Diyarbakır Cezaevini İnceleme Alt Komisyonu

Komisyon, Diyarbakır Cezaevinde hükümlü olarak kalan Nuri Sınır ile eşi Köçer Sınır'ı dinledi.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan alt komisyon, Diyarbakır Cezaevinde işkence görenleri dinledi.

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde kurulan ''12 Eylül Askeri Darbesinden Sonra Oluşturulan Diyarbakır 5 No'lu Cezaevi İnceleme Alt Komisyonu'' AK Parti Mardin Milletvekili Orhan Miroğlu başkanlığında toplandı.

Diyarbakır Cezaevinde hükümlü olarak kalan Nuri Sınır ve eşi Köçer Sınır, cezaevinde yaşadıklarına ilişkin komisyona bilgi verdi.

Nuri Sınır, Diyarbakır Cezaevinde yaşananları daha sonraki dönemlerde anlattıkları zaman insanların inanamadığını söyledi. Sınır, '12 Eylül'de Diyarbakır Cezaevinde yaşanan işkenceler, ben dahil bütün arkadaşların ruh halinde bozukluklar yarattı. Benim sesim kendi kendine yükseliyor' dedi.

- 'Tir tir titriyordum'

Sınır, 12 Eylül askeri darbesinden sonra Mehdi Zana'yı ziyaret etmesinin ardından İstanbul'da yol kontrolünde gözaltına alındığını ve 9 gün Harbiye Kışlası'nda kaldığını belirtti. Sınır, daha sonra Diyarbakır Cezaevine gönderildiğini anlatarak, 'Hücrede hiçbir şey yoktu. Tir tir titriyordum. İğrenç bir döşek vardı, onu açtım içine girdim. Mahkeme sürecinin ardından 1 Nolu'dan 5 Nolu'ya bizi götürdüler' ifadesini kullandı.

Nuri Sınır, cezaevine girdiğinde eşinin hamile olduğunu ve kendisinin doğumdan dahi haberinin olmadığını söyledi. Eşi ilk görüşe geldiğinde askerlerin çocuğunu getirdiğini ancak kendisinin 'Bu bebek benim değil. Benim böyle bir çocuğum yok' dediğini ifade eden Sınır, 'Ardından yakındaki bir arkadaş çocuğu benim eşimin kucağında gördüğünü söyleyince çocuğumu aldım, bir müddet sevdim, sonra geri aldılar' diye konuştu.

- 'Görüşte annemle konuşamıyordum'

Cezaevinde yapılan açlık grevinin ardından baskıların arttığını iddia eden Sınır, yemeklerin içine fare atıldığını ve işkencenin ileri boyutlara taşındığını söyledi.

Sınır, cezaevindeyken görüşe gelen annesiyle konuşamadığını dile getirerek, şöyle devam etti:

'Kürtçe'nin dışında bir dil bilmiyordu. Annemle bir yıl boyunca göz göze konuştuk. Annem, kabine geldiğinde o bana bakardı, ben ona bakardım. Görüşçülere de kapıda, 'Gavur dilinde konuşmayın' diye uyarı yapıyorlardı. Bir görüşmemizde annemle Kürtçe konuşmaya karar verdim. Görüşmede, 'anne nasılsın? Beni merak etme ben iyiyim' dedim. Annem birden sevindi, 'sen de bizi merak etme oğlum, çocukların iyi' dedi. Ardından askerler beni hemen tutup içeriye attılar. Akşam saat 7'ye kadar işkence ettiler.'

Mahkemenin hakkında tahliye kararı vermesine rağmen 22 gün cezaevinde tutulduğunu ve en yoğun işkenceleri de o dönemde yaşadığını ifade eden Sınır, kendisinin durumunda olup 2 ay tutulan insanların olduğunu vurguladı.

- 'Oğluma her baktığımda içim burkulur'

Nuri Sınır'ın eşi Köçer Sınır ise o dönemde 1,5 yaşında bir kızının olduğunu belirterek, eşini ziyarete gittiğinde yaşadıklarını anlatırken ağladı.

Eşi tutuklandığında hamile olduğunu ve eşinden 50 gün kadar haber alamadıklarını aktaran Sınır, şöyle konuştu:

'Doğum yaptım. Oğluma her baktığımda içim burkulur. Sancım tutmuştu her sokak askerle doluydu, dışarı çıkamadım. Kayınpederim gidiyor, askerler izin vermiyorlar. Gece 3 gibi dayanamadım ve evde doğum yaptım. Eşimi 60 gün sonra gördüm. Görüş zamanında sabah cezaevine giderdik, saatlerce bizi orada bekletirlerdi. Akşam da 'görüş bitti' derlerdi. Yaraları sarmak yıllar aldı. Halen de sarmaya çalışıyoruz.'

Komisyon Başkanı Miroğlu, Diyarbakır Cezaevinin etnik hınç ve öfkeyi besleyen bir mekan olduğunu söyledi. Miroğlu, cezaevine ilişkin tanıklıkları dinlemeye devam edeceklerini bildirerek, 'Komisyon bir tespit yapacak. Bu çalışmanın sonucunda Diyarbakır Cezaevi'nin bir insanlık müzesi, hafıza müzesi olarak düzenlenmesini hükümetten ve devletin ilgili birimlerinden talep edeceğiz' dedi.

- 'Dün yaşanan şey yarın yaşanmasın'

AK Parti Ardahan Milletvekili Orhan Atalay ise Türkiye'nin geriye dönük çok ağır bir sorunu doğru bir zeminde, doğru yöntemlerle çözemediği için bu sorunun gittikçe büyüdüğünü ve ahtapotun kolları gibi her tarafa sirayet ettiğini dile getirdi.

Atalay, 'Bizim bugün burada yaptığımız da bir nevi yüzleşmedir. TBMM'de böyle bir alt komisyon kurulmuş. Komisyonun başkanlığını da o günün zalimleri değil, mazlumlarından biri olan bir arkadaşımız yapıyor. Dün yaşanan şey yarın yaşanmasın. Maksadımız dün yaşanmışlıklarımızdan gerçekten dersler alıp, yarınımızı kurtaralım. Yarını biz yaşamasak bile çocuklarımız, insanlık yaşayacak' değerlendirmesinde bulundu.

Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile