Doç. Dr. Paksoy, 'Tunceli'nin Biyoçesitliligi Asiri Otlatma Tehdidi Altinda'

Doç. Dr. Paksoy, 'Tunceli'nin Biyoçesitliligi Asiri Otlatma Tehdidi Altinda'

Bitkilerin uzun zaman dilimleri boyunca yogun otlatmaya maruz kaldiklarinda kendilerini toparlama ve yenileme imkani bulamadigini belirten Doç. Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, "Bitki örtüsünün zayiflamasi veya yok olmasi da erozyonla sonuçlanmaktadir. Sonuç olarak verimli toprak tamamen yok olmakta ve çöllesmeye kadar varabilecek sorunlar ortaya çikmaktadir” dedi.



Tunceli, Türkiye’nin biyoçesitlilik anlaminda en zengin bölgelerinden biri. Ancak bu zenginlik, son zamanlarda asiri ve kapasitenin üzerinde yapilan otlatma faaliyetleri ve madenler nedeniyle tehdit altinda. Konuya iliskin bilgi veren Munzur Üniversitesi Tunceli Meslek Yüksekokulu Tibbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Bölümünden Doç. Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, yaylalarda sürdürülebilir hayvancilik ve biyolojik çesitliligin zarar görmemesi için önlem alinmasi gerektigine vurgu yapti.

Türkiye’nin en önemli dogal kaynaklarindan olan yaylalarda hayvanciligin besin ihtiyacinin yaklasik yüzde 60 ile 65’inin karsilandigini aktaran Doç. Dr. Mehmet Yavuz Paksoy, “Bitkiler, uzun zaman dilimleri boyunca yogun otlatmaya maruz kaldiklarinda kendilerini toparlama ve yenileme imkani bulamamaktadir. Bitki örtüsünün zayiflamasi veya yok olmasi da erozyonla sonuçlanmaktadir. Sonuç olarak verimli toprak tamamen yok olmakta ve çöllesmeye kadar varabilecek sorunlar ortaya çikmaktadir” dedi.



"Plansiz otlatma ciddi zarar veriyor"

Plansiz otlatmanin ülke genelinde oldugu gibi Tunceli yaylalarinda da mevcut oldugunu kaydeden Doç. Dr. Paksoy, “Bu da bitkilerin klimaks dedigimiz en verimli seviyeye ulasmasinin önüne geçmektedir. Asiri otlatma yaylalarimizin ve meralarimizin ot kalitesinde ve verimliliginde önemli düsüslere neden olmaktadir. Ülkemizde bir çok yaylada zamansiz ve tasima kapasitesinin üzerinde yapilan otlatma sonucu klimaks bitki örtüsü olusamiyor ve bölgeye tamamen çalimsi ve dikenli türlerin hakim duruma geçtigi bir vejetasyona dönüsmektedir” diye konustu.



"Kapasitenin üzerinden hayvan, yaylaya çikariliyor"

Meralarin bozulmasinda en büyük tehlikelerden birinin de kapasitelerinin çok üzerinde hayvanlarla otlatma oldugunu dile getiren Paksoy, “Ilimizde en büyük etkinin bu oldugunu düsünmekteyiz. Yaylalarimiza kapasitenin çok üzerinde hayvanin çiktigi bilinmektedir. Bu durum meralarin verimliliklerinin korunmasi ve bu alanda istenilen miktarda hayvansal ürün üretimine imkan birakmamaktadir. Yaylalarimizda sürdürülebilir hayvancilik yapilmasi, verimli kullanilmasi ve biyolojik çesitliligin zarar görmemesi için bazi önlem alinmasi gerekmektedir. Bunlarin birincisi yem bitkileri tariminin arttirilmasi, çayir ve meralarin islah edilmesi ve otlatmanin bir düzen içinde uygulanmasi yapilabilecek tedbirlerin basinda gelmektedir” seklinde konustu.



"Endemik türler tehdit altinda"

Tunceli’de yapilan flora çalismalari sonucunda bin 300 bitkinin yayilis gösterdigini ifade eden Paksoy, “Birçok endemik bitki de yine ilimizde yayilis göstermektedir. Bunlarin çogu da yüksek dag bitkileri oldugu için yani yaylalarda oldugu için bu asiri otlatma sonucu endemik bitkilerimiz de tehdit altina girmektedir. 2022 yilinda Pülümür ilçesinde yaptigimiz arazi çalismalarinda özellikle Dagbek ve Karagöz Köyleri arasinda özel toprak yapisina sahip bölgede çok dar bir alanda 6 tane endemik türün bir arada yetistigi, yayilis gösterdigini tespit ettik. Bu bölgeler yine otlatma ve maden aramalari tehdidi altindadir. Yani sadece otlatma degil bir de maden tehdidi bulunmaktadir” ifadelerini kullandi.

"Aricilik faaliyetleri biyoçesitliligi koruyor"

Arilarin dogaya zarar vermek bir yana bitkilerin tozlasmasi ve nesillerini devam etmesi açisindan son derece önemli olduguna vurgu yapan Doç. Dr. Paksoy, “Sadece bal arisi olarak düsünmeyelim degisik türdeki arilar sayesinde bitkilerin tozlasmasi gerekmektedir. Bitkilerin melezlesmesi, ya da alt türlesme gibi yeni bitkilerin olusmasi arilar sayesinde saglaniyor. Mutualizm yasam dedigimiz en önemli birliktelik bitkilerle arilar arasindaki yasam ve tozlasmadir. Bu sayede biyolojik çesitlilik de korunuyor. Yani bazi hayvancilik faaliyetleri asiri oldugunda zararli oldugu gibi bazilari da yapilmazsa dogaya da zarar verebilmektedir. Ama özellikle insanlar tarafindan yapilan aricilik, bitkilerin tozlasmasinda, nesillerinin devaminda çok büyük bir görev üstlenmektedir. Doga için de yaylalarimizin gelecegi için de aricilik faaliyetlerinin daha da fazla tesvik edilmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandi.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile