Disisleri Bakanligi Arastirma Ve Güvenlik Isleri Genel Müdürü Fatma Ceren Yazgan Açiklamasi

Hitit Üniversitesi ve Terörizm ve Radikallesme ile Mücadele Arastirma Merkezi tarafindan düzenlenen “2. Terörizm ve Radikallesme ile Mücadele ve Türkiye’nin PKK terörizmiyle Mücadelesi (1984-2024)” konulu kongreye davetli olarak katilan Disisleri Bakanligi Arastirma ve Güvenlik Isleri Genel Müdürü Fatma Ceren Yazgan, “Güvenlik Diplomasisinde ve Terörizmle Mücadelede Turnusol Kagidi PKK” baslikli bir sunum yapti.

"Bir örgütün varligini devam ettirmesi için devletin gücü karsisinda ancak uluslararasi destekle var olabiliyor"

Terörü onkolojik bir vaka olarak tanimlayan Yazgan, “Bünyemizde nasil bir hücre bozulmasi oldugunda kanser oluyorsak bunun içeriden gelen genetik sebepleri var. Geçmisten gelen bazi atilmis adimlar, verilmis kararlar var. Siz bunun içerisinde doguyorsunuz. Siyasal siddet terör bunun bir biçimi taktiksel bir davranis biçimi. Normal siddetten farki siyasi, kimlik gibi anlamlarla bütünlesmis olmasi. Onkolojiyi anlamak için alt bilimler çalisiyor. Terör de böyle, siyaset bilimi çalisacak. Psikoloji çalisacak. Sosyal psikolojiyi çalisacak. Terörle mücadele degil ama terör çalismalari uluslararasi iliskiler bölümlerinin altinda kurulmus. Neden uluslararasi iliskiler bölümlerinin altinda terörizm kuruluyor, niye uluslararasi iliskiler bu bölümü üstleniyor. Çünkü bu bir konjonktür anlamakla ilgili. Uluslararasi siddetin katmanlari var. Terör bunun bir yan ürünü. Toplum içinde siddet ortaya çikar sonra yok olur. Bir örgütün varligini devam ettirmesi için devletin gücü karsisinda ancak uluslararasi destekle var olabiliyor. Toplumsal olarak ne kadar yanlis yaparsaniz yapin kendi içinizde o is bir sekilde bitiyor. Isin içine uluslararasi konjektör girdiginde o is bitmiyor” ifadelerini kullandi.

Terör kavraminin tarihçesi hakkinda da açiklamalarda bulunan Yazgan, “Bu bir ekosistem. Kökü var. Yapragi var. Dallari var. Iklimler içinde gelisiyor. Devletin akademiden beslenmesi gerekiyor. Akademinin devlete dogru söylemesi gerekiyor. Devletin kendine dogru söylemesi gerekiyor. Zor konulari konusmamiz gerekiyor. Her seyi açiktan konusmamiz gerekiyor. Bazi konularda terör bizi izliyor. Terörist rasyonel bir aktör. Belli bir plan ve strateji kuruyor. Izleyicisi sadece terör ve korku olusturmak isteyen katmanli bir izleyici grubu. Destek almak istedigi bir grup var” dedi.



“PKK’nin uluslararasi yapilanmasi 1999 yilinda gün yüzüne çikti”

“PKK neden turnusol kagidi” diye soran Büyükelçi Yazgan, “Terörist basi Öcalan’in yakalandigi dönemki rotayi düsünelim. Suriye’den çikarildi. Bir süre çesitli ülkeleri dolasti. SSCB döneminde destek aldigi yerlerde bulunmasina izin verilmedi. Roma’da aylarca kaldi. Italya Türkiye’nin NATO müttefiki. AB tarafindan terör örgütü listesinde olan birisi nasil orada oturur. Bunun sirri geçmise dayaniyor. Neden Italya, oradaki iliskileri neydi? Kenya’da yakalandi, Yunan büyükelçiliginde. O yakalandiktan sonra çesitli ülkelerde teröristler kendini yakti. Ortaligi birbirine kattilar. Birden bire PKK’nin uluslararasi yapilanmasi 1999 yilinda gün yüzüne çikti. Bundan sonra Türkiye-Yunanistan bir diyalog gelistirdi. 2000’li yillarda yasaklama karari geldi. Almaya ve Isveç’te yasaklamalar oldu. Mesele yasaklama veya listelemede de degil. Madem listelendi, bugüne nasil geldi? Burada olay güç dengelerini kim nasil kullaniyor? Bütün ülkeler kendi çikarini, kamu güvenligini düsünür. Türkiye’de bunu yapiyor. PKK. 1994 yilinda Avusturya’da ofisini açti. PKK, neden AB tarafindan listelendi? Çünkü 11 Eylül oldu. Genel farkindalik, güvenlik tehdidi ve Türkiye ile güvenlik isbirligi ihtiyaci artti. Suriye’den nasil çikti. Kenya’da nasil çikti. Istihbarat isbirligi vardi. Istihbarat isbirliginden o istihbarati verenlerin bugün Suriye’de PKK’yi, YPG’yi destekledigi döneme nasil geldik” diye konustu.



“Terör örgütü Türkiye’de yapamadiklarini, asla yapamayacaklarini, yurt disinda yapiyor”

Terör örgütünün Türkiye’de yapamadiklarini, yurt disinda yaptigina dikkat çeken Yazgan, “Türkiye’yi hedef alan bütün terör örgütlerinin hiçbirinin merkez karar verici kadrolari, merkez finans, propaganda örgütsel organlari Türdkiye içinde degil. Hepsi yurt disinda. DEAS’a bakin, yurt disinda Türkiye’yi hedef aliyor. Türkiye, kendi içinde terörle mücadelede sahada çok basarili bir ülke. Sahadaki basarilarla biz yurt disinda PKK’nin varligini neden sonlandiramiyoruza gelince bir PKK 50 senelik bir terör örgütü. Isveç’te PKK’nin beslendigi Kürtçülük olarak adlandirilan ideolojinin geçmisine baktiginiz zaman 1950’lere iniyorsunuz. PKK kendisinden baska bir Kürt varligina kimligine izin verir mi asla izin vermez? PKK, kendisinden baska bir kimlige izin vermez. Suriye’de son dönemde izliyoruz, PKK, KDP’ye saldiriyor. Izin vermiyor. Ayni seyi Isveç’te de yapti. PKK’yi konusuyorsak uluslararasi arenada kimlerle eklemlendigine bakabilirsiniz” seklinde konustu.



“PKK’nin Türkiye Cumhuriyetinin temel ilkelerine düsman”

PKK’nin Türkiye Cumhuriyetinin temel ilkelerine düsman oldugunu vurgulayan Yazgan, “Bir örgüt varolmak için eylem yapmak zorunda. Eylem yapmayan terörist ne olur, emekli olmuyor bunlar. Avrupa’ya gidiyor, haraç toplamazsa, uyusturucu ticareti yapmazsa para kazanamaz. FETÖ’nün düzenegi ile farkli mi, degil. Asagi yukari ayni seyi yapiyorlar. Bütün terör örgütleri ayni seyi yapiyor. O ülkeler önlem aliyor. Terörün finansmani ile mücadelede ne zaman önemli hale geldi terör örgütleri havale sistemini kullanmaya basladigi zaman. Bunun üzerine devletler bunun üzerine gitmeye basladi.

Bunu sadece DEAS kullanmiyor PKK’da kullaniyor. Bir örgüt paramator alip, bunu Suriye’de birlestirip paramotorla Hatay’a gelmeye kalkisti. Sonra yakalandilar. Nerden geldi o paramotorlar? Örgütler uluslararasi teknolojiyi ediyorlar. Avrupa Birligi’nin merkezinde Brüksel’de üç tane televizyonu olan kaç terör örgütü var. Birisi 7-8 dilde haber yapabiliyor. Nerede? Hollanda da. Avrupa Birligi içerisinde bunlar. Dolaysiyla bu ülkeler kendi kabul ettikleri terör tanimi içerisinde terörün finansmani konusunda kararlar aliyorlar. Mahkeme kararlari mevcut. Hiçbir sey yapmiyorlar degil, PKK’ya da yapiyorlar. Ama PKK onlarin önceligi olmuyor. Orda eylem yapmiyorlar. Orada kamu düzenini, istihbarati, halki rahatsiz edecek eylem yapmiyorlar. Ne zaman yaparsa o zaman onlara karsi tedbir ve kontrol altina alma basliyor. Sonra rahat duruyorlar” ifadelerini kullandi.

“PKK’nin amaci Avrupa’dan çikmak degil”

PKK’nin amacinin Avrupa’dan çikmak olmadiginin altini çizen Yazgan, “Aslinda Avrupa’nin bir PKK problemi var. Belçika’daki son olaylar mesela. Belçika’da olaylar oldugunda herkes tepkisini belirtti ve ’PKK terör örgütü’ dedi.

Baktiklarinda birincisi bu isi tetikleyenin Suriyeli PKK oldugunu gördüler. Iki, oradaki yapiyi kontrol eden PKK’lilar Almanya’da adam örgütleyip otobüslerle geldiler. Kimi hedef aldilar, oradaki Türk kökenli Belçika vatandaslarini hedef aldi. Iç huzur konusunda ciddi bir tehdit olarak varlar. Bunu kullaniyorlar. Yerel belediyelerde bunu kullaniyor. Avrupa’da 350 tane örgütsel yapisi var. Ama sadece Avrupa’da yoklar. Örgüt Avrupa’da siyasi lobi, finansman, propaganda yapiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti üzerinde algi kurmak için varlar. Eger dünyada terör tehdidi artarsa o ülkelerin siyasi kadrolari bu tehdit karsisinda seçmenlerinden gelen talep üzerine hassaslasirlarsa o hassasiyet, güvenlik bürokrasine sokaga yansirsa PKK’ya karsi önlemler, yasalar isliyor. Bazi ülkelerde terörle mücadele yasasi yoktu. Bugün bazi Avrupa ülkeleri Hamas’i terör örgütü olarak kabul ediyor. Sokak’ta çok ciddi önlem alinmaya basliyor. Kendi tehdit algilari arttigi zaman demokratik ülkeler genel uygulama yaparsa PKK’de etkileniyor” dedi.



“Terörle mücadelemiz devam edecek”

Genel konjoktürde güçler dengesi degisiminin örgütü de etkiledigini anlatan Yazgan, “PKK’nin yüzde 25’i Suriyeli diyebiliriz. Bu sayi muhtemelen artti. Filistin olaylarindan sonra örgüt elebaslari açiklama yapiyor. Ulus devlet fikrinden vazgeçin. Biz olsak Filistinlilerin yerinde ulus devlet fikrinden vazgeçeriz diyorlar. Örgüt ulus devlet fikrinden vazgeçiyor, bunlara ne istedigi soruldugunda nasil bir seyse biz dört parçali demokratik konfederasyon istiyoruz diyorlar. PKK’nin Türkiye içerisinde Içisleri Bakanligina yönelik eylemi sonrasinda Avrupa’da zemin kaybettigini gördüm. Avrupa bunu kinadi. Bu nedenle terör örgütü listesinde kalmaya devam ediyor. PKK, kendisini bir mesru müdafaa örgütü olarak konumlandirmaya çalisiyor. O kadar dallanip budaklandi ki kendi içlerinde bu uluslararasi konjonktürde parçali biryere dogru gidiyorlar. Burada önemli olan Türkiye’nin terörle mücadelesinde tutarli, mesruiyet zemini asla kaybetmeyen hukuk kurallari içinde uluslararasi dengeleri iyi koruyarak kendi isini hatasiz yaparak yoluna devam etmesi gerekiyor. Bu mücadele devam edecek. Bu mücadeleyi ne kadar iyi yaparsak o bilgiyi ne kadar iyi yönetirsek, bilgiyi yönetirken derdimizi de anlatmamiz gerekiyor. Örgütün Türkiye’ye karsi kullandigi aparatlarin ve yapinin bulundugu ülkeler Dogu’da, Güneyimizde, Bati’da mevcut. Bu imkanlara sahip PKK tek bir örgüt degil. DHKP-C yine ayni. Biz isimizi iyi yaparsak devlet olarak adalet sistemimiz, cezaevlerinde radikallesme sadece DEAS’a özgü mü degil. Güneydogu’da niye kiz çocuklari örgüt tarafindan kolay devsirildi. Bunun sosyoljik, egitim sistemiyle bir yaniti var. Terörle mücadelede sadece güvenlik güçlerinin konusu degil. Terörle mücadele onkolojik kavramlar hepimizi ilgilendiriyor. Herkes isini iyi yaparsa bizim bu mücadeleyi uzun dönemde degil kisa dönemde kazanma imkânimiz var. Bizim dostumuz kim düsmanimiz kim bunu bilelim. Kime neyi ne zaman söyleyecegimizi de bilelim. Bu konuyu biz çözecegiz. Bize baskasi yardim etmeyecek. Terörün kolu bacagi disarda olmakla beraber çözüm yeri her zaman ülkenin içi” sözleriyle konusmasini sürdü.