St. Paul Kilisesi'ndeki ayine katılan Wulff, ayin sonrasında basın mensuplarının sorularını cevapladı.
Alman hükümeti olarak Müslümanların dinlerini yaşayabilmeleri için camileri için ellerinden geleni yaptıklarını vurgulayan Wulff, "Bu özgürlüğü tanımak için bütün tedbirleri alıyoruz. Din özgürlüğünün bir temel hak olduğuna inanıyoruz. Bizim arzumuz Türkiye'de de Hıristiyanların da din özgürlüğüne tümüyle kavuşabilmeleri ve dinlerini layıkıyla yerine getirebilmeleri için son adımların atılacağını ümit ediyoruz." dedi.
Almanların Türkleri çok sevdiklerini vurgulamak istediğini belirten Wulff, Türklerin de Almanlara karşı büyük bir sevgi beslediğini ifade ederek, "Bu nedenle bu konuların birlik içinde gerçekleşeceğine inanıyorum. Herkesin kendi dinini her yerde layıkıyla yerine getirebilmesine inanıyorum. Bugünkü ayinden bu mesaj ortaya çıktı. Farklı kültürlerin bir zenginlik olarak algılanmasından dolayı büyük mutluluk duyuyorum. Kimse farklı din ve kültürlerden korkmamalı. Bunları kendisi için bir zenginlik olarak görmeli. Benim için en önemli husus Türkiye'deki Hıristiyan kiliselerinin kendi din adamlarını burada kendi cemaatlerinin içinden çıkan insanlar arasından yetiştirebilmeleri ve Heybeliada'da ki Ruhban Okulu'nun 40 yıl önce kapanmış olan bu okulun yeniden açılmasını istiyoruz. Biz Almanya da Müslüman çocukların orada yetişmiş olan öğretmenler tarafından İslam dersi olmaları sağladık. Bundan böyle de Almanya da da İmamların yetiştirilebilmesi için uygun eğitim kurumlarının kurulması için somut adımlar atmış bulunuyoruz. Bu konuda da Türkiye de bu tür adımlar atılmasını öneriyoruz." dedi.
St. Paul kilisesinin olduğu gibi Türkiye'deki tüm Hıristiyan kiliselerinde cemaatlerin istemeleri halinde oralarda ayinler yapılabilmelerini elbette arzu ettiklerini kaydeden Wulff, bunun aynı zamanda tüm dünyadan ziyaretçilerin buralara geleceği anlamına geldiğini sözlerine ekledi.
