Türkiye dış politikada ezber bozmaya devam ediyor. Yurt dışında yaşayan Türkler bunun onurunu çok iyi hissetmeye başladılar.
Şu anda ABD New Orleans’da Amerikan Psikiyatri Birliği’nin kongresi için bulunuyorum. Hastanemizin ve İstanbul’da düzenlediğimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın katılımı ile gerçekleşecek “ EEG ve Nörobilim” uluslararası kongresinin tanıtımı için standımız vardı. Pek çok hekim ziyaret etti. Diğer stant görevlileri bizim çalışanımıza “Buraya da gel insanlar bize de gelsin” diye takıldılar.
Cazibenin sebebinin Türk Lokumu kadar ‘Türkiye ve İstanbul’ isimlerinin çekiciliği olduğu kanaatindeyim. Türkiye konusunda ciddi bir merak gözlemledik. Bu merak duygusunun tanıtım değeri çok yüksektir.
Ziyaretçilerle siyasi polemiklere hiç girmedik. Ermeni kökenli ABD’li psikiyatristler geldi lokuma çok sevindiler. İhtilaflı konulardan daha çok ortak konular üzerinde ilişki kurmak sorunları çözmeye Türkiyeyi tanıtmaya daha çok hizmet ediyordu. Türk dış politikasındaki hareketlilik bende bazı psikolojik çağrışımlar yaptırdı.
DIŞ İLİŞKİLERDE MAJOR DEĞİŞİKLİKLER HER ZAMAN TEHLİKELİDİR
Çünkü kurulmuş çıkar dengelerini bozma ve bazı paranoyaları kaşıma riski yükselir. Bazı güç odaklarının stratejik hedeflerine engel olunması söz konusu ise çok güçlü ve çok haklı gerekçelerle hareket etmek gerekir.
Bugün İsraile karşı ABD ve Avrupa halkında ekonomik kriz nedeniyle sebebiyet verdikleri kayıplar sonucu olumsuz rüzgarlar esmeye başladı. Diğer taraftan Filistin’de yapılan insan haklarına aykırı yanlışları propaganda güçleri ile örtbas etme çabası gözükmeye başladı.
Dün Irakta yalan kimyasal silah istihbaratı ile Ortadoğu karıştırıldı, bugün nükleer silah istihbaratı ile aynı şeyler yapılmaya çalışılıyor. Dış ilişkilerde bu gerekçe çok hatırlatılmalıdır.
NÜKLEER SİLAHLARLA İLGİLENMENİN POLİTİK BEDELİ VAR
1963’de ABD Başkanı Kennedy suikasdı öncesi J.F.Kennedy’nin İsraile nükleer enerji üretmemesi için şiddetle karşı çıktığını politik tarihçiler çok iyi biliyorlar.
Bugün ciddi bir siyasi cesaret örneği olarak dünya barışı için riske girerek nükleer güç dengelerini korumaya çalışmak ve bunu barışcıl, diplomatik becerileri kullanarak yapmaya çabalamak övgüye değerdir.
NE KADAR MAYINLI BİR ALANDA DOLAŞILDIĞININ BİLİNCİNDE OLUNMALIDIR
Milli İstihbarat Teşkilatına dış ilişkiler kaynaklı bir müsteşar atanması çok akıllıca bir davranış oldu. ABD ve İsrail istihbaratı ile güven artırıcı faaliyetler bir çok korkuyu giderir.
Dış ilişkilerde islam ülkeleri ile bir ziyaret varsa İsrail ile iki ziyaret gerçekleşmelidir. İlişkiyi sabote eden kişiler ya korkuları ya da kötü niyetleri ile bunu yaparlar. Olgun davranan taraf güveni artırır. Güvenin artması korkuları, kaygıları ve paranoyak algıyı giderir. Böylece kıyamet savaşı bekleyenler marjnal kalırlar.
Diyalog kapısını çarparak ilişkileri iç politikadaki tepkisel ilişkiler şeklinde restleşerek götürmenin dış politikaya uymadığını tüm siyasetçiler bilirler.
Şu günlerde yeni hudut olaylarına veya suikast planlarına daha çok dikkat etmek gerekir. Gözdağı yönteminin sonuç verip vermeyeceği ilkeli, güçlü gerekçeli ve sağlam tezli çalışmalar sonucu etkisiz kaldığının çok örneklerini gördük.
BALYOZ HARP PLANI İLE BAĞLANTI VAR MI?
Balyoz harp oyununu dikkatle okuyanlar bütün planın ABD’nin Irak’a müdahalesi bahanesi ile iç tehdit provokasyonları ile yönetimi ele geçirme hesabı dikkati çeker. Balyoz planı dış destek olmadan gerçekleşemezdi.
Acaba bütün ‘teravet’i ile verlığını sürdüren darbeci yapının yeni planı nedir? Genelkurmayda bilgi destek subayları iç tehdit planları yapıyor mu? Yeni planlarda İran ve güçlendirilmiş uranyum hareketi yer alıyor mu?
Dış ilişkilerde olağanüstü çalışmak yeter mi? Genelkurmayda Sayın Çevik Bir zamanında geliştirilmiş büyük bir askeri İsrail lobisinin varlığı göz önüne alınıyor mu?
İç tehdit konusunda ‘İcra birimler’inde sorumlu kurmayların görevlerine son verildiğini duymadık. Genelkurmay Başkanımızın altının oyulması zayıf bir ihtimal değildir. Bizden hatırlatması.
Kaynak: Haber7
Dış ilişkilerde major değişiklikler her zaman için tehlikelidir
Türk dış politikası ezber bozmayı sürdürürken, nükleer politikalarının önem ve bedeline dikkat çeken Prof. Dr. Tarhan, "Şu günlerde yeni hudut olaylarına veya suikast planlarına dikkat etmek gerek" uyarısı yapıyor.