Dekan Çakır’dan “gezi” Değerlendirmesi

Dekan Çakır’dan “gezi” Değerlendirmesi

Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hamza Çakır, “Gezi Parkı” olaylarını yayınlamadığı gerekçesi ile medya organlarına yapılan eleştirileri değerlendirdi.

Basın İlan Kurumu Ordu Şube Müdürlüğü ile Sema Hukuk ve Tahkim Derneği işbirliğiyle "Yerel Basın Eğitim Paneli" düzenlendi.

Ordu’da bir otelde düzenlenen paneli Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı ve UNESCO Türkiye Milli Komisyonu İletişim Komitesi Üyesi Prof. Dr. Hamza Çakır yönetirken, 'Türkiye'de Yerel Basın ve Sorunları' konusunu diğer konuşmacılar, Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Hakan Aydın 'Sosyal Medya ve Gazetecilik ', Erciyes Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Osman Utkan ise 'Gazetecilikte Etik ve Yasal Sınırları' konularını ele aldı.

Panele Ordu İl Emniyet Müdürü Hakan Kırmacı, İl Genel Meclisi Başkanı Engintekintaş, İl Özel İdaresi Genel Sekreteri Selami Aydın, Ordu Valiliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürü Vedat Öz, Basın İlan Kurumu Ordu Şube Başkanı Çetin Oranlı, Ordu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Recep Aydın, Sema Hukuk ve Tahkim Derneği Başkanı Av. Kadir Umut Demir’in yanı sıra çok sayıda basın mensubu katıldı.

Panel sonrasında gazetecilerden gelen soruları cevaplayan Dekan Prof. Dr. Çakır, Türkiye’de yaşanan “Gezi Parkı” olaylarının bazı medya kuruluşları tarafından yayınlanmamasına yapılan eleştirilere değinerek, “Önemli olan görüntü yayınlamak değil, sağduyu çağrısı yapabilecek yayınlar yapabilmektir” dedi.

Dekan Çakır, “Gezi Parkı” olayında sosyal medyanın çok fazla bilgi kirliliği oluşturduğunu ifade ederek, “Gezi olaylarıyla ilgili, sosyal medya zaten çok bilgi kirliliği oluşturdu. Zaten gezi olaylarıyla ilgili alandan çekilmeye başlamasının temelinde de bu bilgi kirliliğinin yanlış yönlendirilmeye provokasyona doğru yöneldiğini gördüğü için insanlar meydanlardan çekilmeye başladı.

Sosyal medyayı kontrol etmek zor. Bu dünyanın her yerinde böyle, Türkiye’de de böyledir. Zaten kontrol etmeye kalkarsan o zamanda sansürden bahsetmeye başlarsın. Sosyal medyada yapılanlar bilinçli yapılmıyor. Televizyon ve gazetelere çok eleştiriler oldu. Sosyal medyanın ötesinde ulusal televizyonlar Taksim’den canlı yayın yapmadılar, olayları doğru vermediler. Bunu anladık ama dünyanın neresinde bu yapılıyor. 11 Eylül’de Amerika olayları canlı mı yayınladı? Dünyanın her yerinde bu tür hadiseler oluyor. Önemli olan toplumsal duyarlılığı ve provokasyonları engellemek, kamuoyu adına medyanın birinci derecede görevidir” diye konuştu.

Yayıncılıkta önemli olanın görüntü yaymanın olmadığının altını çizen Prof. Dr. Çakır, “Bu olaylarda vurulanları, kırılanları indirilen camları, gençliğin sokağa dökülmesini engelleyici yayın yapmazsanız toplumu sokağa daha geniş bir boyutta dökersiniz. Önemli olan görüntü yayınlamak değil, sağduyu çağrısı yapabilecek yayınlar yapabilmektir. Demokratik ortamda televizyon programlarında bunu tartışabilmektir. Bu bir sansür değildir. Televizyonculuk demek her olanı olduğu gibi aktarmak demek değildir. Toplumsal duyarlılığı ve ülkedeki insanların niçin, hangi amaçla, nerede neler yaptığını açık oturumlarla sağduyuya yönelik yayınlar gerçekleştirebilirseniz kamuoyu adına yayıncılık budur. Yoksa siz neden canlı yayın araçlarını oraya yönlendirip, olan bitenleri 24 saat neden yayınlamadınız. Vurulanları, kırılanları, dökülenleri, ağlayanları sızlayanları, bunu yapmak yayıncılık değildir. Yayıncılık demek, toplumun bazen sosyal medya aracılığı ile yapılan yanlış yönlendirmelerle ortaya çıkabilecek kaosu ortadan kaldırmak kamu yayıncılığıdır. Bunu yapabiliyorsanız siz yayıncılık yapıyorsunuzdur. Taksimde birçok televizyonun canlı yayın araçları yakılmıştır. Bunlar provokasyon mudur? Tartışma konusudur. Yakılmaması gerekir. Herkesin yayın politikasına saygı duyulması gerekiyor. Önce medya öz denetimi, öz eleştiriyi kamuoyu adına kendisine yapması gerekir” şeklinde konuştu.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile