İTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Alper İlki, incelemelerin yapıldığı laboratuvarlarda AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
İncelenecek yapının hem temel hem de kullanılan malzeme bakımından denetlendiği bilgisini veren İlki, bu incelemelerden alınan verilerin bilgisayara aktarılarak model oluşturulduğunu söyledi.
İlki, bilgisayarda binanın bire bir modeli üzerinden o alandaki muhtemel depremin uygulandığını, bu sayede yapıdaki değişikliklerin gözlemlendiğini aktardı.
- "İnceleme için gelen binaların çoğu riskli çıktı"
Söz konusu incelemelerin deprem yönetmeliği ve kentsel dönüşüm yasası kapsamında yapıldığını belirten İlki, şöyle devam etti:
"Bu uygulamalar aslında çok çok eskiye gidiyor ama 1992 Erzincan Depremi'nden sonra bu süreç daha belirginleşti. 1999 depremiyle bu uygulamalar ivme kazansa da o zaman bile bu yönetmelik yoktu. Değerlendirme ve güçlendirmenin nasıl yapılacağı konusunda bir yöntem bulunmuyordu. Güçlendirme uygulamaları 1999'dan sonra başlasa da bu işin doğru düzgün yapılması, 2007'den sonradır. Türkiye'de ilk kez 2007'deki düzenlemeyle mevcut bir yapının nasıl değerlendirileceği ve güçlendirileceği belirlendi. Vatandaş kendi gelerek de bu denetimi talep edebilir. Bugüne kadar bize inceleme için gelen binaların yaklaşık yüzde 95'i zayıf çıktı. Gelen binalar eski yapılar oldukları için oranın bu denli yüksek çıkması normal. Küçük bir artçı depremde bize başvurular artıyor. Vatandaşlar, korkuyla binalarının denetlenmesini talep ediyor."
İlki, İstanbul'da zeminin iyi olduğu yerlerde eski binaların riskli olduğunu ifade ederek, özellikle 1990'dan önce yapılan binaların bu kategoriye girdiğini söyledi.
- "Binaların bir manada kan ve idrar tahlilini yapıyoruz"
İTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Yapı Malzemesi Laboratuvar Sorumlusu Doç. Dr. Hasan Yıldırım da isteyen herkesin test için laboratuvarlara başvurabileceklerini bildirdi.
Yıldırım, riskli binaların test ve değerlendirme aşaması hakkında şu bilgileri verdi:
"Vatandaşlar, ister kentsel dönüşüm ister normal denetim olsun, söz konusu taleplerini üniversiteden bir hocamıza müracaat ederek iletiyorlar. Bina, yapı malzemeleri ve temel olmak üzere iki alanda teste tabi tutuluyor. Biz ve Yapı ve Deprem Mühendisliği Laboratuvarı çalışanları, binaların bir manada kan ve idrar tahlilini yapıyoruz. Zeminciler, binanın zeminini sondajlayarak, ne kadar yük kaldırıp kaldıramayacağını tespit eder. Yapı malzemecileri de binanın temelinden, betonundan ve demirinden numune alır, ultrasonik metotlarla binayı tarar. Tüm bu işlemlerin sonunda elde edilen bilgilere göre binanın mevcut durumu hakkın da rapor oluşturulur."
Binaların birçok teste tabi tutulduğunu yineleyen Yıldırım, Yapı Malzemesi laboratuvarında ASR, sünme, menhol kapakları ve yükleme, plastik, donatı, kılcallık, basınç, teleskobik dikme-burkulma, dış cephe kaplama elamanları, beton kırılma enerjisi tayini, ultrases, hafif madde oranı, elastiklik modülü gibi testler yapıldığını kaydetti.
Yıldırım, yaklaşık 30 yıldır yapı denetimi yaptığını belirterek, "1975-2000 arasında yapılmış binaların çoğu mühendislik hizmeti görmemiş. Kendisini müteahhit zanneden kişiler çıkmış, binalar yapmışlar. Hatta 'Bu kolon yatak odasının ortasında' diyorum. 'Hocam, şu binayı görüyor musun? Onu da ben yaptım, bina içinden kolonu kestim, dışarıya kolon ekledim' diyebiliyor. Daha sonra Türkiye, Avrupa Hazır Beton Birliği'ne üye oldu. Şimdi bilinçli olarak kaliteli C-30, C-40 betonlar kullanılıyor. Türkiye'nin bu birliğe üyeliğinden sonra beton kalitesi ciddi manada arttı. Bu çerçevede 98-99'dan sonra yapılan binaların daha güvenilir olduğunu söyleyebiliriz" değerlendirmesinde bulundu.
'Denetlenen Binaların Yüzde 95'İ Zayıf'
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü'nde faaliyet gösteren Yapı ve Deprem Mühendisliği ve Yapı Malzemesi laboratuvarlarında vatandaşların talepleri üzerine binaların depreme dayanıklılığı birçok deneyle sınanarak, risk durumu hakkında ayrıntılı raporlar sunuluyor.