Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'nun Bild Gazetesine Demeci

Çavuşoğlu: '(Almanya'ya kaçan FETÖ yandaşları) Yakında tam sayıyı tespit etmiş olacağız ve iade talep edeceğiz. Ancak, Almanya'nın buna uyacağından şüpheliyim. Geçmişte PKK ve DHKPC teröristlerine ilişkin tüm iade talepleri reddedilmişti' 'Avusturya’daki insanlarımızın Şansölye Kern tarafından radikal olarak nitelendirilmesi çok ağır bir itham. Avusturya hükümeti daha ziyade kendi radikal vatandaşlarıyla ilgilense. Zamanında Haider’i seçen veya şimdi aşırı sağcı Cumhurbaşkanı adayına yüzde 49,9 oy veren Türk kökenli Avusturyalılar değil' 'Nasıl olur da geçmişte terör örgütü PKK'nın liderlerine canlı yayın için katılım hakkı verilirken, bugün Cumhurbaşkanı'nın konuşmasına izin verilmez? Bunun yerine Cumhurbaşkanımız Almanya'da diktatör olarak niteleniyor. Neden? Yasa dışı yollardan mı iktidara geldi? Seçilmedi mi?'

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminin ardından Almanya'ya kaçan FETÖ yandaşlarının bulunduğunu belirterek, 'Yakında tam sayıyı tespit etmiş olacağız ve iade talep edeceğiz. Ancak, Almanya'nın buna uyacağından şüpheliyim. Geçmişte PKK ve DHKP-C teröristlerine ilişkin tüm iade talepleri reddedilmişti.' dedi.

Bakan Çavuşoğlu'nun Alman Bild gazetesine verdiği mülakatın tam metni yayımlandı.

Türkiye-Rusya ilişkilerinde son dönemde yaşanan gelişmeleri yorumlayan Çavuşoğlu, iki ülkenin geçmişte her zaman iyi ilişkiler yürüttüğünü vurguladı.

Suriye meselesinde iki ülke arasında doğal olarak farklılıklar bulunduğunu ifade eden Çavuşoğlu, DAEŞ'e karşı birlikte mücadele edilmesi ve ılımlı muhaliflerin hedef alınmaması gerektiğini bildirdi.

- 'Zamanında Haider'i seçen Türk kökenli Avusturyalılar değil'

Mevlüt Çavuşoğlu, 'Sizin bakış açınızda, Avrupa Birliği (AB) neyi yanlış yaptı?' sorusu üzerine Türkiye'nin gerçek bir destek yerine göstermelik açıklamalar gördüğünü ve bu nedenle Türk halkının bu tutumu sorguladığını dile getirdi.

Zor zamanda dayanışma içinde durulmaması halinde ortaklara ihtiyacın olmayacağını söyleyen Çavuşoğlu, darbeye karşı çok daha net açıklamaların yapılması ve Türkiye’ye üst düzeyli ziyaretlerin gerçekleştirilmesi gerektiğini kaydetti.

Çavuşoğlu, 'Sonra, Avusturya’daki insanlarımızın Şansölye Kern tarafından radikal olarak nitelendirilmesi çok ağır bir itham. Avusturya hükümeti daha ziyade kendi radikal vatandaşlarıyla ilgilense. Zamanında (Jörg) Haider’i seçen veya şimdi aşırı sağcı Cumhurbaşkanı adayına yüzde 49,9 oy veren Türk kökenli Avusturyalılar değil.' şeklinde konuştu.

- 'Bazı gazeteciler FETÖ'nün talimatlarını yerine getirdi'

Dışişleri Bakanı, AB'nin darbe girişimi sonrası tutuklama ve görevden almalara yönelik tavrını da değerlendirdi.

Avrupa'nın darbenin arkasında olduğu aşikar olan FETÖ’nün ne kadar tehlikeli olduğunu anlamadığını belirten Çavuşoğlu, yargı, polis ve ordunun 40 yıldan bu yana kararlılıkla ele geçirildiğini, dışişleri bakanlığında geçmiş yıllarda bu grubun yanlısı 300-400 kişinin tek bir yabancı dil bilmeksizin daha önceden çalınan sınav sorularıyla bakanlığa girdiğini anlattı.

İki Almanya'nın yeniden birleşmesinin ardından Almanya’da 150 binden fazla kişinin Sovyetler Birliği'ne yakın oldukları şüphesiyle işten çıkarıldığını anımsatan Çavuşoğlu, yeniden bir darbe teşebbüsü yaşanmaması için bu tedbirlerin alındığını, tehdidin halen ortada olduğunu bildirdi.

Çavuşoğlu, gazetecilerin tutuklanmasına ilişkin olarak ise şunları kaydetti:

'Siz gazeteci olduğunuz için dokunulmaz olabilir misiniz? Bazı gazeteciler FETÖ’nün talimatlarını yerine getirdiler, çok insanın hayatını mahvettiler ve şimdi darbeyi desteklediler. Eğer bir gazeteci aynı anda bir terör örgütünün üyesi ise bunun basın özgürlüğü ile ne alakası olabilir? Her gün hükümeti eleştiren çok sayıda gazeteci ve gazete var, özgürce yayınlarına devam ediyorlar. Ancak onlar darbe söz konusu olduğunda açık bir tutum sergilediler. Fakat Almanya'daki habercilik, gazeteniz Bild de dahil olmak üzere Türkiye'deki gerçeklerle hiç ilgisi olmayan bir yöne doğru yönlendiriliyor.'

- 'Alman halkı maniple ediliyor'

Çok çeşitli siyasi görüşlere sahip Alman medya kurumlarının Türkiye bağlamında aynı sözcükleri kullanması ve aynı retoriği seçmesinin bir tesadüf olamayacağını ifade eden Çavuşoğlu, bu durumu 'Alman halkının maniple edilmesi ve dezenformasyona uğratılması' şeklinde tanımladı.

Çavuşoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bir gösteriye video ile bağlanmasının mahkemece yasaklanmasının kendilerini rahatsız eden bir çifte standart oluşturduğunu da hatırlatarak, 'Nasıl olur da geçmişte terör örgütü PKK'nın liderlerine canlı yayın için katılım hakkı verilirken, bugün Cumhurbaşkanı'nın konuşmasına izin verilmez? Bunun yerine Cumhurbaşkanımız Almanya'da diktatör olarak niteleniyor. Neden? Yasa dışı yollardan mı iktidara geldi? Seçilmedi mi?' dedi.

Son dönemde FETÖ yandaşlarının Almanya'ya da kaçtığını belirten Çavuşoğlu, 'Yakında tam sayıyı tespit etmiş olacağız ve iade talep edeceğiz. Ancak Almanya'nın buna uyacağından şüpheliyim. Geçmişte PKK ve DHKP-C teröristlerine ilişkin tüm iade talepleri reddedilmişti.' diye konuştu.

Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'nin NATO'dan çıkacağına dair iddalara yönelik soru üzerine, bu iddianın yalnızca Türk karşıtı çevreler tarafından dile getirildiğini vurguladı.

NATO'ya en fazla katkı yapan ülkelerden birinin Türkiye olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, Türkiye'ye hava savunma sistemi satmayı reddeden NATO ortakları bulunması nedeniyle silah sistemlerinin alış ve satışında diğer ortaklarla işbirliği yapmak zorunda olduklarına işaret etti.

- 'Türkiye, hiçbir ülkenin göstermediği gayreti gösterdi'

15 Temmuz darbe girişiminin ardından Türkiye'nin politikasının AB içinde sert biçimde eleştirilmesi ve ilişkilerin gelindiği noktanın sorulmasına karşılık Çavuşoğlu, Türkiye'nin AB’ye üye olmak için tüm şartları yerine getirme konusunda hemen hemen başka hiç bir ülkenin göstermediği ölçüde gayret gösterdiğini hatırlattı.

Buna karşılık AB’nin bazı çevrelerinden sadece tehdit, aşağılama ve topyekün bir blokaj gördüklerini belirten Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Kendi kendime soruyorum: Bizim suçumuz ne? Neden bu Türkiye düşmanlığı var? Mülteciler ile ilgili anlaşmalara bakın. Ekim ayında tüm Türklere vize serbestisinin sağlanacağının açık bir biçimde kayıt altında olduğu bir anlaşmalarımız var ve ben bu mevcut anlaşmalara işaret ettiğimde birden pek çok kişi reaksiyon gösteriyor. AB için iyi olanların bizim tarafımızca uygulanacağı ancak Türkiye’nin bunun karşılığında hiçbir şey elde etmeyeceği anlayışı olmamalı.'

Ekim ayından itibaren Türkler için vizelerin serbest olmaması halinde sonbaharda Türkiye’den Avrupa’ya yine yüz binlerce mültecinin gelmesinin söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine Bakan Çavuşoğlu, AB ile görüşmelerin sürdüğünü ve en kötü senaryo hakkında konuşmak istemediğini kaydetti.

'Ya bütün anlaşmaların birlikte uygulanacağını ya da hepsini bir kenara bırakacaklarını' ifade eden Çavuşoğlu, Türkiye'nin 3 milyar avro olarak belirlenen desteği talep ettiğinde eleştirilere maruz kalmayı hazmedemediklerinin altını çizdi.

Çavuşoğlu, 'Bu para bizim için değil ki, sığınmacılar için. Türkiye bütün ülkelerin arasında en büyük yükü taşıyor. 25 milyar dolar harcadık. Ancak AB’den sadece şunu işitiyoruz: 'Biz patronuz, bu böyle yapılacak' ama bu böyle olmaz, bu mantalite yanlış.' dedi.

- 'İdam cezası taleplerini anlamak gerek'

Bakan Çavuşoğlu, idam cezasının AB’nin prensiplerine aykırı olduğunun hatırlatılması üzerine, Avrupa’da sanki Türkiye idam cezasını geri getirmiş gibi davranıldığını ifade ederek, şunları söyledi:

'İnsanların idam cezasına ilişkin talepleri var ve bunu anlamak gerek. Bu Türkiye tarihindeki en kanlı darbe teşebbüsü idi. İnsanların üstünden tanklar geçti, insanlara jetlerden ateş edildi, Meclis bombalandı. Bu talebi görmezden gelmek yerine Meclis'te ele almalıyız. Zira biz bu tür ciddi konuların böyle duygusallıkla değil, sakin bir şekilde tüm taraflarla konuşulmasını istiyoruz.Ben şahsen prensip olarak buna karşıyım. Avrupa Konseyindeki görevimde de hep karşı çıktım ve ABD ve Japonya’ya da idam cezasını kaldırmaları yönünde çağrı yaptım. Ama şu anda da Türk halkında büyük bir duygusallık var ve bunu basitçe görmezden gelemeyiz. Örneğin eşim idam cezasını destekliyor. Kendisi üniversite mezunu ve kamuda görev yaptı. Ama bu darbeyi yaşadıktan sonra diyor ki 'İdam cezasına ihtiyacımız var'. Kızımla ve eşimle sakin bir şekilde idamın artısı, eksisi ne beraber konuştuk. Türk halkı travmatize oldu ve Avrupalıların anlamadığı da işte bu. Avrupalılar, Türkiye’ye yardım etmek yerine bizi aşağılıyor.'

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile