Davutoğlu-hague Ortak Basın Toplantısı
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Cenevre-2 Konferansı ümit doğurdukça bu durumun Suriye rejimi tarafından kendi baskı politikalarına ve insanlık suçlarına bir zemin gibi değerlendirildiğini belirterek, "Bunun engellenmesi lazım. Onun için bir an önce Cenevre-2'nin toplanması, netice alınacaksa en kısa sürede alınması lazım" dedi.
Davutoğlu ile İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, basına kapalı süren yaklaşık 2 saatlik görüşmelerinin ardından, Pera Palace Otel'de ortak basın toplantısı düzenledi.
Basın toplantısında, Hague ile yaptığı görüşmenin içeriğine değinen Davutoğlu, İngiltere'nin İstanbul Başkonsolosluğu'nda 10 yıl önce gerçekleşen saldırılarda hayatını kaybedenler için düzenlenen anma töreninde bir araya geldiklerini ve teröre karşı dayanışmalarını bir kez daha ifade etme imkanı bulduklarını söyledi.
Terörün hangi rengiyle olursa olsun insanlık suçu olduğunu dile getiren Davutoğlu, teröre karşı mücadelede her türlü çabayı göstereceklerini kaydetti.
Hague ile her fırsatta bir araya gelişlerinin gündem maddesini oluşturan konuları tartışmaya imkan bulduklarını ve Suriye konusunu geniş bir şekilde ele aldıklarını bildiren Davutoğlu, yarın Rusya'da, hafta sonu da İran'da olacaklarını, bütün bu temaslarında İngiltere ile sürekli istişare halinde olduklarını ifade etti.
Davutoğlu, özellikle Cenevre-2 Konferansı'na giden yolda Suriye Ulusal Koalisyonu'ndaki son yaşanan pozitif gelişmeleri ele aldıklarını kaydederek, hızlı bir şekilde bütün grupların katılımıyla konferansın gerçekleşmesinin ve Suriye rejiminin alandaki insanlık suçlarının son bulması için ortak iradeyi bir kez daha teyit ettiklerini anlattı.
- "Barışçıl amaçlı nükleer teknolojiye sınır getirilmesini de istemiyoruz"
Hague ile ele aldıkları konulardan birisinin de P5+1 İran görüşmeleri olduğunu ifade eden Davutoğlu, bu konuda Hague'ye kendisiyle paylaştığı bilgiler nedeniyle teşekkür etti ve konuyu ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile Washington'da yaptığı görüşmede de ele aldıklarını aktardı.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Bu süreci destekliyoruz. Daha önce de olduğu gibi bölgede nükleer silah istemiyoruz ancak barışçıl amaçlı nükleer teknolojiye sınır getirilmesini de istemiyoruz. Bu 2 temel prensip içerisinde, Türkiye her zaman P5+1 ile İran arasında yürütülen müzakerelere katkı sağlamıştır. Ev sahipliği yapmıştır. Bundan sonra da ne gerekiyorsa bunu yapmaya hazırdır. Bugünkü görüşmelerde alınan neticeleri de Pazartesi günü sayın Cevat Zarif ile İran'da ele alma imkanı bulacağım."
Bakan Davutoğlu, Hague ile Irak ziyareti, Orta Doğu'da yaşanan gelişmeler, vize muafiyeti veya vize kolaylaştırmaları konusunda iki ülkenin birlikte atacağı adımları ele aldıklarını ifade ederek, vize konusunda son dönemde atılan adımları takdir ettiğini ve yeni adımların atılması gerektiğini söyledi.
En çok üzerinde durdukları konulardan birisinin "Kıbrıs" olduğunu bildiren Davutoğlu, adada hala bir fırsat penceresinin açık olduğunu, gönüllerin Güney Kıbrıs Rum kesimi lideri Nikos Anastasiadis'in seçimler öncesi verdiği mesajlara paralel bir şekilde müzakerelerin bir an önce başlamasını ve bu yılın heba edilmemesini istediğini ancak liderler arasında görüşmelerin sürekli ertelendiğini, ortak açıklama konusunda liderlerin buluşmasının bir türlü mümkün olmadığını dile getirdi.
Davutoğlu, gerek Yunanistan Dışişleri Bakanı Evangelos Venizelos gerekse Hague ile yaptıkları görüşmelerde her zaman "Türkiye'nin yaratıcı her türlü düşünceye, adıma açık" olduğunu vurguladıklarını bildirerek, bu sürecin hızlanarak gelecek aylarda çözülmesini istediklerini ve Kıbrıs konusunda ümitlerini koruduklarına işaret etti.
İngiltere'nin, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliği konusunda verdiği desteğe müteşekkir olduklarını bildiren Davutoğlu, bu konuda İngiltere ile çok daha derinlikli müzakere içerisinde olmaları gerektiğini söyleyerek, bu konuda Hague'nin pozitif bir atmosferde cevap verdiğini aktardı.
- "Cenevre-2'ye katılım konusunda muhalefeti her zaman teşvik ettik"
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, "Cenevre-2 Konferansı muallakta, bir yılan hikayesine döndü ama son zamanlarda muhalefetin bu konudaki yaklaşımı, çok daha ılımlı. Bundan sonraki adımları nasıl değerlendiriyorsunuz? Ne olmasını bekliyorsunuz? Rejime yönelik herhangi bir müdahale, söz konusu olabilir mi?" sorusu üzerine, Cenevre-2 Konferansı konusunda son dönemde sürecin hızlandığını belirtti.
İki hafta kadar önce iyi bir hazırlık toplantısının yapıldığını dile getiren Davutoğlu, Londra'da 11 ülkenin Dışişleri Bakanları olarak yaptıkları toplantıda, konferansla ilgili bir çerçeve çizdiklerini, ortak bir pozisyon belirlediklerini, bu pozisyon etrafında Suriye muhalefet liderleriyle kendisinin ve mevkidaşlarının görüştüğünü, Hague'nin de bugün görüşeceğini anlattı.
Davutoğlu, "Muhalefet liderlerini Cenevre-2 Konferansı'na katılımları konusunda her zaman teşvik ettik. Ayrıca koalisyonun genişletilmesi özellikle Kürt grupları bünyesine alması için çağrılarda bulunduk. Son derece pozitif bir kongre topladılar. Hem Cenevre-2'ye katılım kararı aldılar hem de Suriye Kürt Ulusal Konseyi'ni üye sayısını 3'ten 11'e çıkararak bünyelerine katıp geniş tabanlı bir müzakere heyeti oluşturma konusunda olağanüstü bir adım attılar" diye konuştu.
Londra-11 toplantısında alınan kararlar çerçevesinde aslında 11 ülkenin ciddi çabalar sarfettiğine dikkati çeken Davutoğlu, "Sayın Kerry ile görüştük. Yarın ve yarından sonra da sayın Putin ve sayın Lavrov ile görüşeceğiz. Daha sonra da ben Pazartesi günü İran'da başta Cevat Zarif olmak üzere İranlı yetkililerle görüşeceğim" ifadelerini kullandı.
- "Suriye rejimin işlediği suçları gözardı etmemize sebep olmasın"
Davutoğlu, Türkiye olarak her türlü diplomatik inisiyatife her zaman destek verdiklerini ancak Mayıs ayından bu yana yılan hikayesine dönecek şekilde konferanstan sürekli bahsedildiğini ve beklenti oluşturulduğunu, bu beklenti olumlu yönde bir neticeye dönüşmediği sürece de Suriye halkı açısından büyük hayal kırıklıklarına yol açtığını kaydetti.
Bakan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Çünkü aynı dönemde Suriye rejiminin çok daha yüksek miktarda silahlarla desteklendiğini, dışardan gelerek rejimin yanında çalışan milis sayısının arttığını ve Suriye rejiminin hem alanda son dönemde bombalamayı artırdığını hem de Suriye halkını ve muhalifleri cezalandırmak üzere Şam'da bir açlık stratejisi uyguladığını, yani ablukayla onları susuz, ekmeksiz, yiyeceksiz, ilaçsız bırakmak suretiyle tam bir insanlık suçu işlediğini görüyoruz. Yani Cenevre-2 ümit doğurdukça, bu Suriye rejimi tarafından kendi baskı politikalarına ve insanlık suçlarına bir zemin gibi değerlendiriliyor. Bunun engellenmesi lazım. Onun için bir an önce Cenevre-2'nin toplanması, netice alınacaksa en kısa sürede alınması lazım. Bu yönde de Cenevre-2 toplantı takviminin Suriye rejiminin insanlık suçlarını devam ettireceği bir zaman dilimi olarak kullanmasına, izin verilmemesi lazım. Önümüzdeki haftalarda bu konudaki çalışmalarımızı yoğunlaştırıp Cenevre-2'nin olacaksa bir an önce olması ve netice alınması yönündeki çabalarımızı artıracağız. Ancak bu Cenevre-2 tartışmalarının Suriye rejiminin şu anda işlemekte olduğu insanlık suçlarını gözardı etmemize sebep olmaması lazım."