BDP Diyarbakır İl Başkanlığı tarafından her yıl dayanışma amacıyla partililere ve STK temsilcilerine verilen yemeğe BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Milletvekili Altan Tan, İl Başkanı Zübeyde Zümrüt, Büyükşehir belediye Başkan vekili Hafize İpek, alt kademe Belediye Başkanları ile çok sayıda STK temsilcisi katıldı.
Demirok tesislerinde verilen yemek nedeniyle kürsüye çıkıp bir konuşma yapan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Bu parti bazı partiler gibi beş yıldızlı oteller gibi programı oralarda yazılmış bir parti değildir. Her döneminden bu yana sokakta, mahallede, halkın emeği ve mücadelesiyle var olmuş bir partidir” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu partiyi bugüne kadar taşıyan emek ise bu kadar kutsal bir emektir. On binlerce değerimizin canı üzerine yüz binlerce insanımızın gördüğü işkence, zulüm üzerine, milyonlarca insanımızın zorla göç ettirilmesi üzerine oluşturulmuş bütün değerlerin bileşkesidir partimiz.” “Bizim partide mücadele eden hiç kimsenin özgürlük, barış ve kardeşlik dışında bir beklentisi yoktur” dilen Demirtaş, BDP’de yer almanın bedellerinin ağır olduğunu, bu bedele rağmen parti ile dayanışma gösteren, partiyi o günlerden bu günlere getiren herkese şükranlarını sunduğunu belirtti.
“ATILACAK HER ADIM ÇOCUKLARIMIZ VE TORUNLARIMIZ İÇİNDİR”
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, İmralı sürecinin başlamasının ardından atılacak her adımın çocuklarının ve torunlarının geleceği için olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Bugünlerde atacağımız her adım her söz sadece bizimle ilgili değil, çocuklarımızla, torunlarımızla onların torunlarıyla ilgilidir. Bu dönem sorumluluk yüklenmiş her bir dostumuza, yoldaşımıza düşen her şey tarihi bir vebal olarak görülen bir siyaseti yürütüyoruz. Yüz yıldır baskı, inkar, asimilasyon tarihini kendi kaderini özgürlük çizgisinde yazmaya karar vermiş bir halk isek, işte o yazının yazılacağı günlerden geçiyoruz. Biz sütten defalarca ağzı yanmış bir halkız. Bu halkın en değerli evlatları Osmanlı’dan bu yana oynanan oyunlarda bu halkın en güçlü hareketleri Osmanlı oyunlarından eriyip gitmiştir. Bu halk bütün bu birikimlerden ders alarak siyaset yapıyor. Siz ne kadar politik birbirinize bağlı, inançlı, kararlı iseniz, bu halkın bütün öncüleri, hareketi, önderliği halka bağlıdır. Halkın özgürlük beklentileri dışında tek bir adım geri atmadı, atmayacak” dedi.
Demirtaş, suni bir tartışma başlatıldığını ve kafa karışıklığı oluşturulmak istendiği belirterek, şöyle devam etti: “Özellikle de bizimle muhatap olmak isteyenler bu güven ilişkisini sorgulamak üzere, kafa karışıklığı yaratmak üzere suni bir tartışma yürütmek istiyor. Biz birbirimize güvenerek bu günlere geldik. Bütün o bedelleri ödemiş, o değerleri yaratmış aileleri rencide edecek tek bir çözümün ne tarafı oluruz, ne de destekçisi oluruz. Bu kadar örgütlü, bu kadar politikleşmiş bir halkın artık kendi eliyle çözümü yaratması geçmişe nazaran çok daha yüksektir. İmralı’da Öcalan ile hükümet yetkilileri görüşme yapıyor. Bu görüşmeyi yapanlar yabancı bir devlet adına görüşme yapmıyorlar, hükümetin emriyle bunu yapıyor. Dün sayın başbakan konuşmasında ifade etti.
Biz adaya gönderdik dedi.
Sen o zaman siyaseten arkasında dur. Bu bir siyasi heyet, siyasi irade ise, bunu da açıkça ifade etmek sakıncalı olmamalıdır. Bu noktaya gelmesi için az bedel ödemedik. Bizim talebimizdi bu. Sırf müzakereler başlamalıdır, Öcalan müzakerelere dahil edilmeli, Kürt sorununda en önemli aktördür dediği için, bu salonda gözaltına alınmayan, hakaret etmeyen kimse kalmamıştır.” “Gelinen nokta bir lütuf değildir” diyen Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Biz bunu o nedenle küçümsemiyoruz küçümsemeyeceğiz. Kamuoyunun gözü önünde, şeffaf bir şekilde Öcalan ile görüşüyoruz demek gelinen aşamada önemlidir. Bu dakikadan sonra bu önemli gelişmenin heba olmaması için yine doğru adım atarak yürümek gerekiyor. Biz ilk günden bu yana sabırlı davrandık. Barışın kıymetini bilen bir halk ve onun temsilcileri olarak bugünden sonra da sabırlı davranacağız. Israrla hükümet sözcüleri tahrik etmeye çalışıyorlar. Israrla BDP’li arkadaşlarımızdan tahrik bekliyorlar. Eğer barış için iradeniz yoksa, tahrik ederek vazgeçme niyetiniz yoksa, bundan daha kolay bir şey yoktur. Zor olan adım atmaktır. Bizim halkımız bu zor olanı başarıyor. Operasyonlara rağmen, infazlara, cenazelere rağmen annelerimiz en büyük bedeli ödeyen kadınlarımız barış diye haykırabiliyor. Bunun sürmesi lazım. Bu bize büyük bir güç veriyor, Kürtler adına müzakereleri yürütenlere cesaret veriyor. Kürtler artık bu kadar örgütlü bir halk olarak dünyanın bütün güçleri bir araya da gelse ne kandırılabilecek ne de tasfiye edilecek bir halktır. Ne de taleplerinden vazgeçecek bir halktır. Bu konuda inancımız tamdır.”
“ZORLUKLARLA VAR EDİLMİŞ BİR PARTİYİ KURUMSAL OLARAK CİDDİYE ALMAYAN BİR ANLAYIŞI BİZ ASLA CİDDİYE ALMAYIZ”
Demirtaş, “Partimiz ve demokratik toplum kongresi birer kurumdur. Yönetim mekanizmaları var karar mekanizmaları var. Her partinin oyu ve düşüncesi önemlidir, değerlidir. Ama bizim partimizin şahsiyeti tüzel kişiliği hiçbir partiden de daha aşağı değildir. Biz asla böyle bir yaklaşımı kabul etmeyiz. Bu kadar zorluklarla var edilmiş bir partiyi kurumsal olarak ciddiye almayan bir anlayışı biz asla ciddiye almayız. Asıl olan kurumlardır. Biz bugün varız yarın yokuz. Biz oluruz olmayız ama bu sürecin içerisinde kurum olmak zorundadır.
BDP ve DTK kurumsal olarak bu sürecin içerisinde olmak zorundadır. Biz yüz yıllık bir sorunu çözeceksek muhataplıkta ciddiyet görmek istiyoruz. Bu sorun Ali, Veli, Ayşe üzerinden çözülemez. Kurumlar üzerinden çözülür. Son derece ucuz çirkin, sanki bizde isim kargaşası tartışması varmış gibi, sanki BDP ve DTK içerisinde bir ayrılık, gayrılık varmış gibi hükümet cephesinde özellikle böyle bir propaganda yürütülüyor” dedi.
“BİZ BDP VE DTK’SIZ ÇÖZMEK İSTİYORUZ DİYORLARSA BUNA DA ENGEL OLMAYIZ”
BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, süreci BDP’siz ve DTK’sız çömek isteyenlere engel olmayacaklarını belirterek, şunları kaydetti: “Biz Kürt sorununda muhataplardan biriyiz. Katkı sunmamız isteniyorsa hazırız. Halkımızdan aldığımız yetki ve görevle bunu yapmaya hazırız. Ama 'hayır, biz BDP ve DTK’sız çözmek istiyoruz' diyorlarsa buna da engel olmayız. Madem siz temsil ediyorsunuz, içinizdeki Kürt milletvekillerini İmralı’ya gönderin, çözün. Bir deneyin bakalım. Ne bir iradeniz var ne de buna cesaretiniz var gerçeğini kabul ediyorsanız, o halde bizi kabul edin. Ben Kürtlerden daha fazla oy alıyorum diyorsanız buyrun yapın. Madem bizden daha fazla oy alıyorsunuz, daha çok seviyorsun o zaman anadilde eğitimi yapın. O zaman Kürtlerin istediği Öcalan’ı serbest bırakın. Kürtler özerklik istiyor, bizden daha fazla temsil ediyorsan buyur Kürtlere özerklik ver. Üç milyon seçmen bu talepleri desteklediği için bize oy veriyor.”
“MÜZAKERE MASASINI ÖCALAN VE DEVLET BİRLİKTE KURDULAR"
AK parti’ye yüklenen Selehattin Demirtaş, kurulan müzakere masasında herkese bir sandalye verilmesi gerektiğini belirterek şöyle devam etti: “Müzakere masası kurulmuş iki tarafında da ben oturacağım diyor. Var mı böyle bir şey? Ben hem devleti hem de Kürtleri temsil ediyorum diyor. Bu nasıl bir masadır? Böyle masa ve müzakere olur mu? Bir tarafta sen varsan, bir tarafta yüz yıldır inkar edilen Kürtler olacak. Yüzde elli Kürtlerden oy alıyorsun saygı duyuyoruz. Ama aynı zamanda Kürtleri de temsil ediyorum demek müzakerelerin ruhuna aykırıdır. Müzakere başlamış değil. Bu masayı Öcalan ve devlet birlikte kurdular. Fakat bu masada görüşmeler başlamış değil. Madem bu masa akan kan dursun, artık silahlar sussun, artık konuşarak sorunu çözelim diyorsanız, o zaman hakkını verelim. Bu masanın etrafında oturması gereken herkese bir sandalye bırakın. Veyahut hangi sandalyeye kimin oturacağına senin karar vermenle müzakereler olur mu? Yüz yıl gecikmiş bir hakkın temsil edilmesidir bu. 1921’de o masanın kurulması gerekiyordu, o masada Kürtlerin hakkı temsil edilmesi gerekiyordu. Yüz yıldır geciken bir masa kuruluyor diye bunu lütuf kabul etmeyiz. İki kişi arasında bile barış yapacaksanız onun şerefine, haysiyetine, onuruna saygı duymak zorundasınız.”
“ŞUANDA TRENİN LOKOMOTİFİ RAYLARIN DIŞINDA BEKLİYOR. TREN GÜRÜLTÜ ÇIKARIYOR AMA GİTMİYOR”
“Bir Kürt liderini 14 metrekarelik hücrede tutuyorsun, oraya kim gidecek, hangi avukat gidecek bütün bunlara ben karar vereceğim diyorsun ama aynı kişi ile Kürt sorununu müzakere etmek istiyorsun, bu saygın bir yaklaşım değil” diyen Demirtaş, konuşmasını şöyle devam ettirdi: “O halde barışmak istediğin kişi ve halkla bir ilişki kurmak zorundasın. Saygınlık ve saygı gösterdiğin randa saygı ve saygını göreceksin. Çünkü barış kanun, nizam işi değildir. Anayasa işi değildir. Ahlak işidir, vicdan işidir. Geri kalan teferruattır. Kanuna nasıl yazılacağı teferruattır. Biz eğer barışı konuşacaksak işin ahlak kısmını atlayarak onurlu bir barışı gerçekleştiremeyiz. Biz sürecin gelişmesi için elimizden geleni u şekilde yapıyoruz. Bu tren eğer raya oturmazsa yürümez. Şuanda trenin lokomotifi rayların dışında bekliyor. Tren gürültü çıkarıyor ama gitmiyor. Raya oturtmamız gerekiyor, raya. Raya oturtursak o tren gider artık. Tehlikeler olabilir, zaman zaman durabilir, zaman zaman hızlanabilir, yokuş çıkabilir ama o tren yürümeye devam eder. Şimdi bize diyorlar ki bu trenin raya ihtiyacı yok, asfaltta da gider, gitmez kardeşim. 93’ten bu yana denenmiş müzakere başarısızlıkları var. Biz bu sürecin saman alevi gibi yanmasını istemiyoruz. Bir aylık barış saman alevi gibi yansın sönsün istemiyoruz. Her barış deneyimi ve girişiminden sonra yeniden taraflar savaşa tutuşuyor ve daha fazla kan akıyor. Biz bu riski göze alamayız. Partimizin yapmaya çalıştığı, ortaya koyduğu öneriler, işte o treni o raya koymaya yöneliktir. İnşallah taleplerimiz, bu konudaki hassasiyetlerimiz doğru anlaşılır ve sizlerin de desteği ile umut ediyorum ki yakın zamanda müzakere sürecine başlanır ve en kısa zamanda kansız, savaşsız bir çözüm yolunda hep birlikte ilerleriz. Temennimiz, halkımızın beklentisi bu.”
“BU DEFA GERÇEKTEN SORUNLARIMIZI KONUŞARAK ÇÖZELİM NİYETİNDEYİZ”
Demirtaş, savaşta evlatlarını kaybetmiş bütün annelerin beklentisi, Askerin, gerillanın, polisin annesinin beklentisinin barış süreci olduğunu, hükümetin elini çabuk tutması gerektiğini, bu işin her şeyden önce sabır işid olduğunu söyledi.
Demirtaş, sabrın tek başına olmayacağını belirterek, “Bu defa bozulsun istemiyoruz. Bu defa gerçekten sorunlarımızı konuşarak çözelim niyetindeyiz” sözleryle konuşmasına son verdi.
Yapılan konuşmanın ardından gelen misafirlere yemek ikramı yapılırken, Cumartesi günü sabah saatlerinde BDP Diyarbakır İl Başkanlığı kongresinin yapılacağı açıklandı .
Demirtaş’tan 'barış Süreci' Açıklaması
Diyarbakır’da STK’lara ve BDP’lilere her yıl geleneksel olarak verilen yemeğe katılan BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, son zamanlarda gelişen barış süreci ve İmralı görüşmelerine destek verdiklerini belirtti.