Cumhurbaşkanı Erdoğan Açıklaması 'Sisteme Bağlı Bir İstikrar Ve Güven, 16 Nisan Müjdesiyle Rayına Oturacaktır'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sisteme bağlı istikrar ve güvenin 16 Nisan müjdesiyle rayına oturacağını söyledi.

TRT’de katıldığı programda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gelişmeleri istikrarlı bir şekilde sürdürmenin yolu sisteme bağlı hale gelmektir. Sisteme bağlı bir istikrar ve güven, 16 Nisan müjdesiyle rayına oturacaktır" dedi.

Programın başında Dünya Kadınlar Günü kapsamında Bursa’dan Ankara’ya giden otobüsün geçirdiği kaza nedeniyle 7 kadının hayatını kaybetmesi ve 30’a yakın kadının yaralanmasına değinen Erdoğan, hayatını kaybedenlerin yakınları ile Metal-İş Sendikasına baş sağlığı ve yaralılara acil şifa diledi.

Sistem değişikliğine neden ihtiyaç duyulduğu konusundaki soruyu cevaplayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, başkanlık sisteminin 14 yıllık geçmişte birçok gerçek öğrettiğini, nerede sıkıntı yaşayıp, nerede rahat bir çalışma zemini yakaladıklarını öğrenme fırsatı bulduklarını belirterek, “Bildiğiniz gibi bizler çok ciddi sayıda milletvekilleriyle parlamentoya girdik, örneğin ilk seçimde bizler yüzde 34,4 olmak suretiyle neredeyse anayasayı değiştirme noktasına geldik ama buna rağmen birçok sıkıntıyla karşı karşıya kaldık ve bunu başaramadık. Çünkü zaman oluyor içinizden fire verebiliyorsunuz, ikinci seçimde oranımız çok daha yükseldi ama bu sefer milletvekili sayısında bir düşüş söz konusuydu. Üçüncü defa neredeyse yüzde 50’ye dayandık, orada da milletvekili sayımız biraz daha düştü ve yine bu anayasa değişikliğini hedefimiz olmasına rağmen gerçekleştiremedik. En önemlisi, muhalefet şöyle bir yaklaşım tarzı içinde bulunuyor; siz beyaza beyaz diyorsunuz, siz beyaz diyorsanız o siyah diyecektir. Bunun yolu sadece parlamentoda bunu tartışmak, konuşmak değildir, hemen bazı bakanlarımız hakkında bir hafta içinde bir gensoru gelir. Bu gensoruyla siz tabi parlamentoda tıkanıyorsunuz, biliyor ki bu sayı yeterli değil ama buna rağmen bu gen soruyu vermek suretiyle orada bir tıkanmayı meydana getiriyor. Aradan bir müddet geçiyor bakıyorsunuz yine bir gensoru, güven oylaması olaylarında benzer sıkıntılar yaşanıyor. Bütün bunların yanında ülkede istikrarı tehdit ediyor. İstikrar ve güven kalkınmanın, başarının olmazsa olmazıdır" şeklinde konuştu.



"Hıza ihtiyacımız var"

Cumhurbaşkanın reddetme ve kabul etme yetkisinin önemini vurgulayan Erdoğan konuşmasına şöyle devam etti:

"Eğer biz bugün başarılı olabilmişsek bunun arkasında yatan gerçek biz yani aynı ekolden gelen insanlar olarak, Sayın Gül ve benim başbakanlık dönemim, sayın Davutoğlu ve Binali bey dönemi, bizde sıkıntı söz konusu değil, ancak sayın Gül’den önce Sezer döneminde biz bazı sıkıntıları yaşadık. Bu sıkıntılar bize bazı şeyler öğretiyor. Aynı ekolden gelmediğiniz için bakıyorsunuz bir dayatmayla karşı karşıyasınız. Mesela aynı ekolden olmalarına rağmen bir anayasa kitapçığının fırlatılması olayının merhum Ecevit olayında nelere mal olduğunu, hemen ertesi gün ekonomik olarak Türkiye’nin ne gibi bir çöküşle karşı karşıya olduğunu unutamayız. Yine bazı atamalarda istediğim neticeyi alamıyorum, halbuki Cumhurbaşkanı öyle bir şeye ret vermeli veya kabul etmeli ki, örneğin sizin verdiğiniz isim o makama layık değildir, bunu ‘şu nedenlerle kabul etmiyorum’ dersiniz. Biz bunu böyle yaşamadık, tam aksine çok layık olan arkadaşlarımız veto edilmiştir, örneğin Mehmet Şimşek, Avrupa’da gayet iyi yetişmiş bir arkadaş olmasına rağmen, dünyanın en önemli kuruluşunda üst düzey yönetici olarak çalışmış olmasına rağmen aynı şekilde hiçbir gerekçe sunulmadı. ’Ben böyle istiyorum’ demekle siz bir başbakanın önünü keserseniz bu, ülkenin istikrarına hizmet etmez. Bizim ise hıza ihtiyacımız var."

"Sisteme bağlı bir istikrar ve güven inşallah bu 16 Nisan müjdesiyle rayına oturacaktır"

14 sene içerisinde ekonomide batı ülkelerle çok ciddi bir yarışın içine girildiğini vurgulayan Erdoğan, "Biz görevi devraldığımız zaman kasa tam takırdı, bizden önceki yönetimlerin sözlerini hatırlayalım, delikli paraya ihtiyacı vardı ülkenin, 6-7 ay memurların, işçilerin, kamuda maaşları ödenmiyordu. Böyle bir dönemden biz bunu devraldık, bırakın sadece maaş ödeme sıkıntılarını biz bir taraftan da süratle yatırımlara girdik ve batının, dünyanın hayranlığını kazandık. Ve bunu batı kendi diliyle, ‘Türkiye bir sessiz devrim gerçekleştirdi’ diye ifade ediyordu. Bu sessiz devrimi biz aynı ekolden gelen ekip olarak aramızdaki dayanışma ile süratle Türkiye’den netice almaya başladık. Örnek olarak o zamanlar Ulaştırma Bakanımız Binali Bey ile ‘ne yapacağız’ diye konuşurken, 79 senede 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapılmış. Biz bunun üzerine 14 senede 18 bin kilometre bölünmüş yol ilave ettik, bu kadar açık ara bir atak var. 25 tane havalimanı varken biz bunun üzerine 30 tane daha ilave ettik ve şimdi 55 tane havalimanımız var. Ve sadece Türk Hava Yolları varken şimdi 6-7 tane şirket var. Eğitimde 250 bin civarında derslik yapmış bir Türkiye var. 81 ilde, 181 üniversitemiz var, bunlar durup dururken olmadı. Sağlıkta ciddi bir reform yaptık, Avrupa’dan hastalar Türkiye’ye getiriliyor. Devletçilik anlayışına teslim olmuş bağnazlığı ortadan kaldırdık. Memurların, işçilerin ve devletin içindeki kurumların hastaneleri ayrıydı. SSK’nın başında şuanda muhalefetin başındaki isim vardı ve onun döneminde de SSK hastanelerinin ne durumda olduğunu iyi biliyoruz. Şimdi ise biz tüm bunları değiştirdik ve tüm illerimizde hatta büyük ilçelerimizde hastanelere kavuştuk. Benim bir sevdam vardı, diyordum ki biz ne zaman şehir hastanelerini büyükşehirlerden başlamak üzere yapacağız. İşte bunlardan 2 tanesini bitirdik, birisi İçel’de, diğeri Yozgat’ta. İçel’deki hastane Yozgat’takine göre daha büyük, muhteşem bir hastane. Köyden gelen teyzelerimiz o hastanelerdeki lüksü görünce şok oldular, nasıl dua ediyorlar, bu bizim hakkımız değil miydi? Bunlar süratle devam edecek, ilk etapta 30 büyükşehirde bu hastaneleri kuracağız. Adalet Sarayları, Emniyet Sarayları ve enerji de çok ciddi bir güce ulaştık. Biz geldiğimizde 30 bin megabayt güç varken şuanda 80 bin megabayt kurulu güce sahip olduk, böyle bir konuma geldik. Sayın Özal cep telefonunu getirdi ve onunla birlikte bu süreç çok daha farklı bir aşamaya geldi, gıda ve tarımda yine aynı şekilde, barajlarda hiçbir dönemde yapılmamış barajlar ve göletlerle Türkiye’yi donatıyoruz, donatmaya devam edeceğiz. Bütün bunları istikrarlı bir şekilde sürdürmenin yolu sisteme bağlı hale getirirsek, bu çok daha ideal bir şekilde gidecektir. Onun için sisteme bağlı bir istikrar ve güven inşallah bu 16 Nisan müjdesiyle rayına oturacaktır diye düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile