Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın Açıklaması (3)
'Başika Kampı'yla ilgili Irak makamlarıyla yürüttüğümüz müzakereler devam ediyor. Kampımız orada DEAŞ'la mücadele kapsamında Iraklılara yardımcı olmaya, destek vermeye devam ediyor. Statüsünün bir hukuki çerçeveye kavuşturulması konusunda bir kağıt alışverişi var, şu anda müzakereler devam ediyor' 'Türkiye karşıtlığı yaparak, özellikle de Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı sürekli iç siyaset malzemesi yapıp hedef göstererek, Avrupa siyasetinin bir yere varması mümkün değildir. Bu konuda aşırılığa prim verilmemesi ve bir Türkiye karşıtlığı üzerinden siyaset yapılmaması konusunda da sağduyulu siyasilerin hareket etmesi, ön alması önem arz etmektedir' 'Doğru adımlar atılması halinde de Kıbrıs meselesinin çözümünde, çözüme çok yaklaştığımızı ifade edebilirim'
İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Avrupa Birliği (AB) süreciyle ilgili gelişmelere değinen Kalın, daha önce planlanan takvimin işlememesinin üzüntü verici olduğunu söyledi.
Türkiye ile AB arasında mülteci anlaşması çerçevesinde, Türk vatandaşlarının Schengen Bölgesi'ne vizesiz seyahatinin tamamlanacağını, ayrıca AB'nin Suriyeli mülteciler için vaat ettiği 3 milyar avroluk fonların da Türkiye'ye aktarılmasının tamamlanacağını hatırlatan Kalın, ancak bu sözlerin yerine getirilmediğine dikkati çekti.
Eş zamanlı olarak Avrupa'da yükselişe geçen aşırı sağcı, popülist politikaların da endişe verdiğini dile getiren Kalın, Avrupa'nın ana akım siyasetinin, özellikle seçim atmosferinde, aşırı sağcı, ırkçı, yabancı, göçmen, İslam, Türkiye karşıtı çevrelerin ve söylemlerin tahakkümü altına girmesinin de önemli bir endişe kaynağı olduğunu ifade etti.
Bundan sonra Avrupa-Türkiye ilişkilerinin nasıl işleyeceği konusunda üç noktanın önemli olduğunun altını çizen Kalın, bu sürecin önünü açacak önemli adımlar atılabileceğini, bunlardan birincisinin Schengen vize liberalizasyon meselesinin artık sonuçlandırılması olduğunu kaydetti.
Schengen'e dahil olmanın, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının yıllar önce elde etmesi gereken bir hak olmasına rağmen, sürekli ötelendiğini anlatan Kalın, artık gelinen noktada bu sorunun çözülmesinin büyük önem taşıdığını belirtti.
- 'Türkiye açık kapı politikasını uygulamaya devam edecek'
'İkinci olarak mültecilerle ilgili yük paylaşımı konusunda Avrupalıların üzerine düşen görevi yapmasını bekliyoruz' diyen Kalın, Türkiye'nin bu konuda üzerine düşeni fazlasıyla yaptığını vurguladı. İbrahim Kalın, Türkiye'nin, AB'den veya başka yerlerden destek gelse de gelmese de en temel insani, vicdani sorumluluk olarak 'açık kapı' politikasını uygulamaya devam edeceğini bildirdi.
Kalın, 3 milyar avroluk mültecilerle ilgili fonun, şu ana kadar yaklaşık 670 milyon avrosunun aktarıldığını, '1,2 milyar avronun tahsis edildiği, ancak henüz aktarılamadığı'nın ifade edildiğini aktardı.
Bu paranın, Türkiye'nin kasasına girmediğine, Türkiye'deki mülteciler için harcandığına işaret eden Kalın, 'Buna, Türkiye'ye bir lütuf yapılıyor gibi bakmamak lazım. Tam tersi Avrupa kendi güvenliğini sağlamak, kendi sokaklarını mülteci akımlarına karşı korumak için bu yükün altına giriyor ama maalesef burada bile yeteri kadar hızlı ve verimli hareket edemediğini görüyoruz. Umarım burada da AB bürokrasisi biraz daha hızlanır ve bu sorunun çözümü konusunda önemli adımlar atar.' diye konuştu.
İbrahim Kalın, Türkiye-AB ilişkilerindeki üçüncü önemli noktanın da yükselen aşırı sağ, popülist akımlara karşı Avrupa siyasetinin daha sorumlu hareket etmesi olduğunu söyledi.
Kalın, 'Türkiye karşıtlığı yaparak, özellikle de Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ı sürekli iç siyaset malzemesi yapıp hedef göstererek, Avrupa siyasetinin bir yere varması mümkün değildir. Bu konuda aşırılığa prim verilmemesi ve bir Türkiye karşıtlığı üzerinden siyaset yapılmaması konusunda da sağduyulu siyasilerin hareket etmesi, ön alması önem arz etmektedir. Bunlar yerine getirildiği takdirde Türkiye-AB ilişkilerinde tekrar, yeniden pozitif bir havanın yakalanacağını, yeni bir momentumun hayata geçirilebileceğini düşünüyorum.' dedi
- Arakan'da yaşananlar
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, son zamanlarda Arakan'da yaşanan, hak ihlalleri ve şiddet olaylarını tasvip etmediklerini de söyledi.
Arakan'da yaşananların sosyal medyaya da yansıdığını, bunları herkesin izlediğini belirten Kalın, buna sessiz kalınmasının mümkün olmadığını bildirdi.
Kalın, 'Biz, Sayın Cumhurbaşkanımızın İslam İşbirliği Teşkilatı dönem başkanlığında Myanmar Temas Grubu'nun toplantıya çağrılması için gerekli girişimleri yaptık. Burada, uluslararası toplumun da harekete geçmesini bekliyoruz. İnsani yardımlar konusunda, uzun yıllardır devam eden Arakan krizinin çözümüne dönük olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız.' şeklinde konuştu.
- Sorular
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan İbrahim Kalın, bir soru üzerine, TBMM Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı'nın Almanya'daki havalimanında polislerce alıkonulmasını kınadı.
Hangi gerekçeyle olursa olsun, bu muamelenin kabul edilemeyeceğini söyleyen Kalın, şöyle konuştu:
'Bu konuda gerekli hassasiyeti Alman makamlarının göstermesi gerekirdi. Dün Alman Büyükelçisi Dışişlerine çağrıldı, konunun hassasiyeti aktarıldı. Sayın Bahçekapılı'nın açıklamalarını da duydunuz. Hakikaten incitici ve yakışık olmayan muamelenin orada gerçekleştiği açık bir şekilde görülüyor. Biz bu konuda Alman makamlarından öncelikle tatminkar bir açıklama bekliyoruz. Hadisenin nasıl olduğuna dair, özellikle kendi taraflarından gerekli soruşturmayı yapıp, bu konuda da gerekli kişilerle ilgili gerekli adımları atmalarını bekliyoruz.'
- Başika Kampı
Bir başka soruya karşılık da İbrahim Kalın, Başika kampıyla ilgili Irak makamlarıyla yürütülen müzakerelerin devam ettiğini bildirdi. Kalın, şöyle konuştu:
'Kampımız orada, DEAŞ ile mücadele kapsamında Iraklılara yardımcı olmaya, destek vermeye devam ediyor. Statüsünün bir hukuki çerçeveye kavuşturulması konusunda bir kağıt alışverişi var, şu anda müzakereler devam ediyor. İlgili arkadaşlarımız, Irak makamlarıyla bu çalışmayı yürütüyorlar. Zaman zaman Başika ile ilgili birtakım tahrikkar açıklamalar yapılsa da genel olarak peşmerge tarafında olsun, Irak Kürtleri bağlamında olsun, Ninova gönüllüleri dediğimiz Musullu Sunniler, Türkmenler ve diğer gruplar bağlamında olsun, Başika Kampı ile ilgili genel bir memnuniyetin olduğu, orada yapılan hizmetin, eğitim faaliyetlerinin DEAŞ ile mücadeleye katkı verdiği konusunda tam bir mutabakat var. Ama yasal statü meselesiyle ilgili müzakere de şu anda devam ediyor.'
- Kıbrıs müzakereleri
İbrahim Kalın, Kıbrıs müzakerelerine ilişkin bir soruya karşılık da 2016'nın, Kıbrıs sorununun çözümü ve adanın birleştirilerek iki kesimli bir statüye kavuşturulması için kritik bir yıl olduğunu söyledi. Kalın, 'Şu anda 2016'nın bitimine çok az bir süre kaldı. Bizim beklentimiz, Mont Pelerin'de yapılan müzakerelerde artık bunun bir sonuca bağlanmasıydı, bu gerçekleşmedi, 2017'ye sarktı.' dedi.
KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın, 9-11 Ocak tarihleri arasında tekrar Güney Kıbrıs Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis ile bir araya geleceğini hatırlatan Kalın, iki liderin, tüm başlıklardaki müzakereleri sonuçlandırmaya çalışacaklarını aktardı.
Kalın, Birleşmiş Milletler ve garantör ülkelerin katılımıyla 12 Ocak'ta yapılacak 5'li toplantıya, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da katılacağını belirterek, şunları kaydetti:
'Biz bu konuda, Sayın Cumhurbaşkanımızın Annan Planı'ndan beri ifadesiyle hep bir adım önde olduk. Bugün de bu politikamız devam ediyor. Türkiye, Kıbrıs konusunda bir adım önde olmaya devam ediyor. Son Mont Pelerin görüşmelerinde de Türk tarafı son derece yapıcı bir tutum içerisinde oldu, ön açıcı tekliflerle geldi. Son iki görüşmede sonuca bağlanamayan konuları da 9 Ocak'a kadar görüşmeye devam edecekler. Burada iki toplumlu, iki kesimli ve iki tarafın siyasi eşitliğini hedef alan bir yönetim modelinin ortaya çıkartılması çok büyük önem arz ediyor. Bu sağlandığı zaman hakikaten Ada'nın birleşmesi, hem de Ada'daki iki toplumun güvenliği, refahı, barışı açısından tarihi bir önem arz edecek. Tarihi bir dönem başlayacaktır. Bu konuda biz yapıcı tutumumuzu sürdürüyoruz ve doğru adımlar atılması halinde de Kıbrıs meselesinin çözümünde, çözüme çok yaklaştığımızı ifade edebilirim.'
(Sürecek)