Çocukluktan Erişkinliğe 'Dikkat Eksikliği' ve 'Hiperaktivite' Bozukluğu
Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan hastaların, doğru tedavi yöntemleri ile yüzde 90 tedaviye cevap verdiği belirtildi.
Özel Yıldızlıgüven Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Gökhan Kandemir, yetişkinlerde ve çocuklarda bulunabilecek dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluklarıyla ilgili bilgi vererek, “Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB), çocukluk döneminden başlayıp sıklığı ve şiddeti azalarak devam eden dikkati sürdürmede yetersizlik (kalıcı ve sürekli), aşırı hareketlilik (hiperaktivite) ve dürtüsellik ile kendini gösteren bozukluktur” dedi.
Kızlarda dikkatsizliğin ön planda olduğunu belirten Kandemir, “Dünya genelinde yapılan çalışmalar sonucunda çocuk ve ergenlerde yüzde 3-8 oranında, erişkinlerde yüzde 1-6 oranında, 40 yaş ve üzerine yüzde 1’in altında görüldüğü bildirilmiştir. Çocukluk döneminde erkeklerde 10 kat daha fazla, erişkin döneminde kız-erkek oranı birbirine yakın görülmektedir. DEHB’ nin 3 tipi tanımlanmıştır. Dikkatsizliğin ön planda olduğu tip (kızlarda daha sık), aşırı hareketliliğin ve dürtüselliğin ön planda olduğu tip (erkeklerde daha sık), bileşik tip (her iki cinsiyette de en sık görülen)” şeklinde konuştu.
Dikkat sorunlarında kişilerin çoğunlukla bir işi bitirmeden diğerine geçtiğini kaydeden Kandemir, “Dikkat sorunu yaşayan çocukların çalışmaları plansız, düzensiz ve karmakarışıktır. Çoğunlukla bir işi bitirmeden diğerine geçerler, sanki akılları başka yerde ve söylenenleri dinlemiyor izlenimindedirler. İşlerini bitirmedeki aksaklık, anlatılanı anlamada ve kavramada yetersizlik gibi sadece dikkatsizliğe bağlıdır. Yazı işleri ve ev ödevleri gibi dikkat-konsantrasyon gerektiren etkinliklerden kaçınırlar, sevmezler ve aşırı rahatsızlık duyarlar. Kullandıkları araç-gereçleri kaybederler, sıklıkla unutkandırlar, randevularını kaçırırlar, faturalarını ödemeyi unuturlar. Hiperaktivite sorunu yaşayanlar ise yerlerinde duramazlar, aceleleri vardır, kıpır kıpırdırlar, çok konuşurlar, ellerinde sürekli bir şeyle oynarlar, el ve ayaklarını sallarlar, her an gidecekmiş gibidirler, iç huzursuzluk hali vardır. TV seyrederken, toplantılarda, iş yerinde su ve kahve almak, tuvalete gitmek vs. bahanelerle yerlerinden kalkıp tekrar otururlar. Dürtüsellik sorunları, sırasını beklemez, sabırsız, sorular tamamlanmadan hemen cevap verirler, başkalarını etkinliklerine karışıp müdahale ederler, başkalarını engellerler, başkaları onların konuşmalarını kesememekten yakınabilirler. Aniden istifa ederler, mali bütçelerini denetlemeyecek kadar para harcar, cinsel dürtülerini engellemekte zorluk yaşarlar” ifadelerini kullandı.
Dikkat bozukluğunda kişilerin işe başlamakta güçlük çektiklerini ve sık sık ertelediklerini vurgulayan Kandemir, “Bir arada birçok işle uğraşma ve bitirmede güçlük, kendini güvensiz hissetme, uzun süredir mutsuzluk hissi, fevri davranışlarda bulunma (Aniden istifa etmek gibi), sürekli kıpır kıpır olmak, başarısızlık, güvensizlik, boşluk hissi, hayal kırıklığına uğramış hissetme, stres durumu ile baş edememe, 'of puf' demeye başlama gibi belirtileri vardır. Bu kişiler sürekli heyecan peşindedir (iş değiştirir, hızlı araba kullanır, alkol madde kullanır), son söylenecek sözü baştan söyler, kuyrukta beklemekte zorlanır, okul mesleki başarıları benzer zeka düzeyindeki arkadaşlarına göre daha düşüktür, kendi kapasitesine uyumlu bir düzeye ulaşamaz. DEHB'i tanımak için; okul, iş, ev ve toplumsal durumlar gibi değişik alanlarda ortaya çıkabilecek bozulmaların (en az iki ortamda bozulma kendini göstermeli) gösterilmesi gerekir. Belirtiler çoğunlukla oyun grupları, sınıf, ev ortamı veya iş ortamında ortaya çıkar. Bu nedenle birçok kaynaktan (anne, baba, partner, arkadaş, amir vs.) bilgi toplanmalı ve bireyin değişik ortam ve zamanlardaki davranışları araştırılarak bozukluk olup olmadığı yönünde değerlendirme yapılmalıdır” diye konuştu.