Baroda yönetim kurulu ile basın toplantısı düzenleyen Mehmet Emin Aktar, OHAL, olağanüstü mahkemelerin kurulması, köy boşaltmaları gibi uygulamaların bugüne kadar Kürt sorununu çözmediği gibi daha da içinden çıkılmaz hale getirdiğini vurguladı. Siyasal yaşama hâkim olmaya başlayan bu dilin, toplumu ayrıştırıcı ve dışlayıcı bir tutum olarak yansıdığını kaydeden Aktar, insan hayatına yönelik her eylemin haksız ve kabul edilemez olduğunu dile getirdi. Aktar, son dönemde PKK'nın eylemlerini artırmasıyla hükümetin ve muhalefetin de militer bir dil kullanmaya başladığına dikkat çekti.
Hükümetin bir yıl önce kamuoyuna sunduğu demokratik açılımın toplumda büyük bir beklenti oluşturduğunu ifade eden Baro Başkanı, kısa, orta ve uzun vadede Kürt sorununun çözümünde somut adımlar atılmasının zorunlu hale geldiğini belirtti. Hükümetin demokratik açılımda ısrarcı olmasını talep eden Mehmet Emin Aktar, bunun, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve özgürleşmesinin önünü açacağını dile getirdi. Aktar, iktidarın bir an önce açılımı tanımlaması ve demokratikleşme takvimini ilan etmesi gerektiğinin altını çizdi.
Diyarbakır Baro Başkanı, basın açıklamasında muhalefet partilerini de eleştirdi. Partilerin, gerçekçi ve cesur yaklaşım sergileyip barış dilinin hâkim kılınması için çaba sarf etmelerini beklediklerini söyleyen Aktar, şöyle konuştu: "Muhalefet partilerinin savaş çığırtkanlığı ile 30 yıldır denenen yöntemleri çözüm olarak önermeleri kabul edilemez. Muhalefetin, demokrasi ve özgürlükler konusundaki programlarını bir an önce kamuoyuyla paylaşmalarını beklemekteyiz. Kürt sorununun, şiddetin olmadığı bir ortamda özgürce, hiçbir düşünceye sınır koyulmaksızın, tartışılabileceği koşulların oluşturulması için Türkiye'de tüm kesimlerin tarihi ve vicdani sorumluluklarını yerine getirmesini, aklıselimin hâkim olmasını bir kez daha kamuoyuna duyuruyoruz."
