Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Milli Uçak İçin Tarih Verdi

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Milli Uçak İçin Tarih Verdi

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, "Milli Muharip Uçak Projesi’nin tamamlanmasıyla ülkemiz, ABD, Rusya ve Çin’den sonra 5. nesil bir muharip uçağı üretebilen ülkeler arasında yer alacaktır. Üstelik bu konuda uzak bir gelecekten de bahsetmiyoruz, 2023’de milli uçağımızı hangardan çıkaracağız ve 2026’da göklerde görmek ve 2031’de envantere almak nasip olacak inşallah" dedi.

Türk Havacılık ve Uzay Sanayii Yönetim Zirvesi, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir’in katılımıyla Kızılcahamam Çam Otel’de gerçekleştirildi.

Tarihte savunma alanında özgün tasarım ve üretimler ile nice başarılara imza atıldığını belirten Oktay, "Osmanlı, geliştirdiği tüfekleri, topları ve savaş gemileriyle birçok önemli savaşta karşı tarafa üstünlük kurmuş, zaferler kazanmıştır. 16. yüzyılda Osmanlı, Afrika’dan Endonezya’ya, Hindistan’dan Çin’e kadar birçok ülkeye askeri teknoloji transferi ve satışı yaparken bir taraftan da kadırgalarımız deniz savaşlarında destanlar yazıyordu. Bu üstünlüğü büyük ölçüde yitirdiğimiz 1. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı döneminde bile zor şartlarda askeri teçhizatımızı üreterek kendi kendimize yettiğimizi unutmamalıyız. Cumhuriyetin kuruluşunu takip eden yıllarda, savunma sanayi alanında yerli üretim için ciddi gayretler sarf edilmiş, ancak sonrasında atılan adımlar akamete uğramıştır. Kendi kurduğu fabrikada uçak üretimine başlayan Nuri Demirağ ve milli savunma sanayi alanındaki ilk özel sektör temsilcisi Nuri Killigil’in mühimmat ve silah fabrikası, girişimi bu alanda atılan ilk adımlar olmuştur. Rahmetli Özal döneminde başlayan savunma sanayi atılımları ise güçlü altyapılar oluşturmakla birlikte, hemen akabinde var olan istikrarsızlık ortamı sebebiyle planlanan şekilde sonuçlanamamıştır" ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz 17 yılda, ’savunma sanayinde tam bağımsızlık’ doğrultusunda çok büyük ilerleme sağlandığına dikkati çeken Oktay, "Türkiye’nin bölgesel ve küresel konumu sebebiyle teknolojinin yalnızca kullanıcısı olmamız mümkün değildir. Günümüzde kendi teknolojilerini, özellikle de savunma sistemlerini üretemeyen ülkeler küresel güçlerin açık hedefi olmaktadır. Teknolojik ihtiyaçlar başka ülkelerden tedarik edilirse, en ihtiyaç duyulan zamanda, o sistemleri kullanamama riskiyle karşı karşıya kalınabileceğinin bilincindeyiz. Geçmişte satın aldığımız İHA’ları uçuramadığımız günleri unutmadık, unutmayacağız. Kıbrıs Harekatı sırasında uygulanan ambargo da dün gibi hafızalarımızdadır. Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, ülkemizin savunma ve güvenlik ihtiyaçlarının yerli ve milli imkanlarla karşılanmasına çok önem veriyor teknolojik bağımsızlığımızı sağlamak için gece gündüz çalışıyoruz. Ülkemizin savunma sanayinde sadece kendi kendine yeten bir ülke değil, dost ve müttefik ülkelerin de ihtiyaçlarına cevap verebilen bir ülke olmasını hedeflemekteyiz. Bu çerçevede kamu ve özel sektörde girişimlerimizi sürdürüyor, çok boyutlu teşvik ve yatırımlarımızı çeşitlendiriyoruz. Savunma sanayi ihtiyaçlarımızı bugün, tasarımdan üretime kadar bu milletin kendi mühendisleri ile büyük ölçüde yerli ve milli kaynaklarla karşılamaktayız" dedi.

Oktay, savunma sanayinde ilerlemede, kaynakların etkin ve verimli kullanılmasının esas olduğunu belirterek, "Savunma Sanayi Başkanlığının yeni sistemde doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlanmasının ana sebeplerinden birisi de budur. Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin getirdiği tüm hız, esneklik ve dinamizmden yararlanmaktır. Yeni sistemle, milletimize sunduğumuz katma değeri yüksek teknolojiye sahip milli ürün yelpazemiz çok daha hızla genişleyecektir. Teknoloji üreten bir topluma sizlerle dönüşecek, milli teknoloji hamlemizi birlikte başarıya ulaştıracağız. Türkiye, geçtiğimiz 17 yılda, en zorlu süreçlerden hep daha da güçlenerek çıktığını tüm dünyaya göstermiştir. Devletimiz, her türlü zorlukla topyekûn mücadeleyi başarıyla yürütecek kabiliyete ve geleneğe sahiptir. Sahip olduğumuz bu bilinçle, geçtiğimiz 17 yılda savunma sanayimiz, ’yerlileştirme, millileştirme ve küresel etkinlik’ düsturumuz çerçevesinde büyük bir aşama kaydetmiştir. Askerimizin en basit teçhizatını bile üretemeyen günlerden, tüm parçalarıyla birlikte milli uçağını, insansız hava aracını üretmeye başlayan bir Türkiye’ye geldik" diye konuştu.



"Yerli ve milli üretimde yüzde 65’leri yeterli görmüyoruz"

Savunma sanayinde yerlilik oranının yüzde 15’lerden, yüzde 65’lere kadar çıkarıldığını hatırlatan Oktay, "Yüzde 65’lere nasıl geldik sizler çok iyi biliyorsunuz. ATAK helikopterinden edindiğimiz tecrübeyi bir adım öteye taşıyarak, ’Ağır Sınıf Taarruz Helikopteri’ ile yeni bir sayfa açtık. Türk mühendisleri tarafından tasarlanan ve üretilen yerli helikopterimiz GÖKBEY test uçuşunu başarıyla gerçekleştirmiş, gururumuz olmuştu. Geçtiğimiz aylarda TEI’nin yerli ve milli olarak geliştirdiği PD-170 motoruyla insansız hava araçlarımızdan ANKA’nın uçuşu başarıyla gerçekleştirildi.

Yakaladığımız bu ivmeyle, yerli üretim ve tasarım imkanlarımızı hızla artırarak Türkiye için çok önemli bir proje olan Milli Muharip Uçak ve ilk milli haberleşme uydumuz TURKSAT 6A gibi nice projeleri gerçekleştireceğimize inanıyorum. Yani yerli ve milli üretimde yüzde 65’leri yeterli görmüyoruz. Bu oran sizlerin gayretleriyle yükselmeye devam edecek. Bu amaçla çalışmalarımıza durmaksızın devam ediyoruz. Savunma teknolojileri alanında yürütülen milli proje sayımız 600’ün üzerine çıkmıştır. Sadece üretim değil özgün ürün geliştirme ve tasarım alanında da gelinen nokta takdire şayandır. Savunma sanayinde ihracat atılımı, ülkemiz için çok önemli bir dönüm noktasıdır" şeklinde konuştu.

Oktay, savunma alanında, ürünleri ithal eden bir ülkeden artık tasarlayıp, üretip ihracat yapan bir ülkeye dönüşüldüğünü anlatarak, "168 milyar doların üzerine çıkarak rekor kıran ihracat rakamlarımız geçen yıl bu zamana oranla yüzde 5,9 artarak yükselen ivmesini sürdürmektedir. Yeni açıklanan dış ticaret verilerine göre dış ticaret açığı, yine ocak ayında yüzde 72,5 azalarak 2,5 milyar dolar olmuştur. İhracatta şahlanışımızı 2019 yılında savunma sanayinin de etkisiyle sürdüreceğiz. 2002 yılında 248 milyon Dolar olan savunma ve havacılık ihracatımız 2018’de 8 katın üzerinde büyüyerek yaklaşık 2 milyar 35 milyon dolara ulaşmıştır. Yeterli mi? Asla değil. Sizlerin gayretleriyle daha da yüksek seviyelere ulaştıracağımıza inanıyorum. Milli sinerjinin gelişmesiyle savunma sanayimizi şahlandıran TUSAŞ’ın Türkiye’nin bugün geldiği noktaya katkısı çok büyüktür. 2002 yılında dünyanın en büyük savunma şirketleri arasında tek bir savunma firmamız bulunmazken, bugün TUSAŞ 64. Sıraya yerleşmiştir. Çok daha yukarılara çıkacağız inşallah" dedi.

Oktay, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Ülkemizin bütünlüğüne kasteden PKK/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütleriyle mücadelede güvenlik güçlerimizin kullandığı ATAK Helikopterimiz ve İnsansız Hava Aracı Sistemimiz ve ANKA’mız gibi iftihar vesilesi ürünlerimiz var. Milli Muharip Uçak Projesi’nin tamamlanmasıyla ülkemiz, ABD, Rusya ve Çin’den sonra 5. nesil bir muharip uçağı üretebilen ülkeler arasında yer alacaktır. Üstelik bu konuda uzak bir gelecekten de bahsetmiyoruz, 2023’de milli uçağımızı hangardan çıkaracağız ve 2026’da göklerde görmek ve 2031’de envantere almak nasip olacak inşallah. Yerli imkanlarla geliştirilip, milli kaynaklar kullanılarak üretilen ilk Genel Maksat Helikopterimiz GÖKBEY’i geçtiğimiz aylarda gökyüzüyle buluşturan TUSAŞ’ı sürekli kendilerini aşmaya yönelik çabalarından dolayı ayrıca tebrik ediyorum."

"En itici, sürükleyici sektörlerden birisi de havacılık ve uzay sanayi olacaktır"

Savunma Sanayii Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, bir ülkenin savunma sanayiindeki en önemli göstergelerinden birisinin havacılık, uzay sanayiinde kat ettiği mesafe olduğuna dikkati çekerek, "Aslında genelde teknoloji seviyesindeki ilerlemenin bir anlamda ölçeği havacılık ve uzay sanayiindeki ülkenin bulunduğu yerdir. Dünyanın ilk 10 ekonomisine baktığımızda istisnasız hepsinde havacılık ve uzay sanayiinde önemli aşamaların kaydedildiğini görmek gerekiyor. Ülkemiz de dünyanın ilk 10 ekonomisinde yer almak istiyorsa en itici, sürükleyici sektörlerinden birisi de ’havacılık ve uzay sanayii’ olacaktır" dedi.

Demir, konuşmasında şunları kaydetti:

"2028’e kadar olan planda gördüklerimiz arasında şu anda konuşulmadık bir şey göremedik. Biraz daha ufkumuzun açılması gerektiğini, bu arada diğer kuruluşlarla işbirliğinin boyutlarının, ortaklıkların gündeme gelmesini beklediğimizi de belirtmek istiyorum. Sektör adına da her türlü desteği vereceğimizi, bu konunun destekçisi olacağımızı belirtmek istiyorum."

Programda, Türk havacılığını anlatan bir tanıtım filmi izletildi. Programın ardından ise katılımcılar hatıra fotoğrafı çektirdi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile