Dermatoloji Uzmanı Dr. Nalan Kükürt, Dünya Cüzzam Haftası nedeniyle açıklamalarda bulundu.
Cildi ve sinir sistemini etkiliyor
Norveçli bilim insanı Gerhard Armauer Hansen tarafından 1876 yılında keşfedilen cüzzamın öncelikle deri ve sinir sistemini tutarak belirtilerini gösteren kronik seyirli bir enfeksiyon hastalığı olduğunu anlatan Dr. Nalan Kükürt, “Hastaların dünyanın geri kalmış ülkelerinde; daha çok kırsal bölgelerdeki yoksul ve sağlık hizmetlerinden yeterince yararlanamayan bir kesimde yoğunlaştığını görüyoruz. Cüzzam genellikle çok çocuklu ailelerde yaygınlaşmış durumda. Tek odada yaşayan, aynı kaptan yemek yiyen, yetersiz ve tek tip beslenen, direnci düşük ailelerde enfeksiyon daha çabuk yayılıyor” diyerek cüzzamın bebeklik çağından ileri yaşlara kadar her iki cinste de görülebileceğini söyledi.
İnsandan insana bulaşıyor
Verem hastalığını yapan basille hemen hemen aynı türde olan bu mikroba karşı doğal bağışıklığın bulunmaması ve cüzzam mikrobu taşıyan bir hastayla uzun süreli ve yakın temas sonucunda hastalığa yakalanmanın mümkün olduğunu ifade eden Dr. Kükürt, bu hastalığın tek taşıyıcısının insan olduğunu belirterek, “Günümüzde erken teşhis ve sonrasında tedavi edildiğinde cüzzam tamamen iyileşen bir hastalıktır. Ayrıca hala bildirimi zorunlu bulaşıcı hastalıklar listesinde yer almaktadır” dedi.
Erken teşhis ile tamamen tedavisi mümkün
Teşhisi gecikmiş veya hiç tedavi almamış hastalarda 10 ila 15 yıl sonra sakatlıklar gelişebileceğini anlatan Kükürt, “Hastaların ilk teşhis ve tedavileri deri hastalıkları uzmanları tarafından yapılır. Aynı verem tedavisinde olduğu gibi birden fazla ilaçtan oluşan bir kombine tedavi ile en fazla 2 yıl içinde hastalar tamamen iyileşebilirler. Tedavide etkin ilaçların varlığı ve bulaşıcılık durumu baskı altına alınabildiğinden hastalar sadece ön tedavi için hastaneye yatırılırlar. Meydana gelmiş şekil bozukluklarının ise ancak ameliyatla düzeltilebilir” ifadelerini kullandı.
Dr. Kükürt, cüzzamın belirtilerini şu şekilde sıraladı:
“Vücudun herhangi bir yerinde deriden açık renkte, oval veya yuvarlak, kabarık olmayan, hiçbir şikayet yaratmayan kepeksiz, bazen hafif duyu kusuru gösteren lekeler. Çocuklarda ve gençlerde burunda sürekli tıkanma ve sık tekrarlayan burun kanamaları. Deri üzerinde bir veya daha fazla kabarık, plak şeklinde, kılsız, terlemeyen, kepekli ve mutlaka duyu kusuru olan lezyonlar. Vücudun belirli yerlerinde, özellikle ön kol iç yüzeyinde duyu eksilmesi. 4. ve 5. parmakların elin iç kısmına doğru kıvrılması, avuç içi kaslarda erime başlangıcı, kol ve bacak sinirlerinde kalınlaşma ve ağrı. Kaşların uçlardan dökülmesi. Yüzde ödem, alın derisi ve kulakların mora çalan kabarık ve sert nodüllerle dolması. Alt göz kapaklarının kapanmaması.”
Cüzzamın Kökü Hala Tam Kazınmış Değil
Medline Adana Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Nalan Kükürt, Türkiye’de 2 bin 500 civarında cüzzam hastası olduğunu belirterek, “Cüzzam, günümüzde artık tamamen iyileşebilen bir hastalık haline gelmiş durumda” dedi.