Çomü Rektörü Laçiner’den Öğrenci Evi Yorumu
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sedat Laçiner, üniversite öğrencilerinin barınma başta olmak üzere pek çok meselesi bulunduğunu, bunların siyasi polemiklerin ötesinde, kutuplaştırmadan çözülmesi gerektiğini belirtti.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarıyla gündeme gelen ve son günlerin en çok tartışılan konularından birisi olan ‘öğrenci evleri’ ile ilgili bir açıklama yapan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü Sedat Laçiner, tartışmanın şeklinin düşündürücü olduğunu söyledi.
Türkiye’nin üniversiteleşme konusunda hızla ilerlediğini hatırlatan Prof. Dr. Laçiner, “Bu hız, haliyle pek çok sorunu da beraberinde getirmektedir. Milyonlarca gencin hareketi altyapı eksiklikleri ile birleşince sorunlar kaçınılmaz olmaktadır. Öğrencilerin sorunlarının gündeme gelmesi sevindirici ise de tartışma şekli düşündürücüdür. Bu konunun siyasallaşması rahatsız ediyor. Bu konuda iki kutup oluşursa taraflar birbirlerinin sözünde hep yanlış ararlar. Şu anda da bu yapılıyor. A partisi B partisinin düşüncelerinin aksini söylüyor, B partisi de aynısını A partisine yapıyor. Bugün Türkiye’nin her ilinde üniversite var. Milyonlarca üniversite öğrencimiz oldu. Bazı ülkelerin nüfusundan fazla üniversite öğrencimiz var. Bunlar Türkiye’nin her yerine dağılmış vaziyette. Bu öğrencilerin hepsi anne babalarının yanında eğitim görmüyor. Türkiye’nin bunu kaldıracak gücü var mı, buna bakmak lazım” dedi.
"YASAKLAMAK ÇÖZÜM DEĞİL"
Öğrencilerin barınma konusunda büyük sıkıntılar yaşadığına dikkat çeken Laçiner, “Maalesef eski tip yurtlar çok sayıda öğrenciyi koğuş mantığıyla ağırlıyor. Bu da hem sağlıklı değil hem de öğrencileri yurtlardan soğutuyor. Yeni tip yurtlar ise hem sayıca yeterli değil hem de özelde pek çok öğrencinin imkanlarının üzerinde bir fiyatla hizmet verebiliyor. Öğrenciler ev kiraladıklarında da ciddi zorluklarla karşılaşıyor. Kiralar maalesef bazı dönemlerde hem yüksek hem de öğrenciye ev bulmak kolay değil. Yeme içmesini, ev kirasını karşılayamayan öğrenciler, iş aramak durumunda kalıyor, ne iş olsa yapar duruma geliyor. Suç şebekeleri de bu durumdan istifade edebiliyor. 15-20 yıldır Türkiye bu sorunları çok can alıcı şekilde yaşıyor fakat bugüne kadar bu çok tartışılmadı. Bugün geldiğimiz noktada konuyu eğer, ‘Aynı evde kalan çocuklara polis gidecek müdahale edecek’, ‘Bu öğrenciler ahlaksız mı?’ şeklinde ele alırsak, yani ahlak ile özgürlük sarkacına ele alırsak, yani sağ-sol ideolojinin çatışması gibi ele alırsak çok yazık ederiz. Türkiye’ye de yazık ederiz, bu öğrencilere de yazık ederiz. Bu mesele, öğrencinin özel hayatıyla ilgili değil. Birey olarak istediğinizi yapabilirsiniz. Bazı kötü alışkanlıkları da yapabilirsiniz. Örneğin öğlen yemeğinizi yemeyebilirsiniz. Burada kimse size müdahale edemez ama bir memlekette herkes obez olduysa bu meselenin giderilmesi için tabii ki önlem alınacaktır. Bu, insanların yeme içme alışkanlığına karışmak anlamına gelmez. Onu da yasaklayarak yapamazsınız. Öğrencilere, ‘Aynı evde kalmayın’ diyemezsiniz. Yapılması gereken, sosyal ve ekonomik tedbirler almaktır” dedi.
İçişleri Bakanı Muammer Güler’in, bazı illegal örgütlerin öğrenci evlerinde faaliyet gösterdiği yönündeki açıklamalarına da temas eden Laçiner, “Üniversite öğrencisi genç insandır. Siyasi görüşlerinin oturmaya başladığı, hareketli olduğu dönemlerdir. Terör örgütleri, taraftar, aktivist, militan kazanmak için üniversiteleri bir hedef olarak seçer. Nerede üniversite varsa orada marjinal gruplar da vardır, terör örgütleri de orayla ilgilenir, yelpazenin her kademesinden siyasi görüş de orayla ilgilenir. Bunda bir gariplik yoktur ama bunu bir ev meselesi olarak görmüyorum. Bizim terör yasamız da, ceza hukukumuz da bu anlamda yeterince donanımlı ancak üniversite öğrencilerimiz hem terör örgütlerinin hem de uyuşturucu gibi her türlü suç şebekesinin doğal hedefinde olan kişilerdir. Devletin bu konuda hassas olması, gençlere yardımcı olmak istemesi son derece normaldir” diye konuştu.
Kolluk kuvvetlerinin bu konuya dahil edilmesinin de yanlış olacağını söyleyen Laçiner, “Sosyal sorunlara kollukla müdahale ederseniz, o sorun büyür. Zaten yanlış bir araçla müdahale ediyoruz demektir. Sosyal sorunlara sosyal araçlar gerekir. Kaldı ki evlerin kontrol edilmesi, yani bu tabir bile başlı başına günümüze uygun değil. Yöntem olarak etkili ve doğru bir yöntem değil. İnsanları ürkütür. İnsanları yanlışa, yanlış anlamalara sevk eder. Doğru bir tabir olduğunu düşünmüyorum” dedi.