Dink Cinayeti Davası Sanıklarından Tuncel, Kitabını Tanıttı

Erhan Tuncel: 'Biz asıl fail değildik, bir nevi ısmarlama faildik. Belli bir odak tarafından azmettirici yapıldık. Bu odak, aslında FETÖ diye bilinen yapı, kitaptaki tanımında ise süper NATO'nun görünen yüzü. Bazı kamu kurumlarında yapılanabilmeleri için bizi fail yapıp sonrasında kendi amaçlarına ulaşmaya çalıştılar. Fakat bizim ısrarımız, gerek Dink ailesi gerek iç ve dış kamuoyunun baskısından dolayı ayakları taşa takıldı, düştüler' 'Hepimiz bu toprağın insanıyız. Acı kutsaldır. En azından aklanıp karşılarına (Dink ailesi) öyle çıkmayı uygun gördük. İlerleyen süreçlerde tamamen aklanırsak bir başsağlığı tekrar dilemek isterim' 'Bu yolculuğumuzda bir suikastın perde arkasındaki gizli hesapları inceledik. Sadece bir suikastın perde arkasındaki asıl hesapların bir ülkenin geleceğinde ne gibi etkiler yaptığını artık biliyoruz'

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in öldürülmesi davasının tutuksuz sanığı Erhan Tuncel, kendilerinin asıl fail olmadığını, ısmarlama fail yapıldıklarını savunarak, 'Belli bir odak tarafından azmettirici yapıldık. Bu odak aslında FETÖ diye bilinen yapı, kitaptaki tanımında ise süper NATO'nun görünen yüzü. Bazı kamu kurumlarında yapılanabilmeleri için bizi fail yapıp sonrasında kendi amaçlarına ulaşmaya çalıştılar. Fakat bizim ısrarımız, gerek Dink ailesi gerek iç ve dış kamuoyunun baskısından dolayı ayakları taşa takıldı, düştüler.' dedi.

Hayat Yayın Grubu tarafından çıkarılan 'Hrant Dink Suikastının Perde Arkası ve Amerika'nın Yeniçerileri' adlı kitabının tanıtımını yapan Tuncel, yargılandığı davada birçok konudan aklandığını söyledi.

'Suikastın derinlerine indiğinde hedefin Hrant Dink değil dünyaya açılan Türkiye olduğunu gördük.' diyen Tuncel, bu kapsamda yazdığı kitapta sorular sorarak, yanıtlar verdiğini kaydetti.

Kitabında Dink'i kimlerin, nasıl ve niçin öldürdüğünü anlatığını belirten Tuncel, kitapta ele alınan konuları şöyle sıraladı:

'Neden FETÖ çatı iddianamesi Hrant Dink davasıyla birleştirildi? Avrupa'da düzenlenen hangi suikastla, Dink suikastı aynı kaderi paylaşıyordu? 2007-2016 arasında, Türkiye'nin arka planı, kimler tarafından, nasıl yapılandırıldı? Barnabas İncili ile Muhsin Yazıcıoğlu suikastı arasındaki ilişki neydi? 15 Temmuz gayri nizami harp provası mıydı, darbe girişimi miydi, iç savaş çıkarma teşebbüsü müydü? Dönemin güçlü siyasi figürleri birlikteyken neden şimdi birbirlerine düştüler? FETÖ'nün kozmik odasından çıkan belgeler ve gerçekler nelerdi? FETÖ'ye hangi siyasiler, hangi belgelerle, nasıl açık verdi? 17-25 Aralık'ın rövanşında dönemin hangi siyasi figürleri ifşa edilecek ve akıbetleri ne olacak?'

Tuncel, 10 yılı aşkın zamandır süren yargılamanın neden uzatıldığına da ışık tuttuğunu ifade ederek, idealist düşünce yapısına sahip olan bütün insanların, hangi yöntemlerle tuzağa düşürüldüğü, konusuna da değindiğini dile getirdi.

Kitabın, şiddetin hüküm sürdüğü varoşlardan başladığına dikkati çeken Tuncel, 'Terörle Mücadele Müdürlüğünün sorgu odalarına, mahkeme salonlarına girdik. Tabutluk denilen hapishanenin küflü hücrelerinin havasını soluduk. C-5 Şube'nin karanlık dehlizlerinden, bürokrasinin kapı ardında konuşulup dışarı yansımayan konuşmalarına şahit olduk. Bu yolculuğumuzda bir suikastın perde arkasındaki gizli hesapları inceledik. Sadece bir suikastın perde arkasındaki asıl hesapların bir ülkenin geleceğinde ne gibi etkiler yaptığını artık biliyoruz. Bunun arka planında istihbarat örgütlerinin, bir kısım medyanın ve küresel sermayenin olduğuna şahit olduk. Yargılama sonucundaki bilgi, birikim, tecrübelerimizi, tespitlerimizi ve belgelerimizi kamuoyuna sunduk.' diye konuştu.

- 'Cinayete karşı çıkan ve ilk adımı atan kişiyim'

Erhan Tuncel, basın mensuplarının soruları üzerine, kendisinin de davada fail olarak yer aldığı 2007'de insanların dosyalarda nasıl fail yapıldığının artık çok iyi bilindiğini belirterek, şöyle devam etti:

'Biz asıl fail değildik, bir nevi ısmarlama faildik. Çünkü Türkiye'de Hrant Dink cinayetine ilk karşı çıkan ve somut adımı atan ilk kişiyim. Belli bir odak tarafından azmettirici yapıldık. Bu odak, aslında FETÖ diye bilinen yapı, kitaptaki tanımında ise süper NATO'nun görünen yüzü. Bazı kamu kurumlarında yapılanabilmeleri için bizi fail yapıp sonrasında kendi amaçlarına ulaşmaya çalıştılar. Fakat bizim ısrarımız, gerek Dink ailesi gerek iç ve dış kamuoyunun baskısından dolayı ayakları taşa takıldı, düştüler.'

Dink ailesiyle görüşüp görüşmediğine ilişkin soru üzerine Tuncel, 'İki dostum birebir tanıyordu. Ailelerinin çok iyi insanlar olduğunu söylediler. Hepimiz bu toprağın insanıyız. Acı kutsaldır. En azından aklanıp karşılarına öyle çıkmayı uygun gördük. 'Bak biz de bu işin mağduru olduk, bedeller ödedik. Koruduk yıllarca. Daha sonra elimizde olmayan imkanlardan dolayı Dink öldürüldü.' Bu şekil bir yaklaşımımız oldu. Dava süreci devam ettiği, belgelerimizi kamuoyuyla paylaştığımız için böyle bir şeye ihtiyaç duyulmadı. Ancak ilerleyen süreçlerde tamamen aklanırsak bir başsağlığı tekrar dilemek isterim.' ifadelerini kullandı.

- 'FETÖ'yü ilk 2013'te anladım'

Tuncel, kendisine komplo kurulduğunu anlatarak, FETÖ'yü ilk kez 2013'te firari savcı Muammer Akkaş'a ifade vermeye gittiğinde anladığını, Akkaş'a 'Sen de bu oluşumun içindesin' diye tepki verdiğini, emniyette yasa dışı kurulduğu belirtilen C-5 Şubesi'nin belgelerini okuyunca da düşüncelerinin netleştiğini söyledi.

Devlet aleyhinde bir şey yapmayacaklarını bildikleri için eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve diğer kişilerin kendilerini baskı altında tuttuğunu ifade eden Tuncel, yardımcı istihbarat elemanı olarak çalıştığı dönemde, Akyürek'in de 2004'te Trabzon'da görev yapması dolayısıyla hiyerarşik amiri sayıldığını belirtti.

Tuncel, Dink cinayetine bilerek engel olunmadığını ve kendisinin o dönemde üzerine düşen görevi yaptığını savundu.

'Dink gibi bir kurban vardı. Bizi bir profille kamuoyuna sundular. Olayın failidir, azmettiricisidir, kontrgerilladır, devletin tetikçisi gibi. Kimse bana sormadan yıllarca servis haberlerle kamuoyuna sunulduk.' diyen Tuncel, kendi belgelerini sunup anlatmak için kitabı yazdığını dile getirdi.

Tuncel, kitabının ilgi gördüğünü belirterek, 'Bir insan baştan sona kadar Dink suikastını iyi okusun, dedik. Üniversite öğrencileri nasıl takip ediliyor, profesyonel suikast nasıl işlenir gibi konulara değindik. Kendimizi savunmadık. Kamuoyunun takdirine sunduk.' diye konuştu.

Kitabın devamının olacağını bildiren Tuncel, 'polis ihmal etti, jandarma iştirak etti' dediklerini, soruşturma şu anda kısıtlı olduğu için jandarmayla ilgili elindeki birkaç belgeyi yayımlayamadığını söyledi.

- Dava süreci

Erhan Tuncel, 19 Ocak 2007'de Dink'in öldürülmesinin ardından 18 sanıkla birlikte yargılandığı dönemin özel yetkili İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince 17 Ocak 2012'de 10 yıl 6 ay hapisle cezalandırıldı ve tahliye edildi.

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 'örgüt' yönünden verilen beraat kararını bozarak, sanıkların 'silahlı terör örgütü' değil, 'suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt' üyesi oldukları gerekçesiyle yargılanmalarına hükmetti. Tuncel'in ''patlayıcı madde imal etme'' suçundan mahkumiyet kararını onayan Yargıtay, ''kasten öldürmeye azmettirme'' suçundan beraat hükmünü ise sanığın Dink'in öldürülmesi suçuna yardım suretiyle iştirak etmesi sebebiyle mahkumiyeti gerektiği için bozdu.

Yargıtay kararının ardından, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde davanın yeniden görülmesine başlandı. Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesiyle görevli ağır ceza mahkemelerinin kaldırılması üzerine, dava İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.

Bu arada, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi de Dink'in öldürülmesine ilişkin eski Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski İstihbarat Daire Başkanlığı Personel Şube Müdürü Coşgun Çakar ve eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer'in de arasında bulunduğu 27 şüphelinin yer aldığı iddianameyi kabul etti.

İki dosyanın birleşmesi üzerine davanın İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmesine devam ediliyor.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile