Danıştay saldırısı oyun mu?

Danıştay saldırısı oyun mu?

Başbakan Erdoğan Danıştay saldırıları ile ilgili "OYAK kamera kayıtlarını açıklasın" diyerek tartışmalara son noktayı koydu.

Son bir haftadır yaşanan gelişmeler, Danıştay saldırısının ne kadar provokatif, ne kadar iğrenç bir organizasyon olduğunu gözler önüne serdi.
17 Mayıs 2006’da Danıştay’da yapılan saldırı, Türkiye’nin yüreğini ağzına getirmiş, milyonlar töhmet altında kalmış, AK Parti kapatılma noktasına gelmişti.
Ortam, belli mihrakların güdümünde gerilmiş, bakanlar cenazede protesto edilmişti!
Kamera kayıtlarının silindiği TÜBİTAK raporuyla kanıtlanan Danıştay baskını, 2008 yılında Başsavcı Abdurrahman Yalçınkaya tarafından AK Parti’ye açılan kapatma davası dosyasına “delil” olarak girmişti.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya, Anayasa Mahkemesi’ne sunduğu iddianamede, daha sonra Ergenekon Davası’yla birleştirilen Danıştay baskını ile tetikçi Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım’ın açıklamalarını “AKP’nin laiklik ilkesine aykırı eylemlerin odağı haline geldiği” iddiasına dayanak yapmış, ortam gerilmişti.
Kapatma davası iddianamesinde, Danıştay’ın “öğretmenin türbanla okula giremeyeceği” yönündeki kararına Başbakan Erdoğan ve AKP’li milletvekillerinin gösterdiği tepkilere yer veren Başsavcı Yalçınkaya, bu beyanları takiben bir gazetede yayımlanan haber üzerine saldırının gerçekleştiği iddiasında bulunmuştu.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Yalçınkaya’nın hazırladığı iddianamede şu ifadelere yer verilmişti:
“Başbakan ve milletvekillerinin beyanlarının ertesinde bir gazetede Danıştay kararını veren Daire üyelerinin resimlerinin yayınlanmasından kısa bir süre sonra da, 17 Mayıs 2006 günü “Alparslan Arslan” adındaki bir köktendinci Danıştay’ın 2. Dairesi’ne müzakere sırasında silahlı saldırıda bulunmuş, Üye M. Yücel Özbilgin’i öldürmüş, diğer yargıçları da ağır yaralamıştır. Olayın sanıklarının yargılanıp kararın verildiği 13.02.2008 tarihli karar duruşmasında sanıklardan Alparslan Arslan’a son sözü sorulduğunda, “Genelkurmay şeriatın önüne geçmeye çalışmasın, Abdullah Gül’den, Başbakan Erdoğan’dan ve imanlı kişilerden Türkiye’de şeriatı ilan etmelerini istiyorum, yoksa kan dökülür.”

Karanlık güçler o dönemde üstlendiği görevi iyi yapmış, bir taraftan saldırganın nasıl yapması gerektiğine dair olay yerinde keşif yapması sağlanmış, öte yandan Danıştay’ın güvenliğini sağlayan şirket olarak güvenlik kameralarında gereken operasyonu da yerine getirmişti.

Saldırının yapıldığı gün, yalnızca Danıştay’ın güvenlik kameraları çalışmamıştı.
X-ray cihazı da bozuk olduğu için, tetikçi oradan silahla geçmeyi başarmıştı. Çalışmayan cihazın olduğu gün nedense üst araması da yapılmamıştı!
Dahası, nasıl oluyorsa bölgeyi tam cepheden gören Orduevi’nin ve diğer binaların kameraları da o gün görüntü vermemişti.

Hedef için tüm ayrık otları temizlenmiş, alan açılmıştı.
Tetikçi Alparslan Arslan, hedefi saptırmak için nasıl hareket etmesi gerektiğine dair dersine iyi çalışmıştı. Puzzle'ın birleşmesi, birleştirilmesi için arabasında da Vakit gazetesi bulunmuştu.
Yani maktulün yanına yüzük, kimlik, pasaport düşüvermişti.

Cafe Siyaset



Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile