Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın Açıklaması (2)

'(İncirlik Üssü) Şu anda burayla ilgili aciliyet şeklinde bir değerlendirme söz konusu değil ama bunun egemenlik hakları çerçevesinde tasarruf hakkı bizdedir' '(Astana süreci) Onun bunun güdümündeki gruplar değil hakikaten sahada karşılığı olan, Suriye halkını temsil eden, muhalefeti temsil eden gerçek temsilciler orada olacak. Terör örgütleri hiçbir şekilde o masada olmayacak, aynı Cenevre'de olmadığı gibi. Dolayısıyla PYD, El Nusra, DEAŞ, bunların hiçbirisi olmayacak. Zaman zaman bize de soruluyor, 'Rusya'nın bu konuda bir telkini veya bir önerisi var mı' diye. Hayır. Ruslar ile bu konuda tam mutabakat halindeyiz' 'Bir PKK saldırısından sonra bir TürkKürt çatışması, DEAŞ saldırısından sonra bir dindarlaik veya SünniAlevi çatışması yaratılmak isteniyor. Buna alet olanlar bilerek veya bilmeyerek aslında doğrudan terör örgütlerinin amaçlarına hizmet etmektedirler'

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, İncirlik Üssü'yle ilgili tartışmalara ilişkin, 'Şu anda burayla ilgili aciliyet şeklinde bir değerlendirme söz konusu değil ama bunun egemenlik hakları çerçevesinde tasarruf hakkı bizdedir.' dedi.

Kalın, 24 TV'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

İncirlik Üssü ile ilgili tartışmalar ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile Milli Savunma Bakanı Fikri Işık'ın açıklamalarının hatırlatılması üzerine Kalın, buranın bir Türk üssü olduğunu söyledi.

İncirlik'in, Türkiye'nin izniyle kullanılan bir üs olduğunun altını çizen Kalın, uluslararası koalisyonla yapılan bir anlaşma sonucunda buranın DEAŞ operasyonlarında kullanıldığını ifade etti. Kalın, şöyle devam etti:

'DEAŞ ile mücadeleye temelde destek verdiğimiz için bunu, bu mücadelenin bir parçası olarak görüyoruz. Bizim uluslararası koalisyondan beklentimiz, madem biz El Bab'da, Fırat Kalkanı çerçevesinde DEAŞ ile mücadele ediyoruz, bu desteğin de tam olması gerekir. Şu veya bu gerekçeyle, 'YPG'yi kollamak, şu koridoru muhafaza etmek veya şu yolu açık tutmak' gibi bahaneler ileri sürülmesi elbette kabul edilemez. Bu, doğal olarak kamuoyunda da bizde de 'O zaman bu mücadeleye neden destek verilmiyor? Destek verilmiyorsa bu imkanlar neden sunuluyor?' sorularını gündeme getiriyor. Şimdi Obama yönetiminin de 15 günü kaldı. İki hafta sonra bir yönetim değişikliği olacak. O tabloyu da zannediyorum 20 Ocak'tan sonra daha net bir şekilde göreceğiz.'

- 'Trump yönetiminin Türkiye'nin hassasiyetlerini daha fazla dikkate alacağı izlenimine sahibim'

'İncirlik'in durumu gözden geçirilebilir mi?' sorusuna Kalın, 'Bu, bizim egemenlik hakları çerçevesinde her zaman elimizde olan bir yetkidir. Bu değerlendirme her zaman ihtiyaçlara, sahadaki gelişmelere binaen yapılabilir.' karşılığını verdi.

Kalın, 'Bunun için Trump'ın gelmesini mi bekliyoruz?' sorusu üzerine, Trump'ın 15 gün sonra yönetimi devralacağını belirterek, 'Bu konuda da Trump yönetimine pozisyonumuzu açık şekilde ifade ettik, ediyoruz. Resmen göreve geldiklerinde bunları oturup daha net bir şekilde konuşacağız. YPG'yi merkeze alan DEAŞ ile mücadele stratejisinin doğru bir strateji olmadığı, bunun değişmesi gerektiğini biz ifade ettik, etmeye de devam edeceğiz. Şu anda bir şey demek için erken ama Trump yönetiminin Türkiye'nin bu konudaki hassasiyetlerini daha fazla dikkate alacağı izlenimine sahibim.' diye konuştu.

'İncirlik Üssü'nün bu hali devam ederse biz burayı kapatıyoruz deme hakkımız var mı?' sorusu üzerine Kalın, bu hakkın her zaman Türkiye'nin elinde bulunduğuna dikkat çekerek, 'Ama şartlar değerlendirilir. Ondan sonra bir karar verilir. Şu anda burayla ilgili böyle bir aciliyet şeklinde bir değerlendirme söz konusu değil ama dediğim gibi bunun egemenlik hakları çerçevesinde tasarruf hakkı bizdedir.' dedi.

- 'Terör örgütleri o masada olmayacak'

Kalın, 'Astana'dan ne bekliyoruz, masada kimler olacak?' sorusu üzerine, Cenevre'de netice alınamadığı için Rusya'nın Astana önerisi getirdiğini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da buna olumlu yaklaştığını söyledi.

Astana toplantısının, bu ayın sonuna doğru yapılmasının planlandığını, rejimin ve muhalefetin temsilcilerinin orada olacağını kaydeden Kalın, amaçlarının ateşkesin sürekli hale getirilmesi, ihlallerin önlenmesi, insani yardımların ulaştırılması ve siyasi geçiş sürecinin başlatılması olduğunu vurguladı.

Kalın, Türkiye'nin prensip olarak ortaya koyduğu birkaç temel ilke bulunduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:

'Bir tanesi, muhalefetin gerçek temsilcileri orada olacak. Onun bunun güdümündeki gruplar değil hakikaten sahada karşılığı olan, Suriye halkını temsil eden, muhalefeti temsil eden gerçek temsilciler orada olacak. Terör örgütleri hiçbir şekilde o masada olmayacak, aynı Cenevre'de olmadığı gibi. Dolayısıyla PYD, El Nusra, DEAŞ, bunların hiçbirisi olmayacak.

Zaman zaman bize de soruluyor, 'Rusya'nın bu konuda bir telkini veya bir önerisi var mı' diye. Hayır. Ruslar ile bu konuda tam mutabakat halindeyiz. Astana süreci Suriye savaşının sonlandırılması ve siyasi geçiş sürecinin sağlanması için çok önemli bir fırsat. Biz de herkese bu süreci akamete uğratacak tutum ve tavırlardan uzak durması çağrısında bulunuyoruz. 30 Aralık'ta ateşkes devreye girdi ama şu anda ihlaller de yapılıyor. Özellikle rejim kaynaklı, milis gruplar tarafından ihlaller yapılıyor. Muhalifler de bir bildiri yayınladılar 'Bu devam ederse Astana sürecini de sıkıntıya sokar.' diye. Biz de buradan çağrı yapıyoruz her seferinde. Rusya ile o ilk ihlaller olduğunda derhal en üst düzeyde temas ettik ve bunların durdurulması ve bunun için gerekli telkinlerin yapılması gerektiğini söyledik.'

- 'Liderler düzeyinde değil'

Astana toplantısında Türkiye'nin hangi düzeyde temsil edileceğine ilişkin soruya, 'Şu anda onu da konuşuyoruz. Bir kere liderler düzeyinde değil. Biz oraya garantör ülke olarak gidiyoruz, Rusya ile birlikte. Masanın etrafında rejim temsilcileri ile muhalefetin temsilcileri olacak. Katılımın ne düzeyde olacağını şu anda değerlendiriliyor. Müsteşar, Müsteşar Yardımcısı düzeyinde olabilir. Bugün itibarıyla bakanlar düzeyinde bir katılım öngörülmüyor ama bunun müzakereleri yapılır. Ona ihtiyaç duyulursa belki Dışişleri Bakanımız da katılabilir ama şu anda o da müzakere ediliyor.' yanıtını verdi.

Türkiye ve Rusya'nın Suriye sürecinin merkezindeki iki ülke olduğunu ifade eden Kalın, bunun önemli bir fırsat olduğunu belirterek Türkiye'nin oynadığı rolün önemini vurguladı.

- 'Birlik ve beraberliği bozmaya dönük provokatif hareketler'

Kalın, 'yaşam tarzı' tartışmalarına ilişkin bir soruyu şöyle yanıtladı:

'Bunlar Türkiye'nin toplumsal insicamını, birlik ve beraberliğini bozmaya dönük provokatif hareketleridir. Her terör saldırısından sonra adeta bir artçı saldırı gibi bu tür konuların gündeme getirildiğini görüyorsunuz. Bir PKK saldırısından sonra bir Türk-Kürt çatışması, DEAŞ saldırısından sonra bir dindar-laik veya Sünni-Alevi çatışması yaratılmak isteniyor. Buna alet olanlar bilerek veya bilmeyerek aslında doğrudan terör örgütlerinin amaçlarına hizmet etmektedirler. Cumhurbaşkanımız da dün ifade etti. Anadolu irfanının derin kültürel birikimi içerisinde hep farklılıklarımızla bir ve baraber olduk, böyle zenginleştik, böyle büyüdük.

Burada Cumhurbaşkanımız 'Milli seferberlik ruhuyla hareket etmemiz gerekir' diye biliyorsunuz bir konuyu da gündeme getirmişti. Orada kastedilen tam da işte bu tür provokasyonlara, tahriklere, bölme girişimlerine karşı birlik beraberlik içinde olmaktır. Yoksa birilerinin sokağa çıkıp birilerine şiddet uygulaması değildir ya da sosyal medya üzerinden şiddet uygulaması değildir.'

(Bitti)
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile