Demirtaş: 'İktidar kolluk gücünü kullanıyor'

Demirtaş, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, İstanbul Başakşehir'deki izinsiz gösteride cemevine yönelik saldırıyı değerlendirdi.

Saldırıyı kınadıklarını belirten Demirtaş, bu saldırının partileri ile irtibatlandırılmasını hakaret saydıklarını ifade etti.

Sorumluların en kısa sürede ortaya çıkarılmasını isteyen Demirtaş, 'Oraya yapılan saldırı, Maraş'ta, Çorum'da Sivas'ta Gazi Mahallesi'nde oynanan oyunların bir kez daha sahneye konulması girişimidir' dedi.

Demirtaş, DİSK'in düzenlediği bir etkinlikte Genel Başkan Süleyman Çelebi ve yöneticilerine yönelik sert müdahaleyi de kınadıklarını söyledi. Selahattin Demirtaş, iktidarın, elindeki kolluk gücünü, kendisine yönelik en küçük muhalefete dahi kullanmaktan geri durmadığını savundu.

Slikozis hastalarının sorunlarına da değinen Demirtaş, bu konuda kanun teklifleri hazırladıklarını, araştırma önergeleri sunduklarını, ancak hükümetin herhangi olumlu bir adım atmadığını ileri sürdü. Demirtaş, söz konusu kişilerin, çalıştıkları işten dolayı malul olmalarına rağmen emeklilik taleplerinin kabul edimlediğini söyledi.

Bütçe görüşmeleri

Bütçenin, siyasal planların ekonomik göstergesi olduğunu belirten Demirtaş, buna göre değerlendirildiğinde, AK Parti'nin 2011 yılında tek bir demokratik projesi olmadığını öne sürdü.

Demirtaş, bölgeler arası ekonomik dengesizliğin, 'bölge içi dengesizliklere hatta mahalleler arası dengesizliklere' kadar ilerlediğini ifade etti.

İstanbul'u örnek veren Demirtaş, 'Bağcılar'da oturup hayatı boyunca boğazı görmeyen insanlarımız var ama Şişli'de bir çorap için servet ödeyecek vatandaşlarımız da var' dedi.

Yoksulluğun çok fazla derinleştiğini, insanların eğitim harcamalarına ancak gelirlerinin yüzde 1'ini ayırabildiğini, sınıf mevcudu 90'a varan okullar olduğunu belirten Demirtaş, 'Bu şartlarda iki dilde eğitim olsa ne olur beş dilde eğitim olsa ne olur?' diye konuştu.

Zenginlerin her yıl daha da zenginleştiğini ve ekonomik özerkliklerini ilan ettiklerini ifade eden Demirtaş, şöyle devam etti:

'Halk, 'yoksul ve zengin' diye bölünmüş zaten. Buna ses çıkaran da yok. Sermaye kesimi özerkliğini ilan etmiş, onlara karşı neden kıyamet koparmıyorsunuz? Asıl ülkenin bölünmesi budur işte. Tarım ve hayvancılık sektörünü Başbakan anlata anlata bitiremiyor.

Kendileri 'çiftçinin evine misafir oluyormuş da muhalefet misafir olmadığı için bilmiyormuş.' Ben söyleyeyim, bugünlerde çiftçinin evine misafir olan bir tek kişi var, o da icra memuru. Başka misafir yok.'

'Demokratik özerklik' tartışması

Türkiye'de her bir bölgenin kendi yerel kaynaklarını, merkezi hükümetin koordinesinde kullanarak ekonomik sorunlarını çözebileceğini iddia eden Demirtaş, bu nedenle demokratik özerklik projesinin işsizliğe de çare olabileceğini öne sürdü.

Yerinden yönetim modelinin Türkiye'nin geciktirebileceği bir öneri olmadığını ileri süren Demirtaş, şöyle devam etti:

'72 milyonluk Türkiye, sadece Başbakan'ın iki dudağının arasından yönetilemez. Artık herkes yönetime katılmak istiyor. Özerkliğe karşı çıkanlara soruyorum, acaba hayatınız boyunca oy vermek dışında bir kez bile yönetime katıldınız mı?

Biz sorun çözülsün istiyoruz ama hükümetin böyle bir derdi yok. Peki Kürtler ne yapacak, taş atmak, slogan atmak yasak, pankart açmak yasak, yürüyüş yapmak, yumurta atmak, dağa çıkmak yasak, siyaset yasak gazete, kitap basmak yasak. Biri de çıksın ne yapacağımız söylesin o halde.

Sayın Başbakan sanatçılarla, sporcularla, yazarlarla, rektörlerle açılım için toplantılar yaptı. İşin asıl muhatabı, sorunu yaşayanın geliştirdiği çözüm önerileri 'çirkin tezgah ve provokasyon' olarak değerlendiriliyor. İsmi Kürt sorunu, Kürdün kendisi öneri yapıyor, buna provokasyon diyorsun. Böyle bir anlayışla nasıl çözülecek bu sorun. Bir ülkenin Başbakanı, alacağı oyu ülkesinden daha değerli görebilir mi? Ben iddia ediyorum, ben bu ülke canımı veririm, sen neyini verirsin Sayın Başbakan?

'Demokratik süreci baltaladınız' deniyor. Ben merak ediyorum, nasıl bir süreç yürüyordu ki baltalaşım olduk? Ortada proje ya da süreç yok ki baltalansın.'

Demirtaş, Genelkurmay Başkanlığının partilerine yönelik olarak bildiri yayımladığında hükümetin ses çıkarmadığını savunarak 'İddia ediyorum, Genelkurmay bildirisi, hükümetin bilgisi ve onayı dahilinde yapılmıştır. Eline geçirdiği vesayeti bile muhaliflerine karşı kullanan bir hükümet anlayışı var' dedi.

'Kenan Evren'i getirin barajı kaldırsın'

Selahattin Demirtaş, 1993 yılında yayımlanan 'İkinci Cumhuriyet Tartışmaları' adlı bir kitapta, Erdoğan ile yapılmış bir röportaja yer verildiğini belirterek, Erdoğan'ın bu röportajda, 'Kürtlerin ayrı yaşaması istemesi halinde, Osmanlı eyaletler sistemi benzeri bir şey yapılabileceğini' söylediğini iddia etti.

Demirtaş, 'Kimse çıkıp sana tezgahçı, provokatör, bölücü dememiş, demişse de yanlış yapmış. Çözüm önerisi sunmuşsunuz. Tabii o gün Başbakan değildi. Bugün Başbakan. Bu değişti yalnızca. Yoksa Kürtler aynı Kürtler, Türkiye aynı Türkiye. Değişen, 'Recep Tayyip Erdoğan' başına 'Başbakan' sıfatı geldi' diye konuştu.

Seçim barajının antidemokratik olduğunu ancak Başbakan Erdoğan'ın, seçim barajını kendilerinin getirmediğini söylediğini belirten Demirtaş, '(Biz getirmedik, biz kaldırmayız) diye bir anlayış olur mu? O zaman önümüzdeki seçimlerde Kenan Evren'i getirin Başbakan yapın o kaldırsın seçim barajını, çünkü o koydu barajı' dedi.

Hükümetin özelleştirme politikasını da eleştiren Demirtaş, Erdoğan'ın, 'Ben bu ülkede ameliyata izin vermem' dediğini anımsatarak, 'Ülkenin çeyreğini satmışsın zaten. Parayla satmışsın. Ameliyat budur işte. Sen ameliyatı yapmışsın, üstelik organları satmışsın' diye konuştu.



Kaynak: Cnntürk

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile