“Balyoz Planı'' iddialarına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, basın mensuplarına dağıtılan mektubunda, ''Eski bir asker olarak yaşadıklarımı, verdiğimiz savaşın götürüsü olarak görüyorum. Bu nedenle dik duruşumu asla bozmayacağım'' ifadesine yer verdi.
Doğan'ın 16 sayfalık mektubu, Beşiktaş'taki İstanbul Adliyesine gelen avukatı Celal Ülgen tarafından basın mensuplarına dağıtıldı.
Ülgen tarafından dağıtılan mektupta emekli Orgeneral Doğan, delillerin henüz tamamen toplanmamış olması ve suçun mahiyeti gibi gerekçelerle üç haftayı aşkın bir süredir tutuklu olduğunu belirterek, ''Yakalama, gözaltı ve tutuklanma sürecinde onur kırıcı, hazmedilmesi zor adli prosedürlerin ruhuma ve bedenime yaptığı tahribatın hesabını kimlerden sormamın gerektiğinin bilincindeyim'' dedi.
''Eski bir asker olarak yaşadıklarımı, verdiğimiz savaşın götürüsü olarak görüyorum. Bu nedenle dik duruşumu asla bozmayacağım'' ifadelerini kullanan Doğan, kamuoyunu uyarmak ve tarihe bir not düşmek için mektup yazdığını kaydetti.
Soruşturmaya konu belgeye ilişkin, ''Üzerinde ıslak, kuru veya elektronik hiçbir imza bulunmayan bu uyduruk belgenin gerçek olduğu sanısını yaratmak için bu belgeye referans veren bir başka sahte evrak düzenlenmiştir'' iddiasında bulunan Doğan, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde bütün hareket planları ve bu planlara göre düzenlenen seminerlere ilişkin yazışmaların harekat başkanları tarafından hazırlandığını ve belgenin üzerinde yer alan ''Pl. ve Eğt. Ş.'' ibaresinin açılımı olan ''Plan ve Eğitim Şubesi'' adlı bir şubenin 1. Ordu Harekat Başkanlığı kuruluşunda bulunmadığını öne sürdü.
Doğan, 5-7 Mart 2003 tarihlerinde icra edilen plan seminerine ilişkin bütün yazışmaların Ordu Harekat Başkanlığı kuruluşunda bulunan Plan ve Harekat Şubesi'nce (Pln. Hrk. Ş.) hazırlandığını ve askeri bilirkişi raporunda yer alan seminere ilişkin bütün yazışmalarda ''Pln. Hrk. Ş.'' kodunun bulunduğunu aktardı.
BİLİRKİŞİ TALEBİ
''Yazışmalara ilişkin sahte evraklarda, orijinal olmayan ibarelerin yer aldığını'' öne süren Doğan, soruşturmayla ilgili bilirkişi raporunun hazırlandığı TÜBİTAK'ı eleştirerek, yanlış kod ve ibarelerin yer aldığı sahte evrakların teyidi için herhangi bir üniversitenin ilgili bölümünden gerçek bir bilirkişi raporu alınması gerektiğini bildirdi.
1. Ordu Askeri Savcılığından alınan bilirkişi raporunun soruşturmayı yürüten Cumhuriyet savcılarının iddialarına bir dayanak teşkil etmediğini savunan Doğan, basında yanlış haberlerin yer alması üzerine askeri savcılığın ''dokümanların gerçek olduğu izlenimi yaratılmaya çalışılmıştır'' açıklaması yaptığını, raporda incelemenin dayandığı faraziyenin açıkça belirtildiği, raporda planın gerçekliğinin sorgulanmadığı ve planın gerçek olduğu varsayımından hareket edildiğini dile getirdi.
''BİR DARBE PLANI HİÇBİR SURETLE GÖRÜŞÜLMEDİ''
Çetin Doğan, ''5-7 Mart 2003'te icra edilen 1. Ordu Plan Seminerinde 'Egemen Harekat Planı'nın görüşülmediği ve uydurma 'Balyoz' planının görüşülüp, müzakere edildiği iddiasının geçersiz olduğunu'' savunarak, bununla ilgili hususları şu şekilde sıraladı:
''Plan seminerinin icrasına ilişkin ordu komutanı olarak yayınladığım bir emirde, seminerde yapılacak takdim, konuşma ve müzakerelerin tamamının kayda alınmasını istedim. Emir doğrultusunda seminer başından sonuna kadar kayda alındığı için ses kayıtları bulunmaktadır. Savcılığın elinde bulunan ve bazı bölümleri basına sızdırılan ses bantları, emrim üzerine kayda alınmış ses bantlarıdır. Verdiğim emrin sureti, savcılıkta değilse aynı konuda soruşturma yapan askeri savcılıktan temin edilebilir. Bu kayıtlardan açıkça görülecek husus da plan seminerinde 'Balyoz', 'Suga', 'Oraj', 'Sakal', 'Çarşaf' kod adlı, 'kendi uçağını düşürmek' ve 'cami bombalamak' gibi inanılmaz hazırlıkları içeren bir darbe planının hiçbir suretle görüşülmediğidir.''
''OLASILIĞI YÜKSEK EN TEHLİKELİ SENARYO''
Doğan, ''ses kayıtlarının söz konusu seminerde sadece 1. Ordu Egemen Harekat Planı'nın jenerik bir senaryo çerçevesinde, ordunun Sakarya nehrine kadar uzanan geri bölgesinin güvenliğini de kapsayacak şekilde irdelendiğini açıkça ortaya koyduğunu'' iddia etti. Doğan, jenerik senaryonun özelliğinin, ''olasılığı yüksek, en tehlikeli senaryo'' olduğunu da dile getirdi.
Seminerde, Türkiye'nin komşu ülkeler Yunanistan ve Irak ile iki cephede tehdit altında kalması ve sorun durumunda ne yapılması gerektiğinin konuşulduğunu aktaran Doğan, yapılan müzakerelerde kendi yaptığı konuşmalar ve diğer katılımcıların özel takdimlerin parça parça kullanılarak kamuoyunda bilgi kirliliği ve kuşku yaratılmaya çalışıldığını ileri sürdü.
Doğan, ''Ordu karargahından bayan sekreterlerin, yazıcıların dahi ifadelerine başvurulduğunu üzülerek öğrendim. Bunca insanın benim suçluluğumu ispat etmek ve bu amaçla bir delil bulma uğruna tedirgin edildiklerini öğrenmenin bana çok acı geldiğini söylemeliyim'' dedi.
''Balyoz Hareket Planı''nın bilgisayarda kopyalama ve yapıştırma metoduyla imal edildiğini savunan ve bu savıyla ilgili çeşitli hususları belirten Doğan, ''1. Ordu Komutanlığı'nın 5-7 Mart 2003 tarihleri arasında icra ettiği Ordu Plan Semineri'nin jenerik senaryosu ve cereyan tarzı planının üst komutanlardan gizlendiği'' iddialarını da yalanladı.
Doğan, plan seminerlerinin üst komutanlıklarca yayınlanan genel direktifin ana çerçevesinde hazırlandığını, detayların üst komutanlıklarca belirlendiğini ve icra edildiğini savunarak, Genelkurmay Başkanlığı ve Kara Kuvvetleri Komutanlığından generallerin başkanlık ettiği heyetlerin gözlemci olarak seminere katıldıklarını öne sürdü.
ADLİYEDE AŞAMASI
''Balyoz planı'' soruşturmasına siyasi kişilerin müdahalesi veya siyasetin gölgesi olup olmadığını kamuoyunun takdirine bıraktığını kaydeden Doğan, kendisiyle ilgili arama ve gözaltı olaylarına ilişkin haberlerin gözaltına alınmasından dört saat önce bir televizyon kanalından verildiğini ifade etti.
Adliyeye getirildiği gün saat 10.30'da başlayan savcılık sorgusunun saat 15.30'da sona erdiğini belirten Doğan, İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekili Turan Çolakkadı'nın Beşiktaş Adliyesinden ayrılmasının saat 16.00'da gerçekleştiğini ve nereye gittiği ya da kiminle yemek yediği hususlarının kendi beyanlarıyla sabit olduğunu savundu.
Doğan, kendisini sorgulayan Cumhuriyet savcılarından Bilal Bayraktar'ın kendisine, ''Evet üst düzey yöneticilerden bana bu davaya ilişkin telefon edildi'' dediğini öne sürerek, bu konuşmanın da soruşturmada siyasilerin bir gölgesinin olup olmadığı yönündeki konuya bir fikir verdiğini söyledi.
Doğan, ifadesini alan nöbetçi hakim Ali Efendi Peksak'ın, sorgulamalardan önce Başsavcıvekili Çolakkadı ile yemekte olduğunu da öne sürerek, ''Hakim ve savcılarımızın Adalet Bakanlığı Müsteşarı ile görüşerek karar vermiş olabileceği yolunda bir kuşku duyulması dahi adil yargılamaya gölge düşürmez mi?'' diye sordu.
CEZAEVİ HAYATI
Tutuklu bulunduğu Silivri Kapalı Ceza İnfaz Kurumundaki hayatını da anlatan Doğan, cezaevinde hayatın, kurumda görevli personelin gösterdiği iyi niyete rağmen bir ceza niteliği taşıdığını savundu.
Doğan, şunları kaydetti:
''Şayet burada iseniz, sizin şüpheli, sanık veya hükümlü olmanız fark etmiyor. İlgili tüzük gereğince cezaevi içerisinde tutuklu ve hükümlülerin tabi olduğu bütün kısıtlamalar aynı. Daha başka bir deyişle yargısız infaz ediliyor, hükümlü gibi ceza çekiyorsunuz. Her gün üzeriniz aranıyor, ayakkabınız çıkartılıyor, haftada ancak bir gün 15 dakika telefonla görüşme hakkımı, ABD'deki kızımla konuşmak istediğimde kullanamıyorum. Kızımın telefon faturası isteniyor.''
Dik duruşumu asla bozmayacağım
'Balyoz Planı'' soruşturma kapsamında tutuklanan eski 1. Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan, hazırladığı 16 sayfalık mektubu avukatı aracılığıyla basın mensuplarına dağıttı.