Deniz ve havuzdan koronavirüs bulaşır mı? Delta varyantı ile ilgili flaş uyarı! Temmuz ve ağustos aylarına dikkat!

Deniz ve havuzdan koronavirüs bulaşır mı? Delta varyantı ile ilgili flaş uyarı! Temmuz ve ağustos aylarına dikkat!

Dünyayı kasıp kavuran yeni tip koronavirüs 2 yıldır hayatımızı felç etmeye devam ediyor. Koronavirüsle mücadelede alınan tedbirler ve hızlı aşılama meyvelerini verdi vaka sayılarının azalmasını sağladı. Başkan Erdoğan dün yaptığı Kabine Toplantısı’nın ardından tüm sokağa çıkma kısıtlamalarının sona erdiğini açıkladı. Tedbirlerin tek tek kaldırılması ile rehavete kapılmamak gerektiğini belirten Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Delta varyantı konusunda uyararak Temmuz ve Ağustos aylarına dikkat çekti. Öte yandan yaz ayları ile birlikte tatile gidenlerin en çok araştırdığı “Deniz ve havuzdan koronavirüs bulaşır mı?” sorusuna da yanıt geldi. İşte detaylar…

Cumhurbaşkanlığı Kabinesi Başkan Erdoğan liderliğinde toplandı. Toplantının ana gündem maddesi olarak koronavirüs tedbirleri yer aldı. Erdoğan 1 Temmuz'dan itibaren sokak kısıtlamasının kaldırılacağını açıkladı.

Erdoğan, '1 Temmuz'da başlamak üzere sokağa çıkma kısıtlamalarını tümüyle kaldırıyoruz. Müzikle ilgili sınırlamayı da 24.00'e çekiyoruz. Şehirler arası seyahat kısıtlamalarıyla şehir içi toplu taşıma araçlarındaki sınırlamalar sona eriyor.' dedi.

Öte yandan yaz ayları ile birlikte tatile gidenlerin en çok araştırdığı 'Deniz ve havuzdan koronavirüs bulaşır mı?' sorusuna da yanıt geldi.

Ankara'da Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Duran Tok, 'Deniz ve havuz, virüsün bulaşması için bir sebep değildir. Kişiler, denizi ve havuzu kullanırken sosyal mesafeye dikkat etmeli, kişisel koruyucu önlemlere uyulmalılardır. Deniz ve havuzda sosyal mesafeye ve talimatlara uyarsak kesinlikle bulaş söz konusu değil' dedi.

Liv Hospital Ankara Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Tok, koronavirüs tedbirleri kapsamında kişisel koruyucu önlemlere dikkat etmek şartıyla sosyal aktivitelerin kalabalık oluşturmayacak şekilde düzenlenmesi gerektiğini söyledi.

Deniz ve havuzlardan belirli kurallara uyulmak şartıyla yararlanılabileceğini belirten Tok, 'Ancak burada da birçok aktivitede olduğu gibi buralarda da belirli kurallar vardır. En çok deniz veya havuz suyundan koronavirüsün bulaşıp bulaşmadığına dair sorular alıyoruz. Özellikle deniz suyunda koronavirüsün bulaşma ihtimali oldukça düşüktür. Vücuttan atılan solunum yolu atıkları suya karıştığı zaman bunu binlerce kat sulandırmış, konsantrasyonunu azaltmış oluyoruz. Bu şekilde virüsün bulaşması hemen hemen imkansıza yakındır. Ancak deniz ve havuzda en çok dikkat etmemiz gereken kurallardan birisi ise mesafedir. Islak bir bölgede suyun içinde bulunduğumuz zaman maske olmayacağı için bizim tek yapmamız gereken kalabalık oluşturmamak, toplu etkinlikler düzenlememek ve mesafemize dikkat etmektir. Bu şartla deniz ve havuzlardan yararlanabiliriz. Deniz ve havuz virüsün bulaşması için bir sebep değildir. Kişiler denizi ve havuzu kullanırken sosyal mesafeye dikkat etmeli, kişisel koruyucu önlemlere uyulmalıdırlar. Deniz ve havuzda sosyal mesafeye ve talimatlara uyarsak, kesinlikle bulaş söz konusu değildir' diye konuştu.

'MALZEMELERİMİZİ SADECE KENDİMİZ KULLANMALIYIZ'

Doç. Dr. Tok, özellikle havuzların giriş kısmına ve herkesin görebileceği noktaya, Sağlık Bakanlığı'nca belirlenen, havuzda uyulması gereken talimatların asılması gerektiğini vurguladı. Kurallarla ilgili en ufak şüphenin olmaması gerektiğine değinen Tok, şunları söyledi:

'Ayrıca kişisel deniz veya havuz malzemelerimizi sadece kendimiz kullanmalıyız. Özellikle havuzlarda insanların çok fazla dokunduğu bölgelere eğer dokunacak olursak ki bu plastik veya çelikten bir bölge olabilir. İnsanların en fazla temas ettiği bölgelere dokunduktan sonra elimizi süratle dezenfekte etmeliyiz ve dezenfekte edene kadar vücudumuzdaki herhangi bir bölgeye dokunmamalıyız. Havuzlara hem girişte hem de çıkışta mecburen oraya giren insanların duş almasını sağlamalıyız. Bunun için bazı bölgelerde duş koridorları oluşturulmuş. Birkaç tane duşu yan yana koyarak bu bölgeden geçen kimselerin duş alarak havuza girmeleri sağlanmalıdır. Bunun haricinde özellikle el ve ayak temizliğine dikkat etmeliyiz. Havuza girişlerde sadece koronavirüs olarak düşünmeyelim; çeşitli cilt ve mantar enfeksiyonları için de havuz girişlerinde 10-15 santimetre deriliğinde birkaç metre alanında içerisinde dezenfektan olan bölgelere basarak geçmeliyiz ki diğer mantar türü enfeksiyonlardan korunabiliriz.'

'DENİZDE DOĞAL KORUYUCULUK VARDIR'

Havuz bölgesinde yaklaşık 4 metrekareye 1 kişi olacak şekilde tesisin ayarlanması gerektiğini belirten Doç. Dr. Tok, 'Bildiğimiz havuz ortamı haricindeki sosyal tesislerin olduğu deniz veya havuz bölgesinde 4 metrekareye 1 kişi, havuz içinde ise 8 metrekareye 1 kişi olacak şekilde sosyal mesafe ve alan ayarlanması yapılmalıdır. Toplu etkinliklerden kaçınarak bunu sağlayabiliriz. Bir de şunu unutmayalım; havuzun klor konsantrasyonu oldukça önemlidir. Eğer klor konsantrasyonu ayarlanmazsa havuzda bulunan virüslerin ölmeyeceği sadece koronavirüs olarak düşünmeyelim, diğer mikroplarında diğer insanlara su yutulması veya temas edilmesi halinde bulaşabileceğini unutmamalıyız. Havuz suyundaki klor konsantrasyonu sürekli ayarlanmalıdır. Denizde tuzlu su olduğu için doğal koruyuculuk vardır. Denizde de aynı şekilde sosyal mesafeye, yine kişisel malzemelerin sadece o kişi tarafından kullanılmasına ve toplu aktivitelerden uzak durarak kurallara uymalıyız' dedi.

TEMMUZ VE AĞUSTOS AYINA DİKKAT!

Öte yandan Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Delta varyantına karşı, 'Ekim ayında rahat etmek istiyorsak Temmuz ve Ağustos'u çok temkinli geçirmemiz gerekiyor' diyerek, uyardı.

'TÜRKİYE'DE DE DELTA VARYANTI BASKIN HALE GEÇECEKTİR'

İngiltere'de kaygıyla izlenen ve dünyada da baskın olması beklenen Delta (Hint) varyantı hakkında açıklamalar yapan Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, 'Bu varyant Hindistan'da çok büyük bir patlamaya neden olduktan sonra, o bölgedeki birçok ülkede de görülmeye devam etti. Önümüzdeki birkaç ay içinde bu varyantın V1'in (Alfa yani İngiltere varyantının) yerine geçebileceği öngörülüyor. Türkiye'deki duruma bakacak olursak, Türkiye'de de Delta varyantı tanımlandı ama genomik sürveyansı çok düzenli yapamıyoruz hala. Bu nedenle de durumumuzu net olarak bilemiyoruz şu an. Ama V1'den yola çıkarak şunu tahmin edebiliriz; Türkiye'de kısa bir süre sonra (diğerine nazaran daha fazla yayılıyor ve bulaşıyorsa) diğerinin yerine geçti V1. Delta varyantının da böyle olacağı tahmin ediliyor. Yani Alfa (V1) varyantının yerine geçecek Delta varyantı maalesef' diye konuştu.

'TOPLUMUN YÜZDE 70'İ İKİ DOZ AŞISINI OLMADAN RAHATLAYAMAYIZ'

Delta varyantının hem daha bulaşıcı hem de aşılardan kaçma potansiyelinin yüksek olması nedeniyle kaygı yarattığını anlatan Prof. Dr. Yavuz, 'Nasıl korunacağız? Toplumun yüzde 70'inin etkinliği en yüksek aşı ile aşılanmış olması gerekiyor. Şanslıyız, bu aşılardan birine ulaşabilmiş durumdayız. Ama bu aşıyla iki doz hızlıca aşılama yapmamız gerekecek. Şu an sağlık çalışanlarının çok büyük bir fedakarlığı var, onu kabul edelim. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir aşılama çalışması göremezsiniz. Bu da bizim şansımız. Günlük aşılama sayısının çok yüksek yapılıyor olması, etkili bir aşı ile aşılama yapabiliyor olmamız gerçekten çok önemli. Ama iki doz olmadan, bunun da koruyucu olmayacağını bilmemiz gerekiyor. Dolayısıyla şu anda Delta varyantına karşı biraz teyakkuzda olmamız gerekiyor hepimizin' dedi.

'EKİM AYINDA RAHAT ETMEK İSTİYORSAK, İKİ AYI TEMKİNLİ GEÇİRELİM'

Henüz erken olmasına rağmen birden bire çok rahatlama yaşadığımıza dikkat çeken Prof. Dr. Yavuz, sözlerini şöyle noktaladı:
'Toplumu da gözlemliyorum, inanmaz kalabalıklar görüyorum. Oysa Eylül'e kadar bir pik yaşamamız için hiçbir neden yok hala. Geçtiğimiz Nisan'dan Mayıs'tan çok farklı değil durum çünkü toplumun büyük bir çoğunluğu hala tam aşılı değil. Yeni bir varyant, daha bulaşıcı bir varyant var. Biz eğer aşılama ile birlikte kontrol önlemlerini birdenbire bırakırsak, bu böyle bu devam eder. Aşılardan da kaçabiliyor bu varyant. En etkili mRNA aşısının bile (bu varyanta) etkinliği yüzde 75 civarında. En azından Temmuz-Ağustos aylarını çok da sosyalleşmeden, yine kalabalıklardan biraz uzak geçirirsek, hepimiz açısından çok daha iyi olacak. İnsanlarla görüştüğünüz zaman mutlaka önlemlere devam edelim. Bütün yazı yoğun bir aşılama ile geçirip, insanları ikişer doz aşılamasını bitirebilirsek, sağlık çalışanları ile 65 yaş üstünü bir doz mRNA ile aşılayabilirsek Ekim'de daha rahat edeceğiz diye öngörüyorum. Ama bu iki ayı kesinlikle kontrollü geçirmemiz gerekiyor.'
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile