Davutoğlu: 'Esad Rejimi ve Bu Rejimi Destekleyenler Üzerinde Baskı Artırılmalı ve Daha Fazla İzole Edilmeli'

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye'nin Dostları Grubu olarak Esad rejimi ve bu rejime destek verenler üzerindeki baskının artırılması gerektiğini söyledi.

Davutoğlu, 107 ülke ve uluslararası organizasyonun katılımıyla gerçekleştirilen Suriye'nin Dostları Grubu toplantısında yaptığı konuşmada, mevcut durumu ve gelecekte yapılması gerekenleri değerlendirdi.

İstanbul'da geçtiğimiz Nisan ayında yapılan Suriye'nin Dostları Grubu toplantısının ardından ülkedeki durumun iyileşmek yerine daha da kötüleştiğine dikkat çeken Davutoğlu, gerek komşu ülkelere sığınan mülteci sayısındaki artış, gerekse Suriye içindeki durumun kötüleşmesinin, daha sert adımlar atılması gerektiğini ortaya koyduğunu söyledi.

"CENEVRE BELGESİ ESAD'IN KALMASINI DEĞİL GEÇİŞ HÜKÜMETİNİ ÖNGÖRÜYOR"

Geçtiğimiz hafta Cenevre'deki Suriye Temas Grubu toplantısının, Beşar Esad ve bazı grup üyeleri tarafından, 'Esad'ın görevine devam edebileceği' şeklinde yanlış yorumlandığını ifade eden Davutoğlu, Cenevre Belgesi'nin geçişi yönetimini öngördüğünü ifade etti.

Davutoğlu, "Geçiş hükümetine niçin ihtiyaç duyuyoruz. Çünkü mevcut hükümet, ülkenin kontrolünde meşruiyeti ve etkinliğini kaybetmiştir. Bu yüzden geçiş hükümetinin, geçiş sürecine öncülük etmesi gerekmektedir" dedi.

Cenevre belgesinde ayrıca geçiş hükümetinin tam yetkili olacağının belirtildiği kaydeden Davutoğlu, Temas Grubu toplantısında, "Artık konuşmak yerine harekete geçme zamanının geldiği çok net bir şekilde ifade ediliyor" diye konuştu.

"ESAD'A DAHA FAZLA ZAMAN TANINMASI DAHA FAZLA İNSANIN ÖLMESİ DEMEK"

Esad rejimi sonrasında durumun nasıl olacağına ilişkin konu gündeme geldiğinde, "her zaman birilerinin Esad sonrasında bir kaos olursa ne yapacağız sorusunu sorduğunu" hatırlatan Davutolğu, "Sevgili meslektaşlarım, bugün zaten Suriye'de bir kaos yaşanıyor. Maalesef şu an Suriye'de bir iç savaş var. Şu an Türkiye'den 20 general, 100'den fazla albay, 100'den fazla subay ve binden fazla asker var. Bunlar, kendi halkını öldürenlerin talimatlarına uymayan insanlar. Ve bu insanlar aileleriyle, aileleriyle birlikte geliyor, çünkü biliyorlar ki aileleri geride kalsa cezalandırılacak. Gerçekçi olmak zorundayız. O yüzden soracağım soru, durumun, şu an başa çıkmak zorunda olduğumuzdan daha tehlikeli olup olmayacağıdır. Fakat bu süreci geciktirirsek, bu tehlike azalmayacak, daha da büyüyeyecektir" dedi.

Esad'a daha fazla zaman verilmesinin, daha fazla insanın katledilmesi manasına geldiğini vurgulayan Davutoğlu, "Bir sonraki adımın ne olacağıyla ilgili ikinci soru, alternatif nedir? Alternatif şu an İdlib'te, Halep, Lazkiye, Deyr ez Zur, Duma ve her yerde mücadele eden Suriye halkıdır. Eğer bir millet 15 aydır böylesine operasyonlara karşı direniyorsa, onlara saygı göstermeli ve onların bir ulus oluşturabileceklerine inanmalıyız. Kendileri bir alternatif oluşturabiler" dedi "Muhaliflerin ortak hareket metni üzerinde anlaştıklarını da ifade eden Davutoğlu, "Peki Suriye'nin Dostları Grubu olarak ne yapmalıyız? Öncelikle Suriye rejimi ve bu rejimi destekleyenler üzerindeki baskıyı artırmalı ve her geçen gün bunları izole etmeliyiz. İkincisi, İstanbul'da bazı çalışma grupları oluşturmuştuk. Suriye'nin Dostları toplantıları devam ederken, Esad rejimi döneminin kayıplarını, ekonomik yapılanma, siyasi restorasyon ve ulusal mutabakat dahil tüm alanlarda hazırlık yapmalıyız. Ve elbette rejime karşı çalışan, çatışanları, her yönüyle muhalefeti desteklemeliyiz" dedi.

"SURİYE'NİN DOSTLARI GRUBU'NA NİÇİN İHTİYAÇ DUYUYORUZ?"

BM Güvenlik Konseyi'nin blokajı sebebiyle Suriye'nin Dostları Grubu toplantılarının başladığını söyleyen Davutoğlu, "Güvenlik Konseyi, Suriye'deki insani duruma yönelik bir çözüm sunamadığı için birlikte gerekli adımları atmaya karar verdik. Bu sebepten dolayı Tunus'ta 74 ülke, Türkiye'de 83 ve bugün burada 107 ülke ve uluslar arası organizasyon bize destek veriyor. Bu sayı her geçen gün artmaktadır" şeklinde konuştu.

Davutoğlu konuşmasına şöyle devam etti: "İkinci olarak Suriye'nin Dostları Grubu, dolaylı olarak önemli şeyler başardı. Birincisi, Tunus'taki ilk toplantıda BM ve Arap Ligi Suriye Özel Temsilcisi yoktu, Kofi Annan bu toplantının yapıldığı gün bu göreve atandı. Tunus'ta bu toplantı gerçekleştirilmeseydi belki böyle yeni bir girişim yeterli baskı olmayacaktı.

İstanbul'da Nisan ayında yaptığımız ikinci toplantıda, ateş ilan edildi. Suriye'nin Dostları Grubu bu baskıyı yapmasaydı belki de böyle bir ateşkes sözkonusu olmayacaktı. Bu toplantılar sayesinde Suriye üzerindeki baskı devam ediyor. Bugün Paris'te böyle bir toplantı olmasaydı, kuvvetle muhtemeldir ki geçtiğimiz hafta Cenevre'deki Suriye toplantısı olmayacaktı. Bütün bunlar, uluslararası baskının aralıksız bir şekilde sürmesi gerektiğini, (Esad rejiminin) uluslararası toplumun baskısını üzerinde hissetmesi gerektiğini gösteriyor.

Gelecek toplantıya ev sahipliği yapacağı için Fas'a çok müteşşekiriz ancak burada bir konuya dikkat çekmek istiyorum, tabi bu toplantıyı ne zaman planladıklarını bilmiyorum ancak bu toplantı ile arada çok fazla süre olmaması gerekiyor. İlk toplantının ardından Nisan ayında, daha sonra da Temmuz ayında, yani mümkün olan en kısa süre içinde bir araya geldik. Bu arada Fas toplantısından önce gerçekleşse bile, New York'ta, BM Genel Kurulu'nda toplanmamız gerekiyor. Bu kez Genel Kurulu'n geçtiğimiz yıl kabul ettiği kararı destekleyen 139 ülke var. Suriye rejimini ve bu rejimi destekleyenleri izole etmek için bu toplantıda mümkün olduğunca çok ülkenin katılımını sağlamak zorundayız. Mesaj çok açık olmalıdır. "
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile