'Doğu Karadeniz Turizm Odaklı Kalkınma Projesi' Toplantısı

'Doğu Karadeniz Turizm Odaklı Kalkınma Projesi' Toplantısı

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, küresel ısınma ile birlikte Karadeniz'in cazibesinin hızla arttığını söyledi.

Doğu Karadeniz Turizm Master Planı Doğu Karadeniz Turizm Odaklı Kalkınma Projesi Toplantısı bugün Trabzon'un Kaşüstü beldesindeki Novotel'de yapıldı. Toplantıya Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak, Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak, TBMM Turizm Bayındırlık Komisyon Başkanı Nusret Bayraktar, Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık, Trabzon Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Doğu Karadeniz Bölgesi'ndeki illerin milletvekilleri, valileri ve belediye başkanları katıldı.
Toplantıda konuşan Trabzon Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, toplantının önemine dikkat çekerek "Ordu'dan Sarp'a kadar bütün bölgenin yatırım beklediğini kara, hava ve deniz yoluyla en iyi şartların sağlanmış olduğunu özellikle iletmek istiyorum. Belediyelerimizin önemli bir sorunu olarak zor finansman koşulları ile çalışmaktayız. Bütün belediye başkanı arkadaşlarımızın güzel çalışmalarıyla bölgeye katkı sağlamaya yılmadan devam edeceklerine inanıyorum" dedi.
Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık ise küresel ısınmanın konuşulduğu ve bu realitenin kabul edildiği bir dönemde turizmin deniz turizminden doğa turizmine ve yayla turizmine doğru kaydığını ve kayma eğiliminde olduğunu söyledi. Karadeniz Bölgesi'nin tabi güzellikleri ile öne çıktığını kaydeden Vali Kızılcık "Bu altın değerindeki güzelliklerimizi, imkanlarımızı ve potansiyelimizi realize edebilmek, hayata geçirebilmek, insanlığın hizmetine sunabilmek ve bunu bir ekonomik değer haline getirebilmek için hepimizin önünde çok önemli bir fırsat bulunuyor. Karadeniz turizmi deyince tabiki doğal güzellikler gelmekle beraber bölgemiz 4 bin yıllık tarihi, kültür ve spor anlamında da çok önemli bir özelliği ve güzelliği bünyesinde barındırmaktadır" diye konuştu.

YAYLA TURİZMİ'NİN ÖNEMİ
Doğu Karadeniz Bölgesi'nin turizm anlamında hem kendi insanına hem de uluslararası alanda insanlığa sunabileceği çok büyük zenginliklere sahip olduğuna dikkat çeken Vali Kızılcık "Bizim burada sayın bakanlarımızdan vekillerimizden arzumuz; yıllardır yaklaşık on beş yıldır bu bölgeyi tanıyorum, özellikle yaylalar ile meşgul olduğumuz için oralarda insanlarımızın karşı karşıya kaldığı sorunların hala artarak devam ettiğini görüyoruz. Bu kadar öneme haiz olan yayla turizminin harekete geçirilebilmesi ekonomik değer olarak değerlendirilebilmesi için şu anda karşı karşıya kaldığımız problemlerin yasal ve idari anlamda ortadan kaldırılması gerekmektedir. Master Planı çerçevesinde bu konular da ümit ediyorum ele alınmıştır, alındığını da biliyorum. İnşallah bu sorunlar en kısa zamanda elbirliği ile çözümlenir ve Doğu Karadeniz Bölgemizdeki yaylalarımız turizm amaçlı olarak ülkemizin ekonomik kalkınmasına önemli katkılar sağlamış olur" şeklinde konuştu.
TBMM Turizm Bayındırlık Komisyon Başkanı Nusret Bayraktar ise uzun yıllardan beri konuşulan ve tartışılan deniz, kum ve güneş üçgenli turizmden artık asıl olması gerekene doğru dönüş başladığını ifade ederek şunları söyledi:
"Sadece turizm faaliyetleri bu üç temel esasları kapsayan yörelere değil tarihi süreci araştırdığımızda gördüğümüz gibi her elli yılda bir yerleşim alanlarında da bir dönüşüm gerçekleşiyor. Bir zamanlar sıtma alanları diye ihmal edilen kız çocuklara dağılım ve paylaşım esasında kız çocuklarına değersiz arazilerin verilmesi erkek çocuklarına dağlara yaylalara doğru yaşam standardı yüksek yerlerin pay edilmesini biliyoruz. Ama elli yıldan beri bu süreç değişmiş şehirleşmeler ve yapılaşmalar turizm faaliyetleri sahil kesimlerinde yoğunlaşmıştır. Küresel ısınma ile birlikte şimdi ise yaşam kalitesinin biraz daha sağlıklı olabileceği dönemlerde de dağ, yayla, kış kar sağlık turizmi gibi alternatif turizm faaliyetleri konuşulur, uygulanır hale gelmiştir. Doğu Karadeniz'in ihmal edilen bu potansiyeli bilinse dahi tatbikat safhasına geçişinin zor olduğu konuşulmuştur. Toplantıya katılan üç değerli bakanımız yöre insanı olmaları nedeniyle de sorumluluklarının bilinci içindeler. Bende İstanbul milletvekiliyim ama Rizeliyim. Bütün bunlar sorumluluk ve şans. Biz sorumluluğumuzun bilincinde olacağız. Doğu Karadeniz Turizm Master Planı çerçevesinde mutlaka bu işin Artvin'e de uzanması gerektiğini hatta Erzurum'un ve Bayburt'un da bu plana dahil edilmesi gerektiğini düşünüyorum."

DOĞU KARADENİZ MASTER PLANI'NIN ÇERÇEVESİ GENİŞLİYOR
Devlet Bakanı Faruk Nafiz Özak da Bayraktar'ın Doğu Karadeniz Turizm Master Planı çerçevesi ile ilgili açıklamalarına vurgu yaparak "Artvin'de bu işin içinde, Samsun'u da bu işin içine çekeceğiz. Batı Karadeniz'de belki bu işin içine girebilir. Bayburt ve Gümüşhane de olacak" dedi.
Yaylalardaki çarpık yapılaşmayla ilgili olarak ise Özak "Gelinen noktada yaylalar daha değişik bir hal aldı. Sorunlar var, yaylalarda çirkin yapılaşmalar var, kaçak yapılaşma ve bir takım hukuki sorunlar var. Orada planlama yapmamız ve konuya el atmamız gerekiyor. Bütün bunları hep beraber çözeceğiz. Sorunları Ankara'ya götüreceğiz, bunu çözmemiz gerekiyor. Bu projeye 2007 yılında başladık. Yaylalardaki kaçak yapılaşmaların yüzde 70'i Karadeniz bölgesinde. Halbuki Türkiye'de prefabrik villa yapıp yurtdışına satan şirketler var. Karadenizliler'in bundan yararlanması gerekiyor.
Çakırgölü kış turizminin merkezi yapıyoruz. Burada yaptığımız tesis Türkiye'nin en iyi tesisi olacak. Yöresel, etnik dinsel milliyetçilik yapmadan bu çalışmamızı yürütüyoruz" ifadelerini kullandı.
Bayındırlık ve İskan Bakanı Mustafa Demir de yatay kalkınmanın en önemli lokomotifinin turizm olduğunu ve Türkiye'nin turizm altyapısına büyük önem verdiğini vurgulayarak "Özellikle kentlerimizin dönüşümü ve kırsal yapılaşma. Bilindiği gibi tüm yapay yapının ve projelerin master planların mutlaka bir üst ölçek planlaması ve altta uygulamaya inen uygulama planlaması ve bunların organizasyonu söz konusu. Ülkemiz bu konuda bir dönüşümün eşiğinde. Bu bölgeye has bizim mutlaka yöresel mimari tiplerini ve yöresel malzemeleri bilimsel anlamda yeniden dizayn etmemiz gerekiyor. Mimarlık fakülteleri ile birlikte hızlı bir şekilde bu çalışmaları gerçekleştirip özel idare ile uygulamaya geçirmemiz lazım. Asıl hedefi kentlerde ve kırsalda yapılaşmayı çağa taşımak. Turizm amaçlı ulaşım yapıları, beslenme tesisleri, insanların görmek ve kalmak istedikleri turizm tesislerini yapmak için çok iyi düşünmemiz gerekiyor. Bu bölge dünyanın en nezih coğrafyalarından bir tanesi. Uluslararası alana bütün özellikleri içinde barındırıp etkin bir şekilde sunulacak bir bölge. Bizde bunun altyapısı için buradayız" ifadelerini kullandı.
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Türkiye'nin turizmde bir yerlere gelebilmek için 25 yıldır emek sarfettiğini ifade ederek şunları söyledi:
"2009'da kriz olmasına karşın dünyayı gezmek isteyenlerin sayısı bir milyara doğru gidiyor. Elde edilen turizm pastasının büyüklüğü de bir trilyon doların eşiğinde. Türkiye bu alanda 25 yıldan beri emek sarf ediyor.
2009 yılında dünya bir ekonomik kriz yaşadı biz 25 yıldan beri verdiğimiz emeğin karşılığı olarak bu krizi olumlu kapatan ender ülkelerden biriyiz. Gelen ziyaretçi ve elde ettiğimiz gelir itibariyle 7 ve 8. sıradayız. Dünyanın on büyük turizm ülkesi arasında yılı artı ile kapatan tek ülke olduk. Dünya eksilme yaşarken Türkiye, turizmde 2.8-3 oranında artış yaşadı. Hem gelen hem elde edilen gelir itibariyle dünya ortalamasının üzerinde kaldık. Bunun çok önemli kısmı Türkiye'yi sıcak iklim bölgesi kabul ederek gelen komşu ülkelerden. Sıcak iklim ülkesi olarak kabul ediliyoruz. Ancak biz turizmi ülke sathına yaymak istiyoruz. Bir kıyı ülkesi olmanın dışında sivil mimari örnekleri kış ve yayla turizmi, kongre turizmi potansiyeli ile farklı alanlarda turizmi çeşitlendirerek turizmi Anadolu'ya yaymayı planlıyoruz."

KARADENİZ'İN CAZİBESİ HIZLA ARTIYOR
Bakan Ertuğrul Günay, küresel ısınmanın gündemde olduğu bir dönemde Karadeniz'in cazibesinin hızla arttığını kaydederek açıklamasını şöyle sürdürdü:
"Dört bir yanda turizmi nasıl çeşitlendirebiliriz derken Karadeniz'le ilgili turizm odaklı Kalkınma Master Planı gündeme geldi. Bu çalışmayı sizlerle bölgenin bütün sahipleriyle hep beraber sahiplenmeye ve geleceğe taşımaya çalışacağız.
Turizm sadece Ankara'dan yönetilecek ve sadece valilerin veya bakanların ilgi göstermesi ile değil, tümüyle bir bölgenin sahiplenmesi gereken bir iştir ve o takdirde ivme kazanıyor. Doğu Karadeniz'in bir sanayi bölgesi haline gelmesi çeşitli nedenlerle oldukça zor. Arazi sınırlı, tarım konusunda da kapasitemiz sınırlı. O zaman bu coğrafyanın başka bir bereketini sunmamız lazım, turizm önemli bir fırsat oluşturacaktır. Doğu Karadeniz'in sivil mimarisi iklim özellikleri var. Mutlaka doğal özelliklerinin korunması ve yapı çirkinliğinden, saldırısından uzak tutulması gerekiyor."
Havaalanlarının yetersizliğine vurgu yapan Bakan Günay "Orta Karadeniz'de tekrar yeni bir havaalanı desteğine ihtiyacımız var. Dünyanın gelişen alanlarından birisi de kruvazör turizmi her gelen turistin bir tüketim artığı var. Kruvazör, kış ve kongre turizmi çok önemli. Bu insanların gelmesi için İstanbul gibi yeni limanlar yapmamız gerekiyor. Kruvazör turizmi meraklıları görmedikleri yeni destisnasyon merkezleri arıyorlar. Denizcilik ve liman açısından yat ve kuvazör açısından yeni alanlar bakmamız gerekiyor. Karadeniz Bölgesi'nin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Akdeniz'le ciddi bağlantısı yok. Karadeniz'in GAP Bölgesi'ne ve İskenderun'a açılması gerekiyor. İç turizm açısından daha cazip bir hale getirebiliriz bölgeyi. Kırsal kesimi şehirleri yeni baştan ele alıp çirkin yapılaşmadan kendimizi koruduğumuz müddetçe dış turizmin önemli çok ilginç destinasyonlarından birisi haline gelir burası. Türkiye'nin hem insanına hem taşına toprağına sahip çıkmaya çalışıyoruz" dedi.

HERKESİN YÜZDE YÜZ GİTTİĞİ YER SÜMELA MANASTIRI
Turist hareketliğine bakıldığında Sümela Manastırı'na tüm turist turlarının uğradığını kaydeden Günay şunları söyledi:
"Günümüzde yıllık 250 bin kişi civarında olan turist sayısını 15 yıllık bir dönem içinde bir milyon kişiye yükseltmeyi hedefliyoruz. Bugün sadece bölgede gelme görmeye dayalı bir turizm var. Bölgeye ulaşmanın yolu karayolu, bölgeye ulaşmak için ilave bir karayolu önermedik. Deniz yolu için önerimiz arabalı vapurdur, kruvazör değildir. Karadeniz'e gelen insanın derdi gezme görmeye dayalı olduğu için arabasını yanında getirebilmek ister, getiremezse günde 150 lira öder. Dolayısıyla arabalı vapuru desteklememiz lazım, bunun için İstanbul değil İzmir'den kalkmasını öneriyoruz. Doğu Karadeniz'e gelenlerin çoğu İzmirliymiş. Havaalanı konusunda problemi biliyoruz. Ordu ve Giresun nüfusunun bir Havaalanı'na ihtiyacı var. Bu sırf turizm maksadıyla getireceğimiz bir öneri değil. Bunu getirmedik, getirilirse turizm açısından fena olmaz. Bölge için ulaşımın hedefi; gelen turist bugün sahil yolundan gidiyor, Rize'ye kadar. Tekrar geri geliyor, Ayder, Sümela, Uzungöl'ü görüp her biri için 80 km içeri grip çıkıyor ve diyor ki Karadeniz'i gördüm. Bu geliri mekana eşit olarak dağıtmıyor. İkincisi ulaşım maliyetini lüzumsuz arttırıyor. Başka karları da yok etmektir bu. Muhakkak suretle dağlardan geçen bir yola ihtiyacımız var. Yolun bizim için birinci şartı arazide mevcut olmasını mümkün olduğu kadar asfalt olmasını istiyoruz. İstediğimiz kaynak üstünden veya üzerinden geçmesi lazım.
Yaylalarda toplu konut yapılması muhakkak engellenmelidir."
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile