Cumhurbaskani Erdogan Açiklamasi 'Yunanistan'in Göçmenlere Karsi Sergiledigi Tavir Vahset Boyutuna Varmistir'

Cumhurbaskani Erdogan Açiklamasi 'Yunanistan'in Göçmenlere Karsi Sergiledigi Tavir Vahset Boyutuna Varmistir'

Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan, "Yunanistan’in göçmenlere karsi sergiledigi tavir artik vahset boyutuna varmistir. Mülteci botlarinin denizin ortasinda batirilmasindan göçmenlerin iskence edilerek ve soyularak geri itilmesine varan zulümlere her gün yenisi ekleniyor. Suriyeli, Irakli, Afrikali göçmenlere kapi duvar olan kurumlar, sira PKK’li ve FETÖ’cü teröristlere gelince olabildigince hosgörülü davraniyor” dedi.

Cumhurbaskani Recep Tayyip Erdogan, Dolmabahçe Sarayi’nda düzenlenen Islam Dünyasi Anayasa Yargini Konferansi Açilis Kongresi’ne katildi.

Burada bir konusma yapan Cumhurbaskani Erdogan, “Bizim devlet gelenegimiz esasini ’insani yasatti ki devlet yasasin’ düsturu olusturur. Devletin görevi hepsi esit haklara sahip insanlara güvenlikten temel ihtiyaçlarin karsilanmasina her alanda birinci sinif hizmet vermektir. Kamu eliyle vatandasa sunulan hizmetin kalitesine kistas ise devletin yöneten kadrolarinin bilgisi, becerisi, vizyonu, dirayetidir. Devlet dedigimiz mekanizmanin varolus gayesini yerine getirebilmesi, vizyoner yöneticiler vasitasiyla tüm organlarinin saglikli isleyisine baglidir. Hiç süphesiz devlet de kendi içinde bir güçler dengesine sahiptir. Bu denge ne kadar saglikli kurulur ve isletilirse devlet mekanizmasi ve onu olusturan kurumlar da etkili çalisir. Demokratik sistemin omurgasini olusturan erkler arasinda çekisme, çatisma veya yikici rekabet yasanmasi halinde ise bunun zararini toplum görmektedir” dedi.



“Adalet sadece mülkün temeli degildir, devlet mimarisini bir arada tutan kilit tasidir”

Yasama, yürütme ve yargi arasindaki denge kadar bunlarin her birinin kendi içindeki uyumunun da önemli oldugunu söyleyen Cumhurbaskani Erdogan, “Yasama organinin içindeki uyumsuzluk hem yürütmeyi hem yargiyi etkiler. Yürütmenin krize girmesi topyekün sistemi tikar. Yarginin içindeki aksakliklar da sistemin tamaminda sorunlara yol açar. Türkiye yakin tarihinde bu tür krizlerin acisini bizzat çekmis, ekonomiden demokrasiye farkli alanlarda bedelini ödemistir. Kimi zaman vesayet kimi zaman darbe olarak karsimiza çikan sikintilari asarken kaybettigimiz vakit ve enerji bizi demokratik ve ekonomik hedeflerimizin uzaginda birakmistir. Bu tablo içinde yarginin ayri bir önemi vardir. Üstelik Türkiye bu konuda asla hatirlamak istemedigimiz gerçekten çok kötü örnekler de yasamistir. Adalet sadece mülkün temeli degildir. Ayni zamanda devlet mimarisini bir arada tutan kilit tasidir. Devlet ancak ve ancak adalet üzerinde yükselir, gelisir, büyür. Adalet dagitamayan, vatandasina adalet ile hükmedemeyen bir devlet, tipki temeli çürümüs, yikilmaya mahkum bir bina gigi yikilir gider. Hukukun üstünlügü ilkesi hususunda olusacak en küçük ihmal ya da ihlal yargi ile beraber yasama ve yürütmeye olan güveni de zedeleyecek, bu da devletin isleyisinde telafisi zor zararlara yol açacaktir” diye konustu.



“Yarginin bagimsizligiyla birlikte tarafsizligini da anayasal güvenceye aldik”

Türkiye olarak geçmiste yasanilan tecrübeler isiginda son 20 yilda bilhassa adalet hizmetlerinin kalitesini artiracak pek çok adim attiklarini söyleyen Cumhurbaskani Erdogan, “Sivil yargi-askeri yargi ayrimini ortadan kaldirarak yargida birligi temin ve tesis ettik. Ulusal yargi projesi UYAP’i hayata geçirerek teknolojik ve bilimsen gelismeleri yarginin hizmetine sunduk. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel basvuru hakki gibi pek çok reformu hayata geçirdik. Yarginin bagimsizligiyla birlikte tarafsizligini da anayasal güvenceye aldik. Adalet hizmetleri ve insan haklari basliklari altinda yapilanlar ne kadar büyük olursa olsun hiçbir zaman yeterli degildir. Hayatin sürekli degistigi, degisimin beraberinde yeni sorunlar ürettigi bir iklimde hukuk sisteminin bunun disinda kalmasi düsünülemez. Devletin bu hususlarda kendini sürekli yenilemesi, sayet varsa eksiklerini gidermesi, var olus gayesini ifa bakimindan son derece mühimdir. Ülkeyi yönetme sorumlulugu tasiyan siyasetçiler olarak biz de meseleye böyle bakiyor, mevduatimizi sürekli gelistiriyoruz. Özgürlük, güvenlik, bu dengeler üzerinde hak ve özgürlükleri ilgilendiren her meselede tavrimizi insan öncelikli olarak belirliyoruz. Bu süreçte önümüzü açan, bizlere ufuk kazandiran, hizmet standardini yükselten her elestiriye, her fikre de kulak veriyoruz. Milletimizin hayrina olduguna kanaat getirdigimiz hiçbir konuda komplekse kapilmadik, kapilmayiz. Artik 20 yili geride birakan iktidar yillarimizin en önemli alameti farikasi hak ve özgürlük odakli reform iradesini asla kaybetmemis olmasidir. Bunca yildir bize rehberlik eden reformcu ruhu hep diri tutmakta, sürekli güçlendirmekte kararliyiz" ifadelerini kullandi.

"Kendi sömürgeci geçmisleriyle yüzlesme erdemini gösteremeyenler, agizlarini her açtiklarinda bize insan haklarindan, hukukun üstünlügünden bahsediyorlar"

Islam Isbirligi Teskilati’na üye ülkelerin de hukuk, adalet, demokrasi ve özgürlükler alaninda samimi bir gayretin içerisinde oldugunu bildigini kaydeden Erdogan, "Ziyaret ettigimiz pek çok ülkede hayata geçirilen reformlara bizzat sahitlik ediyoruz. Hatta birçok baslikta Islam dünyasindaki dost ve kardes ülkelerin Batili devletlerden çok daha iyi konumda oldugunu görüyoruz. Islam alemine ve Müslümanlara yönelik oryantalist yaklasimlar bu hasbi gayretleri, atilan kritik adimlari çogu zaman perdelemektedir. Islam dünyasi bilhassa hukuk ve adalet konusunda çogu haksiz, temelsiz ve insaf sinirlarini asan elestirilere maruz kaliyoruz. Sömürgeci döneme ait bir hastalik olan oryantalizm sadece akademide degil, uluslararasi siyaset ve hukuk camiasinda da mevcudiyetini koruyor. Kendi sömürgeci geçmisleriyle yüzlesme erdemini gösteremeyenler, agizlarini her açtiklarinda bize insan haklarindan, hukukun üstünlügünden bahsediyorlar. Dünyanin birçok ülkesinde eli kanli terör örgütlerini desteklemekte hiçbir beis görmeyenler, bizlere insan hayatinin kutsalligina dair nutuk çekiyor. Söz konusu kendi güvenlikleri olunca tas üstünde tas, gerektiginde bas üstünde bas birakmayanlar bizim hukuk ve adalet sistemimize laf söylüyor. Oysa hukuk ve insan haklari meselesinin devletler arasi rekabetin araci haline getirilmesi, yanlis oldugu kadar tehlikeli de bir yaklasimdir. Dogrudan insani, insan onurunu, milletlerin gelecegini etkileyen konularda çifte standart uygulamak, insan haklari mücadelesine zarar vermektedir. Uluslararasi kuruluslarin ve kimi Batili devletlerin söylemleri ile eylemleri arasindaki uçurumun ceremesini ise mazlumlar, temel hak ve özgürlükleri hunharca gasp edilenler çekmektedir. Neredeyse 12. yilini tamamlamak üzere olan Suriye krizi bunun en aci örnegi olarak karsimizda duruyor. Simdiye kadar 1 milyonu askin Suriyelinin hayatina mal olan bu kriz karsisinda maalesef insanlik iyi bir imtihan veremedi. Suriyeli mazlumlarin arsa yükselen feryatlari, Türkiye’nin arasinda bulundugu bir avuç ülke ve kurulus disinda kimsenin umurunda olmadi. Ne masum bedeni sahile vuran Aylan bebegin drami ne de bombalar altinda can veren çocuklarin acisi vicdanlari harekete geçirmeye yetmedi" diye konustu.



"Bati komsumuz Yunanistan’in göçmenlere karsi sergiledigi tavir artik vahset boyutuna varmistir"

Batili ülke ve kurumlarin Suriye’deki insanlik trajedisine ancak mülteciler kapilarina dayandigi zaman tepki gösterdigini ifade eden Cumhurbaskani Erdogan, konusmasina söyle devam etti:

"Bu tepki de sorunun kaynagi olan krize çözüm bulmak yerine göçmenleri dikenli tel örgülerin ardina kapatmak seklinde tezahür etmistir. Sinirlarinin disindaki mazlumlari görmezden gelenlerin konu kendi güvenlik ve refahlari olunca fasizmin en ilkel reflekslerini sergilemelerini ibretle takip ediyoruz. Müslümanlara yönelik arizi bakis açisinin ürünü kin ve nefret dalgalarinin olumsuz etkisi hemen yani basimizda devam ediyor. Bati komsumuz Yunanistan’in göçmenlere karsi sergiledigi tavir artik vahset boyutuna varmistir. Mülteci botlarinin denizin ortasinda batirilmasindan göçmenlerin iskence edilerek ve soyularak geri itilmesine varan zulümlere her gün bir yenisi ekleniyor. Üstelik Yunanistan’in bu simarikligina ve zalimligine Bati ülkeleri kayda deger bir tepki de göstermiyor. Sinir hattinda ve Nazi kamplarini andiran mülteci barinaklarindan yansiyan utanç verici görüntüler karsisinda sürdürülen aymazlik hepimizi derinden üzüyor. Benzer bir tavra terörizmle mücadele konusunda da sahit oluyoruz. Suriyeli, Irakli, Afrikali göçmenlere kapi duvar olan kurumlar, sira PKK’li ve FETÖ’cü teröristlere gelince olabildigince hosgörülü davraniyor. 15 Temmuz gecesi 250 vatandasimizi sehit eden darbeciler, bugün birçok Avrupa ülkesinde ellerini kollarini sallayarak özgürce gezebiliyor. Bölücü terör örgütü her yil bu ülkelerde topladigi milyonlarca euroyla Suriye, Irak ve Türkiye’ye yönelik saldirilarini finanse ediyor. Hatta kendi bütçesine dogrudan terör örgütüne yardim fasli koyan ülkeler oldugunu da biliyoruz. Tanimi, siniri, çerçevesi belli olmayan bir siyasi siginmaci kavraminin arkasina saklanilarak teröristler korunmakta, kollanmakta, darbe suçuna karismis kisiler adaletten kaçirilmaktadir. Adlari suç dosyalari, cürümleri ayyuka çikan birçok darbeci firari ile ilgili ilettigimiz tüm taleplere ragmen Batili ülkeler hiçbir hukuki adim atmadilar. Verdigimiz klasörler, bütün bu klasör dolusu belgeler ortada ama barindiklari ülkede FETÖ elebasi malikanesinin kapisini çalan olmadi. Türkiye’nin 250 evladini sehit verdigi darbe sonrasi hukuki adimlari elestirenlerin bugün darbe söylentileri karsisinda aldigi sert tedbirleri hepimiz görüyoruz. Daha düne kadar darbe ile mücadelede bize hukukun sinirlarini zorlayanlar, mesele kendi demokrasileri olunca neredeyse hukuku rafa kaldirma asamasina geldiler. Ülkemizi hedef alan terör ve darbe suçlarina karsi sergilenen bu tavrin arka planindaki zihin yapisinin farkindayiz. Biz kimin ne söyledigine bakmadan mücadelemizi hukuk içinde ve mesrutiyet temelinde kararlilikla yürütüyoruz. Türkiye’yi güvenlikle birlikte özgürlükte ve adalette de dünyada ilk siralara çikarana kadar çabalarimiza devam edecegiz. Ancak insan onuru yerine sadece kendi refah ve menfaat düzenlerini gözetenlerin bu çarpik sistemlerini ilanihaye sürdürme sansi yoktur. Er ya da geç bu adaletsiz sistem çatirdayacak, insallah yerini tüm insanligin saadetine hizmet eden kusatici bir nizama birakacaktir. Bizlere düsen görev insan ve kardeslerimiz için halkimizin huzuru ve esenligi için tek yürek, tek bilek olarak omuz omuza çalismayi sürdürmektir. Islam dünyasi olarak yarinlarimizin çok daha aydinlik olacagina inaniyorum."
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile