Diyarbakır’daki 133 sivil toplum kuruluş ortak bir açıklama yaparak, seçilen milletvekilleriyle ortaya çıkan krizi çözmede aktif rol almak istediklerini bildirdi. Ortak açıklamada hiçbir kurumun parlamentonun demokratik meşruiyetine gölge düşürmeye hakkının olmadığı vurgulandı.
Diyarbakır’da aralarında Diyarbakır Barosu, Ticaret ve Sanayi Odası, Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği’nin de yer aldığı 133 STK temsilcisi, Yüksek Seçim Kurulu (YSK)’nun Dicle kararı sonrası ülkede oluşan krizin aşılmasına katkı sunabilmek amacıyla bir araya geldi. Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde buluşan STK temsilcileri adına konuşan Diyarbakır Baro Başkanı Mehmet Emin Aktar, YSK’nın çok yüksek oy oranıyla Diyarbakır’dan vekil seçilen Hatip Dicle hakkında seçim sürecinde verdiği çelişkili kararlarla gerilimin artmasına neden olduğunu söyledi.
YSK’nın Dicle’nin savunma hakkına riayet etmeden yetki gaspında bulunduğunu savunan Aktar, “Bu karar hukuki açıdan tartışmalı, siyasi açıdan ise kabul edilemezdir. Alınan bu karar toplumda gerilimlere, toplumsal barışın zedelenmesine, adalete olan inancın sarsılmasına, demokratik siyasete olan güvenin zayıflamasına neden olmuştur. Bununla birlikte tutuklu vekillerin tutukluluklarının devam ettirilmesi gerilimi körüklemektedir.” dedi.
Hiçbir makamın, halkın iradesini yok saymaya, bir temsil krizi çıkarmaya ve yeni seçilmiş bir parlamentonun demokratik meşruiyetine gölge düşürmeye hakkı bulunmadığını ifade eden Aktar, “Herkes Diyarbakır halkının iradesine saygılı olmak zorundadır. Nitekim halkın iradesiyle seçilmemesine rağmen meclise girecek olan kişinin vekilliği halk nezdinde kabul görmeyecek ve meşru karşılanmayacaktır.” şeklinde konuştu.
"KRİZ FIRSATA DÖNÜŞTÜRÜLMELİ"
Yaşanan krizin meclisin de meşruiyetini zedelediğini, demokratik anayasa yapma süreçlerini zora sokma riski barındırdığını belirten Diyarbakır Baro Başkanı Aktar, şunları söyledi: “Krizin varlığı, süreci tehlikeli bir noktaya götürecek, çözülmesi ise Kürt sorununun çözümüne ve yeni anayasa yapmaya uygun bir zemin oluşturacaktır. Var olan kriz fırsata dönüştürülmelidir. Bunun için siyaset mekanizması soruna acil bir şekilde çözüm üretmelidir. Meclis toplanıp soruna çözüm bulmalı, halkın iradesini Meclis‘e yansımasını sağlayacak bir formül geliştirerek yaşanan hak gaspını ortadan kaldırmalı. Blok vekillerinin meclise girmesini sağlayacak adımlar atılmalıdır. STK’lar olarak Türkiye’de yaşanan bütün sorunların siyasi zeminlerde müzakere edilmesi ve demokratik yöntemlerle çözüme kavuşturulması gerektiğini düşünüyoruz. Halkın iradesinin eksiksiz bir şekilde meclise yansıması konusunda hassasiyet gösterdiğimizi, krizin çözümünün takipçisi olacağımızı, çözüm adına her türlü sorumluluğu almaya hazır olduğumuzu bütün kamuoyuna bildiririz.”
Ortak bildirinin okunmasının ardından bir gazetecinin yönelttiği, “Krizin aşılması için siz 133 STK olarak neler yapacaksınız?” sorusuna cevap veren Aktar, “Her türlü sorumluluğu almaya hazırız. STK‘lar içinde oluşturacağımız bir heyet ile başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, belki hükümet ve ana muhalefet ile görüşmelerde bulunacağız.” şeklinde konuştu.
Diyarbakır'daki Stk'lar hiçbir kurum meclis'in meşruiyetine gölge düşüremez
Diyarbakır'daki 133 sivil toplum kuruluş ortak bir açıklama yaparak, seçilen milletvekilleriyle ortaya çıkan krizi çözmede aktif rol almak istediklerini bildirdi. Ortak açıklamada hiçbir kurumun parlamentonun demokratik meşruiyetine gölge düşürmeye hakkının olmadığı vurgulandı.