Deniz Müzesi ve Arşivi Keşfedilmeyi Bekliyor

Sultan 4. Mehmed'in kullandığı dünyada orijinal kalan tek kadırga, İnebahtı Savaşı'nda Haçlıların eline geçen ve Papa tarafından 51 yıl önce Türkiye'ye iade edilen 444 yıllık Osmanlı sancağı, Fatih Sultan Mehmed'i gemileri karadan yürütmeye mecbur bırakan Bizans zinciri, Kurtuluş Savaşı'nda Karadeniz'den mühimmat taşıyan İnebolu Kayığı.... Birbirinden değerli 20 bin parça esere ev sahipliği yapan Beşiktaş'taki Deniz Müzesi ve arşivi, geniş koleksiyonu ile araştırmacılar ve vatandaşlarca keşfedilmeyi bekliyor.

Binbaşı Süleyman Nutki tarafından 1897'de kurulan ve 1961'den itibaren Beşiktaş Meydanı'ndaki binasında faaaliyetlerini sürdüren Deniz Müzesi, 6 yıllık restarosyonun ardından 4 Ekim 2013'te ziyarete açıldı. Müzeyi, o günden bu yana 86 bini öğrenci ve 12 bini yabancı olmak üzere yaklaşık 190 bin kişi ziyaret etti.
AA muhabirinin müzeyle ilgili sorularını yanıtlayan müzeolog Ece Irmak, modern sergileme tekniklerine uygun yeni binasıyla Deniz Müzesi'nin çok daha fazla ilgiyi hak ettiğini söyledi.

İstanbul Boğazı'nı dekorun parçası haline getiren konumu ve tasarımıyla Deniz Müzesi'nin yeni binasının yaklaşık 10 bin metrekare alana sahip olduğunu ve yarışma sonucunda belirlendiğini anlatan Irmak, müzenin hemen yanında yer alan tarihi binasının restorasyonunun bu yıl tamamlanacağını ve yeni binaya bir koridorla bağlanacağını aktardı. Irmak, müzenin 170 kişilik çok amaçlı kongre salonu, sinevizyon odası, sanatçıların kiralayabileceği 2 sanat galerisi, 2 fuaye, çocuk deniz eğitim odası ve kafeterya ile hizmet verdiğini kaydetti.

- 40 metrelik kadırga türünün sağlam tek örneği
Girişinde Türk denizcilik tarihine geçmiş şahsiyetlerin büstlerinin yer aldığı müzede, ilk göze çarpan 40 metre boyundaki tarihi kadırga... Irmak'ın verdiği bilgiye göre, Sultan (Avcı) 4. Mehmed'in kullandığı kadırga, türünün bugüne sapasağlam ulaşmış tek örneği.
Müzede en büyük yeri kaplayan ve mürettebatını oluşturan 144 levendin cansız mankenlerle temsil edildiği kadırga, arkasındaki camdan duvardan çıkıp Boğaz'ın sularına inecek gibi duruyor.
Bu katı, hepsi birbirinden süslü, incelikli, bazen de ihtişamlı; devrinin sultanı, saltanat mensupları ya da yüksek devlet ricali tarafından kullanılmış irili ufaklı kayıklar dolduruyor.
Müzenin bu bölümünde Atatürk'ün Cumhurbaşkanlığı süresince kullandığı sandallar da özel bir alanda sergileniyor.
Kayıklar galerisinin duvarlarında İstanbul'a, denizciliğe ve donanmaya ilişkin tablolar dikkati çekiyor.
Binanın denize bakan cephesi büyük ölçüde cam olduğundan, İstanbul'un boğazı da bu tablolardan biri gibi...
- Papa'nın iade ettiği Osmanlı sancağı
Müzenin üst katına rampalı bir koridorla çıkılıyor. Koridorun duvarları, Türk denizcilik envanterinin seçkin parçaları arasında yer alan irili ufaklı gemilerin maketleri ve resimleriyle dolu.
Üst kata ulaşıldığında, müzenin en ilginç objelerinden biriyle karşılaşılıyor. Bu bir Osmanlı sancağı.
Osmanlı donanmasının yenilgisiyle sonuçlanan İnebahtı Deniz Muharebesi'nde Haçlı donanmasının eline geçen sancak, 1964'te Papa VI. Paul Türkiye'ye hediye etmek suretiyle iade edene kadar Vatikan'da kalmış.
Kaptan-ı Derya Müezzinzade Ali Paşa'nın 7 Ekim 1571'de İnebahtı Deniz Muharebesi'nde kullandığı 5 metrelik ipek sancak, Kelime-i Tevhid, Fetih Suresi'nden ayetler ve büyük bir Zülfikar'la süslü.
- Gazi kayık: İnebolu
Müzenin koleksiyonuna nispeten yakın bir tarihte, 2004'te katılan bir kayık sadeliğiyle dikkati çekiyor. Üzerinde "Milli mücadele zaferi amillerinden Gazi İnebolu" yazılı.
Karadeniz'den gizlice sevk olunan ve "istiklal yolu" tabir edilen güzergahla Ankara'ya ulaştırılan mühimmatı taşıyan kayıklardan İnebolu Kayığı, 1992'de adını da taşıdığı ilçede bir kulübede bulundu. Kayık, 2004'te Deniz Müzesi tarafından ilçe belediyesinden satın alınarak, koleksiyona katıldı.

- Bizans zinciri
Müzenin bodrum katı, denizcilik tarihinden irili ufaklı yüzlerce parçaya ayrılmış. Silahlar, üniformalar, gemi parçaları, seyir defterleri, pusulalar, usturlablar gibi objelerin arasında büyük bir zincirin parçaları da görenleri şaşırtıyor.
Bu, Bizans'ın savunma sistemi içinde yer alan, istenmeyen gemilerin Haliç'e girmesini engellemekte kullanılan ve Fatih Sultan Mehmed'i İstanbul kuşatması sırasında Osmanlı gemilerini karayoluyla Haliç'e indirmeye mecbur bırakan zincir.
- Bahriye evrakı sayısallaştırılıyor
Deniz Müzesi'nin, daha az bilinen ancak önemi büyük bir bölümü de "Deniz Müzesi Komutanlığı Deniz Tarihi Arşivi."
Müzeye birkaç yüz metre mesafede ayrı bir binada hizmet veren arşiv hakkında bilgi veren uzman Mehmet Korkmaz, kurumun Osmanlı bahriyesini inceleyen araştırmacılar için bir kaynak niteliğinde olduğunu vurguladı.
Korkmaz, 7 bini nadir eser 21 bin kitap içeren kütüphanede 242 yazma, 716 harita, 858 atlas ile gemiler, limanlar, tersaneler, okullar, kişiler, eğitim, talim ve tatbikatlara ait 10 bini aşkın fotoğraf bulunduğunu kaydetti.

Osmanlı bahriyesine ait sayısı 1 milyonu bulan evrakın kaba tasnifinin bittiğini anlatan Korkmaz, kısa dönem erlerin tasnif edilen evrakın dijital ortama aktarılmasında görev aldığını söyledi.

Modern depolama ve muhafaza donanımına sahip deniz müzesi arşivindeki en eski belge de Korkmaz'ın verdiği bilgiye göre, 1670-73 tarihli bir muhasebe defteri.
Deniz Müzesi arşivinde gemilerin seyir defterlerinden, bahriyede görev yapan subay, astsubay ve memurlara ait künye defterleri ile şahsi sicil dosyalarına uzanan geniş bir yelpazedeki belgeler bütün araştırmacılara açık.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile