Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın Açıklaması (2)
'Rejim, Halep'te açıkça bir insanlık suçu ve savaş suçu işlemeye devam etmektedir' 'Rejimin başındaki kişinin bugün basına yansıyan açıklamalarından da gördüğümüz kadarıyla rejim, hiçbir ateşkese hiçbir formüle açık değildir. Bu da aslında Halep'te ve diğer bölgelerde rejiminin asıl niyetinin ne olduğunu açık bir şekilde ortaya koymuştur' 'Bize verilen sözler çerçevesinde Münbiç'ten şu an itibariyle aslında YPG unsurlarının tamamının çekilmiş olması gerekirdi. Biz kendi kaynaklarımızdan bunu teyit edene kadar bu konudaki ısrarımızı da sürdüreceğiz' 'Sincar bağlamında da PKK'nın oradaki mevcudiyeti hepimiz için büyük bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor. 'Yezidileri DEAŞ'a karşı savunuyoruz' bahanesiyle PKK'nın orada kendine alan açmaya çalışması asla ve asla kabul edilemez. Sincar'ın bir ikinci Kandil olmasına Türkiye olarak biz müsaade etmeyiz'
Kalın, düzenlediği basın toplantısında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
'Halep'te yaşanan hadiseler hepimizi çok ciddi şekilde kaygılandırmaktadır.' diyen Kalın, 'Rejim, Halep'te açıkça bir insanlık suçu ve savaş suçu işlemeye devam etmektedir.' ifadesini kullandı.
Kalın, sözlerini şöyle sürdürdü:
'Rejimin başındaki kişinin bugün basına yansıyan açıklamalarından da gördüğümüz kadarıyla rejim, hiçbir ateşkese hiçbir formüle açık değildir. Bu da aslında Halep'te ve diğer bölgelerde rejiminin asıl niyetinin ne olduğunu açık bir şekilde ortaya koymuştur. Bu insanlık dramına bir 'dur' denmesi için bütün uluslararası toplumun da harekete geçmesi gerekiyor. Bizim özellikle bu noktada, Halep'te ateşkes sağlanması, insani yardımların ulaştırılması noktasında bildiğiniz gibi özellikle Rusya Federasyonu ile yürüttüğümüz yoğun bir diplomasi trafiği var. Sayın Cumhurbaşkanımız bu konuyla ilgili olarak sayın Putin'le üç telefon görüşmesi yaptılar. Dün Rusya'dan gelen Sayın Başbakanımız, orada hem Sayın Putin'le hem Medvedev'le bu konuları ele aldı. Bizim yine bugünkü çağrımız; çatışmaların, saldırıların bir an önce durması insani yardımların ulaştırılması ve daha geniş kapsamda da siyasi bir geçiş süreci için gerekli adımların atılmasıdır.'
Türkiye'nin bu noktada insani yardım olarak üzerine düşeni yerine getirmeye devam ettiğini vurgulayan Kalın, uluslararası aktörlerin bu konuda adım atsa da atmasa da Türkiye'nin vicdani sorumluluğunu yerine getirmeyi sürdüreceğini bildirdi.
- Fırat Kalkanı Harekatı
İbrahim Kalın, Türkiye'nin desteği ile yürütülen Fırat Kalkanı Harekatı'nın da planlandığı şekilde devam ettiğini aktardı. Rakka ve Münbiç bağlamında da özelilikle Münbiç noktasında, Türkiye'nin, PYD'nin YPG'nin bütün unsurlarının çekilmesi konusundaki tavrının net olduğunu tekrarlayan Kalın, 'Bu konuyu da Amerikalı mevkidaşlarımızla yetkililerle düzenli olarak görüşüyoruz. Bize verilen sözler çerçevesinde Münbiç'ten şu an itibarıyla aslında YPG unsurlarının tamamının çekilmiş olması gerekirdi. Biz, kendi kaynaklarımızdan bunu teyit edene kadar bu konudaki ısrarımızı da sürdüreceğiz.' dedi.
Münbiç'in DEAŞ'tan temizlenmesinin sevindirici olduğunu belirten Kalın, Münbiç'i bundan sonra yerel kent konseyi tarafından yönetilmesinin ise birinci hedef olduğunun altını çizdi. Kalın, 'Bunu yapabilmek için de tabii ki terörle iltisaklı hiçbir grubun orada bulunmaması büyük önem arz ediyor. Bizim daha önce de ifade ettiğimiz gibi bir terör örgütünü yani DEAŞ'ı, bir başka terör örgütü ile YPG ve benzeri yapılarla bertaraf etmeniz mümkün değildir. Terörle mücadelede tutarlılık ve kararlılık esastır.' değerlendirmesinde bulundu.
- 'Rakka ile ilgili bakış açımız aynı'
Kalın, Türkiye'nin Rakka ile ilgili bakış açısının da aynı olduğunu dile getirerek, Rakka'nın şu anda izole edilmesi, çevrelenmesi konusunda da bir operasyonun devam ettiğini hatırlattı. Kalın, 'Fakat bildiğiniz gibi Rakka, DEAŞ'ın Suriye'deki en önemli üssüdür. Burayla ilgili operasyonun da büyük bir hassasiyetle yürütülmesi önem arz etmektedir.' diye konuştu.
