılır. Sıklıkla günlük aktivitelerinde unutkandır. Bu belirtilerin 6 ya da daha fazlasının, 6 aydan uzun sürmesi, gelişimsel düzeyiyle uyumsuz olması gerekmektedir” dedi.
Hiperaktivite belirtilerinde sıklıkla kıpır kıpır olmalarına rastlanıldığını ifade eden Uzun, “Sıklıkla oturmasının beklendiği sınıf ya da diğer ortamlarda sürekli kalkar. Uygun olmayan ortamlarda sıklıkla aşırı bir şekilde koşar ya da tırmanır. Sıklıkla sessiz oyun oynamakta zorlanır. Sıklıkla hareket halindedir ve ‘motor takmış gibi’dir. Sıklıkla çok konuşur. Dürtüsellik Sıklıkla sorular tamamlanmadan yanıt verir. Sırasını beklemekte güçlük çeker. Sıklıkla diğerlerini keser veya araya girer (örneğin konuşmalara ya da oyunlara dalar)” diye konuştu.
Bozukluğun 3 tipi olduğunu kaydeden Uzun, “Birleşik tip dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ( Dikkat eksikliği, hiperaktivite ve dürtüsellik belirtileri vardır). Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu; dikkat eksikliğinin ön planda olduğu tip, Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu, hiperaktivite/dürtüselliğin ön planda olduğu tip” ifadelerini kullandı.
“Tanı koymada en önemli konu klinik değerlendirmedir”
Aileden alınan bilginin çok önemli olduğunu vurgulayan Uzun, “Okul bilgisi her zaman öğrenilmelidir. Tanı koyduracak laboratuvar testi yoktur. Tahliller daha çok başka tanıları dışlamak için istenmektedir. Nedenleri çok karmaşıktır. Tek bir neden tanımlanmamıştır. Genetik faktörler çok önemlidir. Genetik ve çevresel faktörler birlikte etkileşim içindedirler. Başka bozukluklarla birlikte bulunma olasılığı yüksektir. Bu durumda işler zorlaşabilmektedir. Zıtlaşma bozukluğu, davranım bozukluğu, tik bozuklukları, kaygı bozuklukları, duygu durum bozuklukları, özgül öğrenme güçlüğü ile beraber bulunabilir. Zekâ ile ilişkisi yoktur. Her zeka düzeyindeki çocukta görülebilir. Çok zeki olduğu için bir çocuğun hareketli olması görüşü doğru değildir. Kesinlikle tedavi edilmesi gerekmektedir. Tedavi edilmeyen olgular en başta istenilen okul başarısını gösterememekte yani çocuğun gerçek kapasitesi ortaya çıkmamaktadır. Bu durumda okul sorunları, liseyi bile bitirememe, özgüven kaybı, kaygılar, depresyon eklenmekte ve durum daha karmaşık bir hale gelebilmektedir. Bazı tedavi edilmeyen olgularda suça karışma, madde kullanımı, kişilik bozuklukları gelişebilmektedir. Tedavide hekim; aile, çocuk ve öğretmen arasındaki iş birliği çok önemlidir. Her DEHB olgusu kendine özgü özelliklere sahiptir. Bu nedenle her olgu ayrı bir değerlendirme ve yaklaşıma ihtiyaç duyar. Tedaviden yararlanma da her olguda birbirinden farklıdır. Tedavide ilk seçenek ilaç tedavisidir. Ancak çoğu zaman ek psikososyal tedaviler birlikte kullanılır” açıklamalarında bulundu.
“Dikkat eksikliği ön plandaysa dikkati kolayca dağılır”
Belirli bir işe ya da oyuna uzun süre dikkatini vermekte zorlandığını belirten Uzun, “Basit hatalar yapar. Yoğun zihinsel çaba gerektiren işleri yapmaktan kaçınır. (ev ödevi, okul aktiviteleri gibi) Etkinlikler için gereken eşyaları kaybeder. Günlük etkinliklerde unutkandır. DEHB konusunda aileye önerilerimiz, sorunu çözebilmek için öncelikle sorunun varlığını kabullenin. Çocuğunuza karşı aşırı otoriter veya aşırı hoşgörülü davranmayın. Çocuğunuzun günlük yaşantısındaki aktiviteleri (kahvaltı, oyun, yemek, uyku saatleri gibi) mutlaka planlayın. Aşırı kalabalık ortamlardan mümkün olduğunca uzak tutun. Asla şiddet uygulamayın. Çocuğunuzla göz iletişimini sık kullanın. Talimatlarınızı ve isteklerinizi kısa cümlelerle ifade edin. Aynı anda birden fazla şey istemeyin. Olumlu davranışlarını mutlaka pekiştirin. Çocuğunuzun doktoru ve öğretmeni ile mutlaka iş birliği içerisinde olun. Çocuğunuzu sportif faaliyetlere yönlendirin” şeklinde konuştu.
Çocuklarınız Bu Hareketleri Yapıyorsa Dikkat
Uzman Klinik Psikolog Pelin Su Uzun, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB) konusunda ebeveynleri uyardı.