Davutoğlu, ülke için stratejik önem taşıyan Güney Kafkasya bölgesinde kalıcı bir barış ve istikrarın kurulmasının Türk dış politikasının temel hedeflerinden biri olduğu belirterek, bu bölgede mevcut siyasî ihtilafların, barış ve istikrarın tesisine engel oluşturduğunu, bölge ülkeleri ve Türkiye gibi bu bölgeye komşu coğrafyalarda bulunan ülkelerin güvenliği için sürekli bir tehdit teşkil ettiğini ifade etti.
Bakan Davutoğlu, bölgenin kalıcı bir barış ve istikrara kavuşması için, Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki normalleşmenin yeterli olmayacağını ve Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki ihtilafın çözümü için de somut adımlarının atılmasının gerekliliğini vurguladı. Türkiye – Ermenistan ilişkilerinde yaşanacak olumlu yöndeki gelişmelerin, Azerbaycan ve Ermenistan arasında yürütülen müzakerelere de olumlu etki edeceğinin altını çizen Davutoğlu, Türkiye – Ermenistan normalleşme sürecinde sağlanan ilerlemeye paralel olarak son dönemde Azerbaycan-Ermenistan devlet başkanları arasındaki görüşme sürecinin de hız kazandığını kaydetti. Davutoğlu, iki devlet başkanının sadece 2009 yılının ortasından bu yana dokuz defa görüştüklerini aktardı.
"AZERBAYCAN'A DESTEK BUNDAN BÖYLE DE SÜRECEK"
Azerbaycan'la ikili ilişkilerin, Türkiye'nin uluslararası ilişkileri içinde her zaman istisnai bir yere sahip olduğunu dile getiren Davutoğlu, Ermenistan'la yürütülen süreçte de Azerbaycan'ın iyiliği ve menfaatlerinin hiçbir zaman göz ardı edilmediğini kaydetti. Türkiye'nin Azerbaycan'a başından beri verdiği desteği bundan sonra da sürdürmeye devam edeceğinin altını çizen Davutoğlu, hükümetin bu konuda sarf ettiği sözlerden geri adım atmasının söz konusu olmadığını ifade etti.
Bölgede mevcut çatışma ve husumet ortamının tüm bölge ülkelerine zarar verdiği inancıyla Türkiye'nin, Ermenistan'la imzalanan protokollerle bölgedeki sorunların çözümü için kendi inisiyatifiyle önemli bir adım attığını belirtti. Ermenistan'la hazırlanan protokollerin imzalanmasıyla ilgili sürecin sona ermediğini ifade eden Davutoğlu, açıklamasını şöyle tamamladı: "Protokollerin yürürlüğe girmesi için her iki ülkenin parlamentolarınca onaylanması gerekmektedir. Protokollere ilişkin nihai karar, bu çerçevede Yüce Meclis'e aittir."