Musul'da da DEAŞ'la mücadelenin yoğun bir şekilde sürdürüldüğünü anımsatan İbrahim Kalın, Musul, Telafer ve Sincar hattında doğudan batıya doğru bu hat üzerinde özellikle üç şehirdeki hareketliliği çok yakından takip ettiklerini söyledi.
Türkiye'nin Başika Kampı'nda eğittiği Musul gönüllüleri ve Peşmerge üzerinden de bu operasyonlara katkı vermeyi sürdürdüklerini vurgulayan Kalın, ilgili kişilerin Irak makamlarıyla da temas halinde olduğunu, bu sürece destek verdiklerini ifade ettiklerini bildirdi.
Musul'da operasyonun şu anda planlandığı şekilde devam etmesinin memnuniyet verici olduğunu aktaran Kalın, 'Fakat şu ana kadar Dicle nehrinin doğusu büyük oranda temizlenmiş durumda DEAŞ'tan, şehrin asıl nüfus yoğunluğunun olduğu Dicle'nin batısına geldiğimiz zaman Musul'un içerisinde burada daha zorlu bir çatışmanın olacağı anlaşılıyor ki şu anda da zaten bu yaşanıyor.' dedi.
Kalın, burada sivil kayıpların önlenmesi için azami hassasiyetin gösterilmesinin de büyük önem taşıdığını belirtti.
- 'Türkmenlerin birlik içinde olması memnuniyet verici'
Türkiye'nin daha önce Haşdi Şabi'nin Telafer'e girmesi ihtimali karşısındaki hassasiyetini vurguladığını hatırlatan Kalın, şu ifadeleri kullandı:
'Zira böyle bir durum Şii milis grupların Telafer'e girmesi, oradaki mezhebi gerginliği artıracak, şehrin barışa ve huzura kavuşmasından ziyade yeni ihtilafların, çatışmaların ortaya çıkmasına neden olabilecektir. Bu konuda sayın Cumhurbaşkanımızın yaptığı uyarıların karşılık bulması memnuniyet vericidir. Iraklı makamlar da Haşdi Şabi'nin Telafer'e girmeyeceği konusunda kendileri de hem teyit edici açıklamalar yapmışlardır hem de bu yönde adımlar attıklarını görüyoruz. Özellikle Telafer'in kurtarılması ve DEAŞ sonrası Telafer'in yönetimi ve imarı konusunda Şii ve Sünni Türkmenlerden oluşan 2 bin kişilik bir grubun oluşturulması kararı, memnuniyet vericidir. Biz de bunu sonuna kadar destekliyoruz. Dün bildiğiniz gibi Sayın Cumhurbaşkanımız Irak Türkmenlerinden oluşan geniş bir heyeti burada kabul ettiler. Şii ve Sünni Türkmenlerinden oluşan bu heyetin birlik ve beraberliği, aynı zamanda Türkmenlerin Irak'taki mevcudiyeti, barışı ve birliği açısından da büyük önem arz ediyor.'
Kalın, Türkiye'nin buradaki Türkmenlerle özel bir ilişkisi, tarihi kültürel bağları olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
'Biz Irak'ın bütünlüğü içerisinde Türkmen kardeşlerimizle bu yakın ilişkimize de tabii ki devam ettireceğiz. Irak'ın toprak bütünlüğü ve egemenliği konusundaki hassasiyetimiz son derece açık ve nettir. Bugüne kadar nasıl Irak'taki dini, etnik ve mezhebi gruplarla, Araplarla Sünnilerle Şiilerle Kürtlerle Hristiyanlarla Yezidilerle yakın ilişkilerimiz olmuş, dostane ve kardeşlik ilişkisine dayalı bir ilişkimiz olmuştur. Bundan sonra da Türkmenler de olmak üzere bu politikamızı aynen devam ettireceğimizi ifade etmek isterim.
DEAŞ sonrası durumla ilgili planların yapılması, şehirlerin yeniden imar edilmesi, buraya insani yardım gönderilmesi konusunda da biz gerekli tedbirleri almış bulunuyoruz. Bu konuda da her türlü işbirliğine hazır olduğumuzu bir kez daha ifade etmek isteriz. Sincar bağlamında da PKK'nın oradaki mevcudiyeti hepimiz için büyük bir endişe kaynağı olmaya devam ediyor. 'Yezidileri DEAŞ'a karşı savunuyoruz' bahanesiyle PKK'nın orada kendine alan açmaya çalışması asla ve asla kabul edilemez. Sincar'ın bir ikinci Kandil olmasına Türkiye olarak biz müsaade etmeyiz. Bu konuda da hem Iraklı makamlarla hem oradaki yerel aktörlerle temaslarımız yoğun bir şekilde devam ediyor.'
(Sürecek)