Cumhuriyet Gazetesi Yöneticileri Ve Yazarları Hakkındaki İddianame

İddianamede, Cumhuriyet gazetesinin manipülasyon yaparak gerçeği perdeleyip terör örgütlerinin amacına uygun hareket ettiği belirtildi İddianameden: '2013 sonrasında Türkiye'ye yapılan uluslararası açık ve örtülü operasyonlarda aktif rol alan gazete, terör örgütleri FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C'nin eylemlerini perdeleyerek, basın özgürlüğü ve evrensel hukukun sağladığı ağır eleştiri içeren haber ve yorum yapma hakkının çok ötesinde geçmiş, kayıt dışı illegal siyasete zemin hazırlayarak Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı asimetrik savaş yöntemleriyle hedef tahtası haline getirmek üzere yoğun algı operasyonu başlatmıştır' 'Atatürk tarafından ismi verilen ve Atatürk ilkelerinin savunuculuğunu yapmış bir gazetenin, son birkaç yıldır Türkiye Cumhuriyeti'ni yok etmeyi amaçlayan silahlı terör örgütlerinin amaçlarına aracı olmasının basit bir yayın politikası değişikliği ile açıklanması mümkün değildir'.

Cumhuriyet gazetesi yönetici ve yazarları hakkında 'PKK/KCK, FETÖ/PDY ve DHKP/C'ye müzahir oldukları' iddiasına ilişkin yürütülen soruşturma sonucunda 19 şüpheli hakkında hazırlanan iddianamede, gazetenin manipülasyon ile gerçeği perdeleyip terör örgütlerinin amacına uygun hareket ederek iç kargaşa çıkartmaya ve ülkeyi yönetilemez hale getirmeye yönelik haber ve yazılara imza attığı kaydedildi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, son 3 yıllık dönemde bilhassa da 15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsüne uzanan süreç ve sonrasında gazetenin yayın politikasının, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu'nda yaşanan değişikliklerle eş zamanlı olarak, 90 yıllık geçmişinin ve kuruluş felsefesinin tam aksi yönde değişime uğradığı belirtildi.

Cumhuriyet gazetesine, silahlı terör örgütü FETÖ/PDY tarafından özellikle 2013'ten itibaren adeta el konulduğu, şüpheli Can Dündar'ın başına geçmesiyle gazetenin kurucusu Yunus Nadi'nin amaç ve hedeflerinin dışına çıkarak farklı yörüngeye oturduğu aktarılan iddianamede, gazetenin bu dönemde adeta FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C terör örgütlerinin savunucusu ve kollayıcısı olduğu vurgulandı.

İddianamede, '2013 sonrasında Türkiye'ye yapılan uluslararası açık ve örtülü operasyonlarda aktif rol alan gazete, terör örgütleri FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C'nin eylemlerini perdeleyerek, basın özgürlüğü ve evrensel hukukun sağladığı ağır eleştiri içeren haber ve yorum yapma hakkının çok ötesinde geçmiş, kayıt dışı illegal siyasete zemin hazırlayarak Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı asimetrik savaş yöntemleriyle hedef tahtası haline getirmek üzere yoğun bir algı operasyonu başlatmıştır.' ifadelerine yer verildi.

FETÖ/PDY'nin MİT tırları haberinde olduğu gibi bazı bilgi ve belgeleri manipülatif amaçlarla servis etmek için Cumhuriyet gazetesini seçtiği aktarılan iddianamede, ayrıca gazetenin örgütün sosyal medya paylaşımlarını, özellikle de internet trollü 'fuatavni'nin hiçbir dayanağı olmayan dedikoduya dayalı iddialarını da filtre edip doğrulatmadan sürmanşetlere taşıdığı anlatıldı.

İddianamede, Fetullah Gülen ve FETÖ/PDY gerçeğini yıllar önce yazan şüpheli Hikmet Çetinkaya'nın, örgüt güdümündeki Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı ile temas kurduğu, şüpheli Akın Atalay'ın gazete yönetimine geçmesi ile Alev Coşkun ve diğer Atatürkçü yönetici ve yazarların tasfiye edildiği belirtilerek, 'Terör örgütleri ile mücadelenin tüm milleti ilgilendiren, ortak yarara dönük bir savaşı ifade etmesine karşın, gazete bu mücadeleyi Saray Savaşı olarak nitelendirmek suretiyle etkisizleştirmeye çalışmıştır.' ifadesine yer verildi.

- 'Terör örgütleriyle ittifak halinde'

Cumhuriyet gazetesinde çıkan bazı haberlere yer verilerek, gazetenin 2013'ten sonra terör örgütleri FETÖ/PDY, PKK/KCK ve DHKP/C ile ittifak halinde olduğu belirtilen iddianamede, şu değerlendirmeler yapıldı:

'Cumhuriyet gazetesinin manipülasyon ile gerçeği perdeleyip FETÖ/PDY, PKK/KCK ile DHKP/C terör örgütlerinin amacına uygun hareket ederek iç kargaşa çıkartmaya ve ülkeyi yönetilemez hale getirmeye yönelik haber ve yazılara imza attığı müşahade edilmiştir. 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünden iki gün önce Cumhuriyet Gazetesi Yazarı Aydın Engin'in darbe teşebbüsünde bulunan FETÖ/PDY mensuplarının kendilerini tanıttıkları 'Yurtta Sulh Konseyi' ismini 13 Temmuz 2016 tarihli yazısının başlığında kullanması ve itirafçı darbecilerden alınan bilgilere göre bu tarihin darbe teşebbüsünün alt kademeye iletildiği tarih olması son derece manidardır.'

Gazetenin manipülasyon yoluna gitmeyi tercih ettiği kaydedilen iddianamede, psikolojik harekatın en önemli gizli aracı olarak kullanılan manipülasyonla devletleri zayıflatmanın, terörle mücadeleyi etkisizleştirmenin, meşru olarak seçilmiş siyaseti ve siyasetçileri tartışılır hale getirerek kaos ortamı yaratmanın amaçlandığı aktarıldı.

- 'Terör örgütlerini ve eylemlerini meşrulaştırmaya çalışan haberler yapıldı'

Şüphelilerin bu yöntemi kullanarak çeşitli terör örgütlerini ve bunların mensuplarını masum göstermeye, eylemlerini meşrulaştırmaya çalışan birçok yayına imza atılmasından sorumlusu oldukları vurgulanan iddianamede, 'Atatürk tarafından ismi verilen ve Atatürk ilkelerinin savunuculuğunu yapmış bir gazetenin, son birkaç yıldır Türkiye Cumhuriyeti'ni yok etmeyi amaçlayan silahlı terör örgütlerinin amaçlarına aracı olmasının basit bir yayın politikası değişikliği ile açıklanması mümkün değildir.' denildi.

İddianamede, şüphelilerin 2013'ten sonra gazetede yaptıkları radikal değişiklikle Türkiye Cumhuriyeti devleti ve hükümetini gerek yurt içinde gerekse uluslararası platformda zor durumda bırakmayı ve itibarsızlaştırmayı, DEAŞ gibi terör örgütlerine yardım ettiği, desteklediği algısı yaratarak uluslararası yargı organları nezdinde hukuki ve cezai sorumluluk altına sokmayı amaçladığı kaydedilerek, 15 Temmuz darbe girişiminde de diğer aktörler gibi fikir düzeyinde terör örgütüne medya faaliyeti yönünden destek olduğu anlatıldı.

- 'Örgüt algı operasyonlarına gazeteyle devam etti'

İddianamede, FETÖ/PDY'nin Türkiye'yi Avrupa ülkeleri nazarında suçlu duruma düşürüp Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye baskı uygulaması amacıyla Belçika/Brüksel'de faaliyet gösteren, Paris ve Londra'da ofisi ile 20 Avrupa ülkesinde temsilcilikleri bulunan siyasi analizler, medya ilişkileri, medya stratejisi ve medya eğitimi konularında hizmet veren 'G + (Europa)' isimli etkili danışmanlık/lobi şirketi ile 2014'te anlaşma yaptığı aktarıldı.

Örgütün, algı operasyonlarına bu gazeteyle devam ettiği dile getirilen iddianamede, Cumhuriyet gazetesinde 2013'ten sonra görülen ve basit bir yayın politikası farkı ile izah edilemeyecek radikal değişiklikliğin bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ/PDY çerçevesinde hakim ve savcılarla ilgili bir soruşturmada şüphelilerden birisinin avukatı tarafından soruşturmaya esas olmak üzere İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilen flash belleğin incelendiği anlatılan iddianamede, bir belgede şüpheli Can Dündar'ın FETÖ/PDY tarafından mülakat verilebilecek gazetecilerden biri olarak zikredildiği anlatıldı.

- 'jeansBiri'nin paylaşımları haberleştirildi

Twitter'daki 'Fuatavni' hesabının paylaşımlarının gazetede haberleştirildiği anlatılan iddianamede, şu değerlendirmede bulunuldu:

'15 Temmuz hain darbe teşebbüsünün yaşanmasından sonraki dönemde, sosyal medya üzerinden aynı yöntemi izlemeye devam eden silahlı terör örgütü FETÖ/PDY'nin darbe girişimini bastıran kahraman Türk halkının birlik ve beraberliğini bozarak, toplumsal fay hatlarını harekete geçirmek amacıyla tutuklu şüpheli Ahmet Kemal Aydoğdu'ya ait 'jeansBiri' isimli profilden başlatılan 'Ak Silahlanma' etiketini gazete ve internet sitesinde haberleştirmiştir. Aydın Engin tarafından bu paylaşımın müstakil bir yazı konusu edilerek, kamuoyu nezdinde doğru ve inandırıcı olduğu yönünde kanaat oluşturmaya çalıştığı, böylece FETÖ/PDY'nin amaçlarına hizmet ettiği görülmüştür. Şüpheli Ahmet Kemal Aydoğdu'nun yaptığı sosyal medya paylaşımlarının başladığı andan itibaren Cumhuriyet gazetesi ve internet sitesinde yer bulduğu, bu nedenle Aydoğdu ve Cumhuriyet gazetesi yöneticisi bazı şüphelilerin fikir ve eylem birliği içerisinde hareket ettikleri anlaşıldığından dosyası birleştirilmiştir.'

Şüphelilerden Ahmet Şık'ın özellikle PKK/KCK terör örgütü yöneticilerinden Cemil Bayık ile yaptığı röportaj ve şehit Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ı katleden, DHKP/C silahlı terör örgütü üyeleriyle yaptığı görüşmenin röportaj olarak Cumhuriyet gazetesi ve gazetenin internet haber sitesinde yayımlandığı belirtilen iddianamede, yayımlanma biçimi ve zamanlaması dikkate alındığında haberin açıkça terör örgütlerinin amaçlarına hizmet ettiği ve gazetenin yayın politikasını belirleyen diğer şüphelilerin de haberin bu şekilde aktarılmasında sakınca görmedikleri anlatıldı.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile