Çocukluk Çağındaki Kolesterol Kalp Hastalığına Neden Oluyor

Çocukluk Çağındaki Kolesterol Kalp Hastalığına Neden Oluyor

Memorial Dicle Hastanesi Kardiyoloji Bölümü’nden Uz. Dr. Gökmen Bellur, çocukluk çağındaki kolesterolün kalp hastalığına neden olabileceğini söyledi.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2005 yılında 17 milyon 500 bin insanın kalp ve damar hastalıkları sebebiyle yaşamını yitirdiğini kaydeden Uz. Dr. Bellur, bu rakamın küresel ölümlerin yüzde 30’unu oluşturduğunu söyledi.

Konuyla ilgili gerekli önlemler alınmadığı takdirde, 2018 yılına kadar dünyada her yıl yaklaşık 20 milyon insanın daha kalp ve damar hastalıkları nedeniyle yaşamını yitireceğinin ön görüldüğünü kaydeden Uz. Dr. Bellur, Türkiye’de de sağlıksız yaşam alışkanlıkları nedeniyle kalp hastalıklarının dünyadaki rakamlarla paralel gittiğini ifade etti.



“Ailesinde kalp hastalığı olanlar dikkat etmeli”

Kalp hastalıklarının oluşumunda pek çok risk faktörünün rol oynadığını aktaran Uz. Dr. Bellur, “Bu konuda ileri yaş ve cinsiyet, birinci derece akrabalarda erken yaşta kalp hastalığı öyküsü olması, sigara kullanımı, hareketsiz yaşam, aşırı kilo, hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve diyabet ilk sıralarda yer almaktadır. Ailede erken yaşta kalp hastalığı olması en önemli risk faktörüdür. Dolayısıyla diğer önlenebilir etkenlere karşı tedbir alınması durumunda kişinin ailesinde hastalık öyküsü olsa bile kalp rahatsızlığı görülmeyebilir. Kolesterol yüksekliği, son yıllarda çocuklukta da en sık görülen sağlık problemleri arasında yer almaktadır. Neden olabileceği sorunlar uzun bir süreç içinde geliştiği için genellikle çocukluk çağında herhangi bir belirtiye yol açmaz. Eğer ailesel bir yatkınlık söz konusu ise yani anne babada yüksek kolesterol sorunu varsa çocukta da olma ihtimali artmaktadır. Yüksek kolesterol, kalp damar hastalıklarını tetikleyen bir faktör olduğu için de çocukluk döneminde kontrol altına alınması ve özellikle obezite varlığı söz konusu ise bu durumun ortadan kaldırılması gerekmektedir. Böylece gelecekte ortaya çıkabilecek kalp damar hastalıklarının da önüne geçilmesi mümkün olabilir” dedi.



“Menopoz sonrasında kalp hastalığı gelişme riski yükseliyor”

Kadınlık hormonu olarak bilinen östrojenin, kalp ve damar hastalıklarına karşı koruyucu bir etkisinin olduğunu vurgulayan Uz. Dr. Bellur, şöyle devam etti:

“Östrojen iyi kolesterolü yükselterek, damarlardaki gevşetici özelliğe sahip nitrik oksitin salgılanmasını sağlar, bu da damarlarda olası bir tıkanmayı engeller. Menopoz döneminden sonra östrojen salgılanması azaldığı için nitrik oksit salgılanması da durur. Genellikle kadınlarda kalp hastalıkları menopoz döneminden sonra başlar. Özellikle bu süreçte kalp sağlığı için kişisel önlemlerin alınması çok önemlidir. Erkeklerde kalp hastalıklarına yakalanma riski kadınlara göre daha yüksektir. Kalp krizi riski erkeklerde 40 yaşın üzerindeyken, günümüzde 30’lu yaşlara kadar düşmüş durumdadır. Bunun en büyük nedenleri hareketsiz yaşam, beslenmede düzensizlik, sigara kullanımının artması ve erkeklerin kadınlara göre stres ile mücadelesi daha zayıf olmasıdır. Özellikle birinci derece yakınlarında kalp hastalığı olan erkekler erken yaşlardan itibaren düzenli kalp kontrollerini yaptırmalıdır.”

“Sigara kalp krizine yol açabilir”

Türkiye’nin, Avrupa ülkeleri arasında sigara tüketiminde 3’üncü, dünya ülkeleri arasında ise 7’inci sırada yer aldığını aktaran Uz. Dr. Bellur, şu ifadeleri kullandı:

“15 yaşından büyük bireylerin yüzde 31.3’ü sigara kullanmaktadır. Bu oran cinsiyet dağılımına göre erkeklerde yüzde 47.9, kadınlarda ise yüzde 15.2’dir. Toplumda sigara kullanımının azalması durumunda kalp hastalıklarının da o oranda azalacağı unutulmamalıdır. Kalp hastalıklarından korunmak için sigara içilmemeli ve içilen ortamlarda uzak durulmalıdır. Obezite, çağımızın önemli sağlık sorunlarından olup, kalp ve damar hastalıkları açısından önlenebilir bir risk faktörüdür ve ülkemizde 1990 yılından bu güne hızlı bir artış göstermektedir. Obezitenin önlenmesi ve kontrol altına alınması da kalp damar hastalıklarının azalmasında önemli bir rol oynayacaktır. Bunun için aşırı ve düzensiz beslenmeden kaçınılmalı, sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinilmeli, günlük fiziksel aktivite arttırılmalıdır.”
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile