'Devlet Kendisine Meydan Okunmasına Asla İzin Vermez'
İstanbul Müftüsü Yılmaz: 'Cemaat, cemiyet, tarikat adını verdiğimiz güçlerin hedefleri sadece fertlerin vicdanları, kalpleri olmalıdır ve onların manevi eğitimleri ile sınırlı kalmalıdır' 'Onları bir güç olarak devşirmeye kalktıkları zaman, onların hem insani hem sayısal hem de ekonomik gücünden istifadeyle bir grup oluşturmaya başladıkları zaman tarikat olmaktan çıkarlar. Sosyolojik manada cemaat olurlar. Cemaat oldukları zaman da tehlike her zaman söz konusudur. Tarikat ile cemaat arasında fark vardır. Tarikat; mürşidi ile müridi ile bir eğitim sistemidir ve asla siyasi iddiası ve güç devşirme derdi olmaz' 'Bir devlet kendisine başkaldırılıp meydan okunmasına asla izin vermez. Tarih boyunca da vermemiştir. Osmanlı döneminde böyle tecrübeler yaşadık. Bu tecrübelerden ders alan Osmanlı; tarikatları, cemaatleri yönetmek ve yönlendirmek üzere özel kurumlar kurdu'
Küçükçekmece Belediyesi Nikah Sarayı'nda düzenlenen "İstanbul Müftüsü Din Görevlileri ile Buluşuyor" etkinliğinde konuşan Yılmaz, din görevlilerinin, mensubu oldukları din ve kurum itibarıyla anlamlı bir noktada bulunduklarını söyledi.
İnsanların doğuştan getirdikleri ve sonradan edindikleri üst ve alt kimlikleri bulunduğunu ifade eden Yılmaz, şunları kaydetti:
"Üst kimliğimiz önce insan olmak, sonra Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve Müslüman olmaktır. Ailemiz, milliyetimiz, memleketimiz ve kurumsal kimliğimiz de alt kimliğimizi oluşturur. Dine hizmet eden bir kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın mensubu olarak alt ve üst kimliklerimizin uyuşuyor olması bize ayrı bir enerji kazandırıyor.
Kurum kimliği ve aidiyetinin biraz pekişmeye ihtiyacı var. Çünkü Türkiye'de kurumsal kimliğini öne çıkararak hizmet verme geleneği daha yeni oturuyor. Kurumsal kimliğimiz üst kimliğimiz kadar güçlü olsun ve birbirimize çok daha güçlü bağlanalım. Bunun sinerjisini de toplumumuza irşad bir hizmet olarak daha yüksek seviyede taşıyıp ulaştıralım."
Alt kimlik üst kimlik meselesinin çok iyi etüt edilmesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, kurumsal ya da cemaat aidiyetinin bir alt kimlik olabileceğini aktardı.
İstanbul Müftüsü Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de Paralel Devlet Yapılanması olarak da tanımlanan o grup, bunu üst kimlik haline getirip devletin bütün kurumlarına egemen olmak istercesine bir tavra girince olanlar oldu. Belki de azı bile oldu, aslında daha çoğuna layıklardı. Bir devlet kendisine başkaldırılıp meydan okunmasına asla izin vermez. Tarih boyunca da vermemiştir. Osmanlı döneminde böyle tecrübeler yaşadık. Bu tecrübelerden ders alan Osmanlı; tarikatları, cemaatleri yönetmek ve yönlendirmek üzere özel kurumlar kurdu. Bunların hem ekonomik güçlerini hem insan potansiyellerini hem de toplumdaki etkinliklerini yönetmeye özen gösterdi."
- "Diyanet İşleri Başkanlığı emniyet supabıdır"
Alt-üst kimliğin önemine değinen Yılmaz, alt kimliğin, üst kimliğin üstüne geçmemesi gerektiğinin altını çizdi.
Geçtiği zaman da anında müdahale edilerek bunun sonlandırılması gerektiğini dile getiren Yılmaz, şöyle devam etti:
"Çünkü cemaat, cemiyet, tarikat adını verdiğimiz güçlerin hedefleri sadece fertlerin vicdanları, kalpleri olmalıdır ve onların manevi eğitimleri ile sınırlı kalmalıdır. Onları bir güç olarak devşirmeye kalktıkları zaman, onların hem insani hem sayısal hem de ekonomik gücünden istifadeyle bir grup oluşturmaya başladıkları zaman tarikat olmaktan çıkarlar. Sosyolojik manada cemaat olurlar. Cemaat oldukları zaman da tehlike her zaman söz konusudur.
Tarikat ile cemaat arasında fark vardır. Tarikat mürşidi ile müridi ile bir eğitim sistemidir ve asla siyasi iddiası ve güç devşirme derdi olmaz. Hatta tarikata intisap etmek isteyen insana o tarikatın şeyhi 'İyi düşündün mü? İstişare, istihare yaptın mı?' diye sorup iradesinin güçlü olup olmadığını anlamaya çalışır. Hatta bazen 'Evladım git, nasibin bizden değil' diye başka yere gönderir. Ancak cemaatleşen tarikatlarda minibüs misali 'Gel bize, atla, kurtuluş bizde' gibi ifadelerle insanları çoğaltarak güç elde etme derdine düşenler ortaya çıkar. Bu da önemli bir tehlikedir. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın mevcudiyeti bu tür riskler için önemli bir emniyet supabıdır."
Programa, Küçükçekmece Belediye Başkan Yardımcısı Besim Müftüoğlu, Küçükçekmece Müftüsü Mustafa Temel, ilçede görev yapan imam hatip, müezzin-kayyım, ve Kur'an Kursu öğreticileri katıldı.