Fatih Dönmez, Artvin basınına Milli Maden Politikası’ndan Artvin’e gelecek olan Doğalgaz’a, madencilikte bakanlık olarak yapmak istediklerinden Cerattepe’deki maden projesine kadar bir çok önemli açıklamalarda bulundu.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın da konuşmalarında sık sık vurgu yaptığı Milli Enerji ve Milli Maden Politikası’na vurgu yapan Fatih Dönmez, “Yaklaşık 1.5 yıl önce Sayın Bakanımız göreve geldi. Akabinde bir ay içinde çalışmalara başladık. Bakanlıkta Milli Enerji ve Maden konusunda bir stratejik plan üzerinde çalışmalarda bulunuyorduk. Enerji kadar maden politikamızda önemliydi. Sayın Bakanımızda kısa bir süre önce bunu kamuoyu ile paylaştı. Bu çalışmayı hazırlamadan önce paydaşlarımız ile uzun uzun müzakerelerde bulunduk. Onların görüşlerini aldık. Dünya’yı taradık. Neyimiz eksik, neyimiz fazla diye bir analizde bulunmuş olduk. Bu kapsamda da ciddi bir stratejik belgeyi hazırlayarak kamuoyu ile paylaştık. Maalesef ülkemiz kritik kaynakları bakımından, enerji ve maden yönünden dışa bağımlı bir ülke. Son on yılda uzun yıllar ortalamasına baktığımız zaman 45-50 milyar dolarlık enerji hammadde ithalatımız var. Petrol, doğalgaz ve petrol olmak üzere. Maden tarafında rakam bu kadar yüksek olmamak ile birlikte burada da rakam yaklaşık 8 ila 10 Milyar dolar civarında ithalatımız var" diye konuştu.
"Havadan Jeofizik görüntüleme yapacağız"
"Kamuoyunda bu konular çok fazla tartışılmadığı için de fazlaca bilinmiyor" diyen Dönmez "Bizim ithalatı sıfırlama imkanımız yok bu koşullar altında. Doğal kaynak sizde yok ise bazı ürünleri ithal etmek durumundasınız. Bazı ürünler açısından ise oldukça zengin bir durumdayız ve bunları da ihraç edeceğiz. Enerjide ağırlıklı ithalat çalışırken madende aslında bir miktar ihracatımızda var. Mermer ihraç ediyoruz. Bazı hammaddeleri ihraç edebilir durumdayız. Sonuç itibariyle sanayimizin temel ihtiyacı konumundaki hammaddeyi maden cevherleri açısından ithal etmek durumundaydık. Böyle bir misyon ve görev üstlenince insan ne var ne yok şeklinde bir soru sormak durumunda kalıyor. Bizde ne var ne yokun cevabını bulmak için bir takım adımlar atıyoruz. Bu kapsamda havadan jeofizik görüntüleme ihalesine çıktık. İhale yapıldı, uçaklar hazırlanıyor. Bu uçaklar özel cihazlarla donatılmış uçaklar olacaklar. Eylül ayı itibariyle taramalara başlayacağız inşallah. Bunlar havadan iki yüz veya üç yüz metreden, oldukça alçak seviyeden uçarak coğrafyadaki bilgilere, maden açısından bilgilere ulaşmaya çalışacak. Tabi ki bunlar kaba bilgiler olacak. Sonrasında bu bilgiler uzmanlar tarafından analiz edildikten sonra yer altı sondajlarla da bu bilgilerin doğruluğunu teyit etmiş olacağız ama bir taraftan da sondaj çalışmalarımız devam ediyor" şeklinde konuştu.
"Hedef 1 milyon metreküp sondaj"
ülkemizde 10-15 yıl öncesine gittiğimizde Maden Tetkik Arama Kurumumuz Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez, “Maden Teknik Arama (MTA) bundan 15 sene önce yıllık ortalama 25-30 bin metre küp sondaj yaparken, bu sayıyı 300 binlere çıkardık. Bu seneki hedefimiz ise 1 milyon metre küp sondaj yapmak” dedi.
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez, sondaj sonuçlarını MTA Genel Müdürüyle zaman zaman değerlendirdiklerini ve umut verici sevindirici bulgulara ulaştıklarını söyledi.
Dönmez, kısa ve orta vadede bu sonuçları analiz ettikten sonra madencilikte bir sıçrama beklediklerini kaydederek “Madencilik sektöründe ham maddeyi çıkarıp sattığınızda bir kazanıyorsanız bunu yarı mamul haline getirdiğinizde 8 10 kat değerleniyor. Nihai ürüne dönüştüğünde bu rakamlar 30 katlara kadar çıkıyor. Madencilik sektörü katma değeri oldukça yüksek bir alan” ifadelerini kullandı.
Madende millileşme
Kurumsal kapasitenin artırılması noktasında kurumların yapılandırılmasına yönelik çalışmalar yaptıklarını belirten Müsteşar Dönmez, ruhsat işlerinin Maden İşleri Genel Müdürlüğü (MİGEM) üzerinden devam ettiğini kaydetti.
Dönmez “Biz MİGEM’e yani bir misyon yükleyerek, sadece ruhsat işeri yapan birim olmaktan çıkartıp, sektörün önünü açacak işler yapmasını ve denetimleri daha etkin hale getirmesini sağlamış olacağız. Politikamızın temel parametreleri bunlar. Bu bir yerde yerlileşme ve yerli kaynakların azami derecede kullanılmasına ilişkin politikamızın maden tarafındaki yansımalarıdır.
Türkiye’de yerleşik olarak kurulmuş yerli ya da yabancı sermaye kim varsa bir yerli şirket olarak telakki ediyoruz. Sayın Başbakanımızda, Cumhurbaşkanımızda bu konun üzerinde önemle duruyor. Önemli olan bu ülkeye katma değer, teknoloji getirsin ve yerin altındaki madeni ekonomiye kazandırsın. Yerin altındaki maden çıkmadığı sürece kimseye bir faydası yok. Belki bizden sonraki nesiller çıkartacaktır ama biz bize düşen görevi yerine getirmek durumundayız” diye konuştu.
"Ülke coğrafyasının ancak yüzde 30’nu tarayabilmişiz"
Dönmez, jeofizik görüntüleme ve yer altı maden tarama hadisesinin Avrupa ve Kanada’da bittiğini ve Türkiye’de ise bu oranın yüzde 30 düzeylerinde olduğunu söyleyerek şunları dile getirdi:
“Biz özel sektör ve MTA’nın yaptığı çalışmalara baktığımızda biz ülke coğrafyasının yüzde ancak yüzde 30’unu tarayabilmişiz. Geriye kalan yüzde 70’de ne var bilmiyoruz. Belki bu güne kadar hiç üretmediğimiz bir maden var. Bizim temel sloganımız şu ’İnşallah Varsa Bulacağız’ mesajını verdi.
"Maden şirketleri denetimden uzak değil"
Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez, enerji ve maden projelerinin işletme ruhsatları aldıktan sonra denetimden uzak oldukları ve de devletin devre dışı bırakılmış gibi gösterilmesi noktasında da değerlendirmelerde bulunarak şunları söyledi:
“ İşletme güvenliği açısından bir risk varsa o faaliyeti durdurmak ve ilgili işte çalışma bakanlığına da bildiri yükümlülüğü de getiriliyor. Her hangi bir iş kazası olursa o bildiri hemen getiriliyor ve biz de hemen teknik ekiplerimizi hemen gönderiyoruz. Özellikle maden faaliyetleri, maalesef bu yüzüyle sıkça gündeme geliyor ve bazı STK’lar kendisine görev alt etmiş yerli yersiz birçok konuyu protesto ederek kamuoyunun önüne taşımayı kendilerine görev etmişler. Biz dolayısıyla bir iddia varsa bu iddialar nedir? Ne derece doğrudur bakıyoruz. Yani baştan kabul etmek gibi bir durum söz konusu değil. Çoğu bu öne getirilen hususların da yersiz olduğunu görüyoruz. Elbette bir madencilik faaliyeti bir inşaat faaliyetine benzetebiliriz. Yani evinizde bile bir boya yapmaya kalksanız hanfendiler başta olmak üzere birkaç gün rahatsızlık duyar. Hele evde biraz kapsamlı bir tadilat olursa bile konu komşu rahatsız olur. Ama baktığınızda bir şekilde bunun yapılması da gerekir."
"AB standartlarında maden işletmeciliği istiyoruz"
"Biz şimdi maden sektörüne, madencilere şunu söylüyoruz ’Arkadaşlar bizdeki regülasyon düzenlemeler Avrupa Birliği standartlarına uyumlu halde. Bu standartlara uyarak bu işletmeciliği yapacaksınız” diyoruz" diyen Dönmez "Eskiye nazaran sektörümüzün geldiği nokta son derece sevindirici. Şu konular sıkça gündeme geliyor. Şimdi zaman zaman madeni şehir içinde arama imkanımız yok. Ovada madencilik faaliyetleri olduğu zaman tarım faaliyetleri ile çakışıyor. Doğal olarak ekonomik verimliliği daha düşük alanlarda yani vatandaşı mümkün mertebe arazisine girmeden işte imarlı alanlara girmeden alanlarda madencilik faaliyetlerini yoğunlaştırıyoruz. Bu alanlarda çoğu zaman orman arazisi olabiliyor. Buralarda orman genel müdürlüğümüzün düzenlemeleri var. Yani her hangi bir şekilde işletme için bir ağaç kesimi gerekiyorsa onun kuralları belli; kestiği ağacın bedeli belli kestiği ağaçtan daha fazla ağaç dikme yükümlülükleri var. Baktığınızda belki, bir miktar ormanlık ağaç kesilmiş olsa da orta uzun vadede orada kesilmiş ağaçtan kazandırmış oluyorlar" ifadelerini kullandı.
"Mum ışığında mı oturmak istiyorsunuz?"
Protestocu gruplara seslenen Dönmez "Bir de şu var; tabi guruplara baktığınızda hepsine genelleme yapmak istemiyorum ama zaman zaman bu protesto eden gruplar işte nükleer karşıtı gruplar zaman zaman santrallere karşı gelen gruplar, madencilik faaliyetlerine karşı gelen gruplar, insanın aklına şöyle bir soru geliyor; onu yapmayacağız, bunu yapmayacağız peki kardeşim mum ışığında oturmak istiyor musun? Kimse de evet demiyor! Yani dünyanın gelişmiş ülkelerine gittiğinizde madencilik faaliyetleri nasıl yapılıyorsa bizde de aynı şekilde yapılıyor ve yapılmak durumunda. Herkes öncelikle doğal olarak ülkenin kaynaklarını kullanmak durumunda. İthal etmenin de bir anlamı yok! Bizim cari açığımızın önemli bir kısmını enerji ve maden ham maddeleri girdisi oluşturuyor. Bir taraftan da bundan şikayet edeceğiz! Bir taraftan da çözüm oluşturmaya çalışıyoruz. Ama bu çözüme de belirli kesimler karşı geliyor. Onlar işte insanın aklına şu soruyu da getirtiyor. Siz kimin menfaatine ülkenin milletin menfaatine mi çalışıyorsunuz yoksa bizim bilmediğimiz kurum kuruluşların menfaatine mi çalışıyorsunuz sorusunu ben şahsen aklıma getiriyorum. Muhtemelen benim gibi birçok vatandaşta bunu soracaktır. Biz bu anlamda hem çalışanlarımız istihdam alanında hem iş imkanı sunuyoruz. Hem de ülke ekonomisine önemli bir katkı sağlamış oluyoruz" dedi.
"Duruşumuz yerli ve milli"
"Bizim duruşumuz burada yerli ve milli duruştur" diyerek açıklamalarını
sürdüren Dönmez "Politikaları başta Cumhurbaşkanımız olmak üzere devletimiz belirliyor ve bu kapsamda da madencilik sektöründe de aynı hedefte ilerliyoruz” ifadelerini kullandı.
Açıklamalarında maden projelerinde devletin aldığı katkı paylarından bahseden Fatih Dönmez “Madenin değerine göre, bu oranlar oranlar değişiyor. Yüzde 2’den, 6’dan, yüzde 10’a kadar değişiyor. Değerli madenlerde altın gümüş gibi bu oranlar uluslararası piyasadaki ons değerine göre daha da artabiliyor. Bu rakamlar da üretilen cevher üzerinden bizim denetim elemanlarımız giderek bir tahakkuk gerçekleştiriyorlar ve onlarda vergi dairelerine gidipte bu payları ödüyorlar. Burada rakamın azlığı ve çokluğu göreceli bir şeydir. Yani bu rakamı çok yükselttiğinizde o zaman madencilik faaliyeti yapılamaz hale gelebilir ve ekonomik olmaktan çıkar. Çok düşürdüğünüzde de bir kamu kaynağını ucuza kullanmamış olursunuz ve bu günün şartlarına göre, zaman zaman geçmişte oranları daha farklıydı yarın belki de daha çok farklı da olabilir. Her ülkede aşağı yukarı buna benzer bir vergilendirme yöntemi uygulanıyor. Bu şirketler piyasada mali mevzuatın getirdiği yükümlülükler ne ise bahsettiğiniz dolaylı vergiler vs hepsini ödüyorlar zaten. Kazançlarından dolayı kurumlar vergisi ödüyorlar. Bu ekstradan brüt üzerinden devlete ödemesi gereken bir vergidir. Bunu bu şekilde yorumlamakta fayda var” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
"Sürekli denetimler yapılıyor; Bir katliama müsaade edilemez"
Açıklamalarında Artvin ve benzeri maden projelerinde çevre katliamı yapıldığına dayalı iddiaların sürekli gündeme getirilmesinin devlet ciddiyeti ile örtüşmeyeceğine vurgu yapan Müsteşar Fatih Dönmez, Maden kanununun el verdiği ölçülerde sürekli denetimlerin yapıldığını ve asla bir katliama izin verilmediğini belirtti.
Dönmez “Maden kanunun bize verdiği bir denetim hükümlülüğü var maden faaliyetlerine ilişkin. Çevre mevzuatından kaynaklı örneğin çevresel bir etki varsa oda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile alakalı bir durum orada da her ilimizde çevre ve şehircilik müdürlüğümüz var. Onlar zaten yerinde böyle bir aykırılık olduğunda gerekli reaksiyonu elbette ki vermek durumunda Sayın Valimizde zaten ilin en üst mülki amiri olarak Çevre Ve Şehircilik Bakanlığımız bir taşra teşkilata olsa da Valiliğimizin koordinasyonluğunda ve rehberliğinde o hizmetleri yürütüyor” dedi.
"Cerattepe’de endişelenecek bir durum söz konusu değil"
Artvin Cerattepe Bakır Madeni Projesi’ne ilişkin olarak açıklamalarda bulunan Müsteşar Fatih Dönmez, Cerattepe’deki projenin de devletin sıkı denetiminde olduğuna vurgu yaparak Cerattepe’de de ÇED dışında bir faaliyete asla müsaade edilemeyeceğini ve madencilik faaliyetlerinin de şuan mevzuat çerçevesinde gerçekleştirildiğinin altını çizdi. Fatih Dönmez, açıklamalarının son bölümünde Cerattepe konusunda Artvin halkının rahat olması gerektiğini ve çevreye duyarlı bir biçimde bir madenciliğin gerçekleştirilmekte olduğunu ifade etti.
Müsteşar Dönmez şunları söyledi:
“Cerattepe olayına gelince orada aslında Artvin madencilik kültürüne yabancı bir yerimiz değil. Orada Murgul’da zaten bakır işletmeleri yıllarca vardı. Daha önce kamudaydı ve özelleşti. Şimdi o bölgede önemi ölçüde bakır cevheri rezervi tespit ettik. Onla alakalı da şirket yetkilileri ile de görüştük. Çevre ve orman açısından baktığınızda onlara belki maliyet artışları da yükleyerek en az etkileyecek şekilde bir işletme planı yaptırıyoruz ve bir kere açık işletme değil ve o coğrafyada baktığınızda tahribat çok daha az olacak. Kapalı işletmelerde o maden ocağına yerin altında o faaliyeti yapmış olacak. Ben bu vesile ile Artvin halkına o yöredekilere şu güvenceyi rahatlıkla vereyim sadece Artvin için değil tüm bölgeler için geçerli, yasalara düzenlemelere aykırıdır durumunda kimsenin gözünün yaşına bakmayız! Fakat ortada bir madencilik faaliyeti yapılacaksa o faaliyetlerin gerektirdiği iş ve işlemler ne ise oradaki yatırımcının da o kurallara uygun olarak yapmasına müsaade etmek durumundayız. Valimizde, yerel yöneticilerimizde zaten bu konuda oldukça hassaslar. Her hangi bir olumsuzluk olduğunda ilgili kurum direk bize gelecekler ve denetim elemanlarımız göndereceğiz ve aykırı bir durum var mı yok mu yerinde inceletir ve gereğini yapacağız. Herhangi bir endişe içerisinde olmasınlar."
"Artvin coğrafyası zor bir şehir olmasına rağmen doğalgaz getiriyoruz".
Dönmez, doğalgaz ile ilgili de müjde vererek "Bölgeyi bilenler anlayacaktır. Kamyonun aracın bile zor geçtiği yerlere doğalgazı biz şehre getirmiş olacağız. Dolayısıyla şehir çok daha temiz ve çağdaş bir yakıtı kullanmaya başlayacak. Ama bu sadece doğalgazın getirilmesi şehrin kalkınması için yeterli değildir. Orada ekonomik aktivitelerin yatırımların olması gerekiyor. Kalkınmanın sağlanabilmesi için. Maden açısından zengin olması aslında Artvin açısından bir tehdit değil aksine bir fırsattır. İstihdam artacak şehre ciddi bir katkısı olacak ve Artvin bence hak ettiği yeri daha hızla yaklaşmış olacak. Milletvekillerimizde zaman zaman enerji yatırımları ile ilgili onlarla istişareler içerisindeyiz. Ben Artvin’in gelecekte iyi günler beklediğini umuyorum. Bölge halkına da en ederin selamlarımı iletiyorum” diyerek açıklamalarını tamamladı.
Dönmez, Cerattepe İlgili Net Konuştu
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez, Cerattepe Projesi’nde her aşamanın devletin kontrolü altında olduğunu belirterek "Artvin halkının tedirgin olacakları bir durum yok” dedi.