'Dilleri Farklı, Ekmekleri Bir'

Son yıllarda büyük insani dramların yaşandığı Suriye'den kaçan sığınmacılara umut olmaya devam eden Türkiye'de, birçok Suriyeli Türk girişimcilerle omuz omuza verip açtıkları iş yerlerinde rızıklarını kazanıyor Kuyumculuktan yemek sektörüne, marketten tekstile kadar birçok alanda adından söz ettiren Suriyeli ve Türk ortaklar, ülkeye el birliğiyle hizmet sunuyor.

HALİL FİDAN - Ülkelerindeki iç savaştan kaçarak Türkiye'ye sığınmak durumunda kalan birçok Suriyeli, Türklerle birlikte açtıkları iş yerlerinde ailelerinin geçimini sağlamaya çalışıyor.

Mart 2011'de başlayan iç karışıklık ve ardından yaşanan savaş nedeniyle nüfusunun büyük bölümü yardıma muhtaç hale gelen Suriye'de, 3 milyonun üzerinde kişi çareyi komşu ülke Türkiye'ye sığınmakta buldu.

'Dost ülke' Türkiye'de bulunan savaş mağdurlarının 246 bin 80'i AFAD tarafından oluşturulan barınma merkezlerinde en iyi şekilde ağırlanırken, çok sayıda sığınmacı ise farklı kentlerde kendi imkanlarıyla hayata tutunmaya çalışıyor.

Uluslararası toplumun duyarsızlığına rağmen, sığınmacıların yaralarının sarılması ve yeniden yaşama tutunması için yaklaşık 25 milyar dolar kaynak harcayan Türkiye'de, Suriyeliler kendilerini adeta vatanlarında gibi rahat hissediyor.

Türkiye'de en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan şehirlerin başında gelen 'Ensar kenti' Şanlıurfa'da da kimi Suriyeli ülkesindeki mesleğini yapmaya devam ederken, kimi de farklı iş sahalarında geçimini sağlamak için gayret sarf ediyor.

Türkçe öğrenen ve kente adapte olmaya başlayan Suriyeliler'den birçoğu, Türk vatandaşlarıyla ortak iş yerleri açarak ekonomi dünyasında 'patron' olarak varlıklarını sürdürüyor.

Kuyumculuktan, yemek sektörüne, marketten tekstile kadar hem hizmet hem de üretim dallarında adından söz ettiren ortak Suriyeli ve Türk girişimciler, hem Türk vatandaşlarına hem de sığınmacılara istihdam sağlıyor.

Dilleri ve ülkeleri farklı olsa da evlerine ekmek götürmek adına ortak hareket eden Türk ve Suriyeli girişimciler, güzel bir dayanışma içinde rızıklarını kazanmanın mutluluğunu yaşıyor.

Rakka'dan yaklaşık 1,5 yıl önce Türkiye'ye gelen ve merkez Eyyübiye ilçesinde Türk ortağıyla döviz bürosu aşan Mahmud Mustafa el-İsa, AA muhabirine yaptığı açıklamada, son yıllarda acı dolu zamanlar geçirdiklerini ve Türkiye'de bunu unutmaya çalıştıklarını söyledi.

Her şeye rağmen hayatın devam ettiğini ve ailesine bakabilmek için çalıştığını ifade eden el-İsa, 'Türkiye'ye ilk geldiğimizde endişelerimiz vardı ama kısa sürede bunun yersiz olduğunu anladık. İnsanların çoğu Arapça konuşuyor, iletişim kurmada hiç sıkıntı çekmedik. Bir yıl öncede ortağım Yusuf'la tanıştık, birlikte iş yapabileceğimizi söyledi ve başladık. Allah'a şükür işlerimiz iyi. Hem Suriyeli hem Türk müşterilerimiz var. İnşallah bundan sonra daha iyi olacak.' diye konuştu.

- 'Suriyelilerin Şanlıurfa ekonomisine çok katkısı oldu'

Yusuf Mert ise kentte tanıdığı Suriyeliler aracılığıyla Mahmud Mustafa el-İsa ile tanıştıklarını ve bir süre sonra ortak olmaya karar verdiklerini dile getirdi.

Şimdiye kadar aralarında en ufak bir tartışma bile yaşanmadığını vurgulayan Mert, şöyle konuştu:

'Mahmut kardeşime çok güveniyorum, zaten geçmişten beri bağlarımız var, akrabalığımız var, savaş çıkınca haliyle insanlar buraya geldi. Kentte birçok Suriyeli iş adamı ve esnaf var, Suriyelilerin Şanlıurfa ekonomisine katkısı çok oldu, önceden buradaki dükkanların çoğu kapalıydı, Suriyeliler gelince birçok iş yeri açıldı. Maşallah bizim de güzel bir ortaklığımız var. Tabii ki bu insanların çalışmaya ihtiyaçları var, ekmeklerini kazanmaları gerekiyor. Memnunuz bu ortaklıktan. Umarım bu şekilde güzel devam eder.'

Eyyüp Peygamber Mahallesi'nde Suriyelilere yönelik ürünler de satan market işleten 42 yaşındaki Halil Hezza ise 8 ay önce Deyrizor kentinden Şanlıurfa'ya geldiğini ve bir süre önce de bu markete ortak olduğunu anlattı.

Suriye'de uzun yıllar resim öğretmeni olarak görev yaptığını dile getiren Hezza, 'Uzun süre savaş bitsin diye ülkemden ayrılmadım ama bitecek gibi değildi. Son dönemlerde bizim bölgede zulümler iyice arttı. Çok acı çektik, ölümlere, vahşetlere şahitlik ettik, sonunda da dayanamayarak 5 çocuğum ve eşimle buraya geldik. Hayatta kalabilmek için, çocuklarımın geleceği için buraya geldim. Buraya gelince hayatımızı sürdürebilmek adına bir yakınımın aracılığıyla markete ortak oldum. Allah'a şükür iyi gidiyoruz.' şeklinde konuştu.

Halil Hezza'nın ortağı Mustafa Yıldırım da Suriyeli sığınmacıların kentte adapte olduğunu ve artık birçok yerde iş yeri açtıklarını ifade etti. Ortağıyla iyi bir uyum yakaladığını aktaran Yıldırım, hem Türk hem de Suriyeli müşterilerle alışveriş gerçekleştirdiklerini söyledi.

- 'Ortağım evinin anahtarını bana bırakıp gidiyor'

Gıda satışıyla uğraşan 28 yaşındaki Muhanned Umeyr ise savaştan önce Rakka'da mutlu bir hayatları olduğunu ve öğretmen olmaya hazırlandığında savaşın acı yüzüyle tanıştığını söyledi.

Tüm dünya Suriye'deki vahşete seyirci kalırken Türkiye'nin kendilerine sahip çıktığını anımsatan Umeyr, şunları kaydetti:

'Önceden orada mutlu bir hayatımız vardı, ben öğretmen olmaya hazırlanıyordum ama her şeyi bırakıp geldik. Türkiye'ye ne kadar teşekkür etsek az, bize kucak açtı. Tüm dünya ülkeleri kapıları kapatmasına rağmen sadece Türkiye bize kapılarını açtı. İki yıldır buradayım, hiç tanımadığım bir kişinin evini kiraladım sonra onunla dükkana ortak oldum. Aramız çok iyi, bana çok güveniyor evinin anahtarını bile bana bırakıp gidiyor. Güzel bir ortaklığımız var, Allah'a şükür inşallah böyle devam eder. Kira konusunda bana sıkıntı yaşatmadı, bir aile gibi yaşıyoruz.'

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile