Oyuncu Deniz Uğur ve Reha Muhtar’ın ilişkisi sona erdi. Bu haber çıktıktan hemen sonra ikilinin ikiz çocukları için velayet savaşı yansıdı gazete sayfalarına. Bugüne kadar Reha Muhtar da Deniz Uğur da ilişkileri ve ayrılıkları konusunda hiç konuşmadı. Deniz Uğur, Gaye Sökmen Ajans’ın bahçesindeki randevumuza geldiğinde ayrılığın acısı yüzünde hissediliyordu ama sanki acı herkes gibi onu da biraz daha büyütmüştü. Ve biten ilişkisiyle ilgili ilk ve son kez, merak edilen soruları yanıtladı.
*** Üç yıl boyunca kapalı bir hayat sürdünüz değil mi?
Evet, yaklaşık 3 yıl kendi kabuğumun içinde yaşadım. Emek vermem gereken varlıklarım vardı. O yüzden böyle bir yaşam sürmeyi seçtim. Bundan hiç şikayetçi olmadım. O dinginlik içinde hayatıma dair bir sürü şeyi düşünecek zamanım oldu.
*** Neleri gözden geçirdiniz?
Kadınlar rekabetin dozunu kaçırıyor, birbirlerinin adeta gözünü oyuyor. Oysa birbirlerine destek verseler hakikaten bir sürü şey değişecek. Kadının hayata devam etme ve devam ettirme yeteneği var. Dayanıklılık ve doğurganlık gibi özellikler de kadına verilmiş. Yani evrenin işleyişinde erkekten çok daha değerli bir rol oynuyor. Ancak ne var ki, ataerkil dünyada bu sistemin içinde kadınlar birbirini kırıyor. Bundan daha büyük saçmalık yok çünkü hasta olup yatağa düştüğünüz zaman size yine bir kadın bakıyor. Bu yüzden artık çevremdeki kadınlar üzerine kuruyorum hayatımı.
*** Yaşadıklarınızdan nasıl etkilendiniz?
Yaşadıklarıma ve geldiğim noktaya bakınca artık klasik aşk masallarına inanmaz oldum. Bu nedenle kadınlarla güç birliği yapmak istiyorum, çünkü hakikaten böyle olursa dünya değişecek.
*** Yani artık sizin için kadın dayanışmasından daha önemli bir şey yok, öyle mi?
Hayatınıza giren erkeği tabii ki seveceksiniz. Ama erkeğiniz ölebilir, sizi terk edebilir, bir sebepten gidebilir. Devamlığı olan ise kadınlardır. Hastalıkta, sağlıkta size güç verecek olanlar kadınlar.
*** Bir ayrılık yaşadınız ve bu bu durumun sebebinin başkaları olduğunu düşünüyorsunuz.
Siz özelinizi ne kadar korusanız da, ketum da davransanız, ortada acı bir gerçek var: Mutluluk kıskanılıyor. Bir şekilde sizi yaralamanın yolunu bulabiliyorlar. Ünlüyseniz birtakım kutuplaşmaların hedefi haline gelebiliyorsunuz. Çok dışınızdaki olaylara malzeme de edilebiliyorsunuz, bunların hiçbirini net olarak bilemem çünkü sosyal değildim, insanlarla iletişimim kopuktu ama sonuçta herkes kendi davranışlarından sorumludur. Doğru bir yerde durduğuma inanıyorum. İki kişinin dört duvar arasında ne yaşadığını kimse bilemez kaldı ki, her ayrılıkta taraflar çocukların kendisinde kalmasını ister.
*** İlgi, alaka gerektiren üç çocuğunuz var. Kendinizi bu sorumluğun altında, tek başınayken bile güçlü hissediyor musunuz?
Hissediyorum ve hissetmek zorundayım. Yoksa çok üzgünüm. Üzüntümün tarifi yok. Aşkın da öfkenin de geçici olduğuna inanıyorum. Ama geride iyi bir şeyler kalmak zorunda. İnsan sağlam durmak durumunda, ben de bu yüzden iyiyim.
*** Kendinizle ilgili değiştirmek istediğiniz bir şeyler var mı?
Biz öyle erkek çocuklar yetiştiriyoruz ki, egoları çok yüksek olabiliyor. Babam da dahil çevremdeki çoğu erkeğin içinde egosu yüksek beş yaşında bir erkek çocuğu görüyorum. Üstelik hırçınlıkları da yıkıcı olabiliyor. Bu kısır döngüye kadınların yön vermesi lazım. Dünyayı değiştirmek istiyorsan önce kendini değiştireceksin.
*** Hayat devam ediyor ve oyunculuğa geri dönüyorsunuz değil mi?
Med Yapım’la Artık Büyüdüm adlı bir dizi çekiyoruz. Çok iyi oyuncular var kadroda. İki genç kızın hikâyesi anlatılıyor. Vahide Gördüm de oynuyor. Bu önemli benim için. Ayrıca Vatan Gazetesi’nde yazıyorum. Onun dışında 3 çocuk büyütüyorum. Çok tatlılar. Bazen içimdekileri de kaleme alıyorum.
*** Siz acı veren çok şey yaşadınız. Seçimleriniz birbirine benziyor gibi. Hep baskın karakterleri mi seçiyorsunuz?
Seçimlerimiz çocukluğumuza dayanıyor. Babam çok güçlü bir adamdı. Mükemmeliyetçi bir karakterdi. Onu rol model aldım. Zaten herkes bu tür nedenlerle yaklaşıyor karşısındakine. Bilinçli seçim yapmıyorsunuz ki.
*** Yani “Seçimlerim doğruydu mu” diyorsunuz?
Marks’ın “Tarihte her şey başka şekilde olamayacağı için öyle yaşanmıştır” diyor. Bilemiyorum yeniden hayata gelsem nasıl seçimler yapardım? Her şey yaşanması gerektiği için yaşandı. Kendimi talihsiz olarak görmüyorum. Böyle söylemek ya da düşünmek yaşadıklarıma ihanet olur. Özellikle son dönemde yaşadıklarım için “Talihsizlik” diyemem, çok büyük haksızlık olur. O kadar değerli şeyler yaşadım ki, bitse de çok güzel anılar ve güzel varlıklar kaldı bana bu ilişkiden. Çok şanslı olduğum bile söylenebilir.
"BU CEPHEDE ZALİMLER KAZANDI"
*** Sizin dışınızda gelişen nedenlerin bu olayı buraya getirdiğini söylediniz...
Evet. Bunu rasyonalize edemiyorum çünkü elimde kanıt yok. Ama şöyle anlatabilirim: Bir gazeteciyle bir genç kadının aşk hikâyesini yazmıştım. Orada “Zalimler” adını verdiğim bir metafor kullanmıştım. Bunlar insan olmayan varlıklardı ve üzerimizde bir deney yürütüyorlardı. Mutlu giden süreçleri kesintiye uğratıyorlardı ve karşımıza aşılması çok zor engeller çıkarıyorlardı. Çok soğukkanlı ve duygusuz şekilde bunu yürütüyorlardı. Bu noktada ya ben hayatı yanlış okudum ya da bu cephede zalimler kazandı.
*** Peki bununla savaşmayacak mısınız?
Neyle savaşacağını bilmiyorsan, göğüs göğüse çarpışacağın biri yoksa savaşamazsın. Sen durduğun yerde sağlam durarak savaşırsın. Etraf çok bulanık ve berraklaşması gerekiyor. O zamana kadar bunu tek başıma göğüslemek ve beklemek zorundayım. Netleşmeyi bekleyeceğim.
*** Ama hayat bunu yapmak için çok kısa değil mi?
Bence hayat yeteri kadar uzun. Yeteri kadar zamanım olacaktır. Bir şeyleri konuşarak anlatamıyorsanız o zaman yaşanarak anlaşılması gerekir. Ben sonuçta durduğum yerde durmuyorum, hayatıma devam ediyorum. Zor bir şey yapıyorum, çok değerli varlıklarım var. Çaresizce oturmuyorum ama birtakım şeyleri zamana bırakmak gerekiyor. Bardağın dolu tarafından bakmak lazım. Bir şeyler ümit edecek bir noktada değilim. Ben tek çocuktum, sevdiğim adam da tek çocuktu. O biraz farklı psikolojidir. Tek çocuğa sapanla taş atarsınız, size bazuka ile yanıt verir. Çok zor kişilikler bunlar, yüksek egolar. Tek çocuk veda ettiği zaman, sonsuza kadar veda ettiğini söyler, çünkü aşağısı kurtarmaz onu.
*** “Üzgünüm” dediniz, biraz açar mısınız?
Dediğim gibi, özelimden asla bahsetmem ama kendi duygularımdan bahsedebilirim. Çok üzgünüm, çünkü dışarıdan nasıl görünüyordu, nasıl okunuyordu hiç bilemem ama ben peri masalı gibi bir aşk yaşadım. Bir adamı çok sevdim, hem de çok derinden sevdim. Onunla ilgili çok güzel hatıralarım var. Bu ilişkiden dünya güzeli iki varlık doğdu. Biz parçalanmış hayatları bir araya getirip büyük bir aile kurmuştuk. Herkesin birbirine çok emek verdiği bir ilişkiydi, gıpta ile bakılıyordu. Bitmesini asla istemezdim ama böyle oldu.
*** Çocukların birbiriyle ilişkisi nasıldı?
Ortada çok değerli şeyler var yaşanan. Birbirimize ve birbirimizin çocuklarına verdiğimiz emek çok önemli. Bunlar zorla yapılacak şeyler değil. Hepsi çok değerli paylaşımlardı. Dünya yıkılsa bunların değeri düşmez. Pamuklar içinde saklanması gereken bir hazine bu benim için.
*** İlişki iyi gidiyorken en azından sizin açınızdan böyleyken bu ayrılığı nasıl konumlandırdınız?
Bilmiyorum çünkü ben de konumlandıramıyorum, kafamda rasyonalize edemiyorum, bir yere koyamıyorum, oturtamıyorum. Ama fark etmiyor, hayat böyle bir şey. Başınıza gelenleri güçlü bir şekilde karşılamak gerekiyor.
*** Altıncı hissiniz ayrılış süreciyle ilgili ne söylüyor?
Altıncı hissimi şu anda iptal etmiş durumdayım. Uzlaşmak ve öyle yoluma devam etmek bir seçimdi ve ben zor olanı seçtim. Bilinmesi gereken bu, detayları da kimseyi ilgilendirmez. Üç çocuğumu yanıma aldım ve hayat mücadelesi veriyorum. Bunu seçerken çok geçerli nedenlerim var, onlarla olmak istiyorum. Hepsi bu. Bunun dışında bir şey yok. Küçük oğluma bakınca sevdiğim adamı görüyorum. Bu ortada somut bir gerçek ve değiştirilemez. Poyraz, uğruna ölebileceğim, dünya tatlısı bir varlık. Poyraz’ı sevmekten vazgeçemem. Durum bu.
*** Bir gün kendinizi sevdiğiniz adama anlatmak ister miydiniz?
Sözlerin uçup gittiğine inanıyorum ben. Bazen kendini anlatmanın en iyi yolu susup beklemek olabilir.
*** Entelektüel olarak Reha Bey size ne kattı?
Kattıkları sadece bilgi, birikim, görgü değil, Reha şizofren zekâsına sahiptir. Onunla konuşurken daldan dala atlayabilir, farklı noktalara gidebilirsiniz. O yüzden yeri kolay doldurulabilecek bir erkek değil. Ayrıcalıklı bir adam. Ondan çok şey öğrendim. Dünyada olanlardan tutun da günlük hayatta yaşadığımız birçok şeye karşı bambaşka vizyon geliştirdim. Çok doyurucu bir ilişkiydi. Bir erkekle birlikte oluyorsanız ona hayranlık duymanız lazım zaten. Ben böyle düşünüyorum.
Deniz Uğur ayrılıktan sonra ilk kez konuştu
Deniz Uğur, ikizlerinin babası Reha Muhtar ile ilişkisini, ayrılık sürecinde yaşananları anlattı.