Demirtaş, Öldürülen Gazeteciyi Anma Törenine Katıldı
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 1993 yılında öldürülen Özgür Gündem gazetesi muhabiri Orhan Karaağar’ın mezarı başında düzenlenen anma törenine katıldı.
Van’ın Bostaniçi Belde Belediyesi’nde; Iğdır, Kars, Hakkari, Muş, Bitlis, Erzurum, Ardahan, Ağrı ve Van il, ilçe, belde başkanları, İl Genel Meclis ve belediye başkanları ile bölgede çalışma yürüten BDP PM üyelerinin katıldığı ’BDP Genişletilmiş İl ve Bölge Belediye Başkanları Toplantısı’na katılan Selahattin Demirtaş, 19 Ocak 1993 yılında sokak ortasında faili meçhul cinayete kurban giden kapatılan Gündem gazetesi muhabiri Orhan Karaağar’ın mezarını ziyaret etti.Hacıbekir Mezarlığı’na BDP Van milletvekili Özdal Üçer ve bölge belediye başkanları ile birlikte gelen Demirtaş, Karaağar’ın 2 hafta önce hayatını kaybeden annesi Hazal Karaağar’ın mezarını ziyaret etti. Burada bir kişi tarafından Kürtçe okunan duanın ardından, Demirtaş Orhan Karaağar’ın birkaç metre ileride bulunan mezarına gitti. Karaağar’ın ablası Şengül Karaağar tarafından karşılanan Demirtaş ve beraberindekiler, mezarın başında düzenlenen anma törenine katıldı. Bir dakikalık saygı duruşunun ardındanKaraağar’ın ablası Şengül Karaağar ile arkadaşı Mustafa Toprak birer konuşma yaptı.Demirtaş ise konuşmasında, son derece trajik bir yakın geçmiş ve tarihle karşı karşıya olduklarını belirtti. Son 18-20 yılda 17 binden fazla cinayetin işlendiğini, yakılmış yıkılmış 3-4 bin köyün bulunduğunu ifade eden Demirtaş, "Bu savaşta kaybedilmiş 40 bin can, bir o kadar mağdur edilmiş yaralı halde olan gençler. Dünyanın birçok ülkesine ve kentine savrulmuş Türk’ü ile Kürt’ü ile göçe zorlanmış insanlar. Türkiye’nin bombalara ve savaşa harcanmış 500 milyar doları. Bütün bunları hesapladığınızda birhalkın kendi ana dilini konuşmaması, kendi ülkesinde, toprağında özgürce yaşamaması için bir devletin bunları yapması gerekli miydi? Geri dönüp bakıldığında sırf bir halk kendi dilini, kültürünü yaşamasın diye, sırf bir halk asimile edilsin diye bunların yapılması gerekli şeyler miydi? Devlet bunları yapmadan bu ülkede kardeşlik, barış ve demokrasi içinde eşitliği sağlayarak bu kayıpları önleyemez miydi? Elbette bu mümkündü. Elbette halen devlet bu yanlıştan geri dönme fırsatını kaçırmamıştır. Bu kadarkayba, bu kadar acıya rağmen bu ülkede kardeşliği, barışı ve demokrasiyi tesis etmek mümkündür" dedi.Bunların yolunun insanları katledenleri serbest bırakmaktan geçmediğini söyleyen Demirtaş, "Bunun yolu bu insanların ailelerinden özür dilemekten geçer. Bütün Türkiye toplumundan özür dilemekten geçer. Devlet ve hükümet sadece Kürt’lerden değil, bütün Türkiye’den özür dilemelidir" şeklinde konuştu.Bugün Hizbullah diye tartışılan şeyin devletin bir şebekesi, devletin kontrolünde olan ve devletin talimatıyla çalışan bir çete olduğunu ileri süren Demirtaş, "Hizbullah ’Hizbi-kontra’dır. Uluslararası anlamda Lübnan’da ve İran’da bildiğimiz Hizbullah değildir. JİTEM’in bir komisyonu, bir çetesidir ve arkasında devlet olmadan bunlar bırakın adam kesmeyi, tıraş bile olamazlar. Devlet desteği ve gücüyle bu cinayetler işlendi. Dolayısıyla ortada bir Hizbi-kontra gerçeği vardır. Arkasında devlet desteği olanbir çete gerçeği vardır. Devlet yeniden bunları kullanmak isterse, güç verirse harekete geçerler. Yok arkasında devlet gücü bulamazlarsa akrabalarından bile destek alamazlar. Bu çetelerin salıverilmesi karşısında devletin bu aşamadan sonra izleyeceği tutum bizim açımızdan belirleyici olacaktır" iddialarında bulundu.Demirtaş’ın yaptığı konuşmanın ardından Orhan Karaağar’ın mezarına karanfiller bırakıldı. Kalabalık grup, dua okuduktan sonra mezarlıktan ayrıldı.