Akdeniz Üniversitesi tarafından Atatürk Konferans Salonu'nda düzenlenen "8. Diyanet İşleri Reisi İbrahim Bedrettin Elmalı Sempozyumu"nda konuşan Görmez, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın geleceğe ışık tutması açısından tarihinin ibretlerle dolu olduğunu söyledi.
"Bu tarih ibret alınsaydı tekerrür etmezdi" denildiğini anlatan Görmez, bu tarihin bütün yönleriyle ortaya çıkarılması, doktora olarak tarihinin yazılması gerektiğini belirtti.
Görmez, diyanetin tarihi içerisinde daima ihlas ettiği mevkinin toplum nezdindeki değer açısından bir kamu kurumu olarak tartışma konusu olduğuna dikkati çekerek, kurumun daima toplumun yanında ve önünde olduğunu vurguladı.
Elmalı'nın on ay başkanlık süresi içerisinde bugüne kadar ışık tutan önemli tartışmalar yaşadığını dile getiren Görmez, İbrahim Bedrettin Elmalı'nın ikinci tartışmada tavrını ortaya koyup kurumun dini değerleri ayakta tutan bir kurum olması için çırpındığını anlattı.
Görmez, diyanetin kuruluşunda, kuruluş maddesinde toplum ile devlet arasında adeta bir sözleşme imzalandığını ancak yasa çıktıktan sonra da "Türkçe ezan, Türkçe ibadet, camide sıra, sandalye koyarak megafon eşliğinde ibadet etme" tartışmalarının yaşandığını anımsattı.
Bu tartışmalara karşı Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bütün personeliyle devletine küsmeden, devletini bu konuda düzeltme yoluna gittiğini kaydeden Görmez, kurumun tarih boyunca çeşitli tartışmalardan geçtiğini vurguladı.
Görmez, Elmalı'nın on aylık başkanlık hayatında dört tartışmanın daima içerisinde olduğunu ve bu dört tartışmadan sonra görevine son verildiğini söyledi.
- "Anayasada ele alınmalı"
Elmalı'nın birinci suçunun, TRT radyosunda ilme ahlaka da uymayan, fikri değeri bulunmayan ve halkın şikayeti üzerine program üzerine yazdığı yazının tartışmalara yol açtığını belirten Görmez, tartışmaların uzun süre devam ettiğini anımsattı.
Görmez, Elmalı'nın ikinci suçunu kendisinin de bu sıralar çokça işlediğini dile getirerek, şöyle konuştu:
"İkinci büyük suçu, Diyanet İşleri Teşkilatı'nın muhtariyetini savunmuş olmasıdır. 1965 yılında teşkilat, hala yürürlükte olan, 2010 yılında bazı değişikliklerle yürürlüğe tekrar konulan 633 sayılı yasadan sonra ilk göreve başlayan Diyanet İşleri Başkanı olmuştu. O kanun çıkarken önemli tartışmalar yaşanmıştır. Bu tartışmalar aslında 1924'lerde, 1952'de de olmuştur."
Görmez, yasa çıkmasına rağmen tartışmaların sürdüğünü aktararak, Elmalı'nın "diyanet teşkilatımız muhtariyet mücadelesini er geç kazanacaktır" şeklinde yaptığı açıklamanın tartışmaları yeniden üzerine çektiğini ve beyanatlarının tartışma konusu olduğunun altını çizdi.
Görmez, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Diyanet İşleri Başkanlığı ilmi ve dini bakımdan anayasal bir kamu kurumu olma sıfatını taşımakla birlikte, dini, ilmi ve idari bakımdan özerk bir kuruluş olarak hayatını devam ettirmesi gerekiyor. Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı, bugün sadece Türkiye'ye hizmet etmiyor. Bütün dünyadaki Müslüman kardeşlerine hizmet eden bir kurum haline gelmiştir. Bütün bu icra ettiği fonksiyonlar dikkate alınarak, yapılacak anayasa tartışmalarında bu konunun bütün boyutlarıyla hukukçular, ilim adamları tarafından etraflıca ele alınması gerektiğini ifade etmek istiyorum."
Elmalı'nın üçüncü suçunun ise Diyanet İşleri'nin o günkü statüsüne razı olmaması olduğunu anlatan Görmez, Elmalı'nın örnek alınması gereken diyanet reisi olduğunu belirtti.
Bedrettin Elmalı'nın dördüncü suçu olarak Tunus ziyaretini anlatırken duygulanan Görmez, Elmalı'nın Tunus'ta büyük bir coşkuyla karşılandığını, döndükten sonra da görevden alındığını vurguladı.
Rektör Prof. Dr. İsrafil Kurcephe de Antalya'nın dünyada en çok tanınan, en çok ziyaret edilmek istenen şehir konumunda olduğuna dikkati çekerek, birçok insanın da iş için bu şehrin havasını soluduğunu söyledi.
Üniversite hakkında da bilgi veren Kurtcephe, üniversitelerinin cami projesi gündeme geldiğinde çok eleştirildiklerini, Cumhuriyet savcılığına şikayete kadar görüldüğünü anımsattı.
Görmez, konferansın ardından üniversite yerleşkesinde yapımı devam eden camideki çalışmaları inceledi.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez Açıklaması
ANTALYA - Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, "Diyanet İşleri Başkanlığı ilmi ve dini bakımdan anayasal bir kamu kurumu olma sıfatını taşımakla birlikte, dini, ilmi ve idari bakımdan özerk bir kuruluş olarak hayatını devam ettirmesi gerekiyor. Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı bugün sadece Türkiye'ye hizmet etmiyor" dedi.