Türker, özel birliklerde görev alacakların en az üniversite mezunu olması ve iyileştirme sürecinden geçirildikten sonra yeni kamusal görevlerine atanmaları gerektiğini kaydetti. Bunların yapılmaması halinde vahim olayların yaşanabileceğini işaret eden Türker, "JİTEM olayında, özel harekât timlerinde olduğu gibi topluma rahatsızlık verecek ilişkiler içine girebilirler. Rehabilite edilmezlerse Amerika'da Vietnam Sendromu olarak bilinen bu tür özel birliklerin neden oldukları toplumsal olumsuzluklar ortaya çıkar." dedi.
Türker, 12 Eylül'de halkoyuna sunulacak olan anayasa değişikliği paketini de iki madde hariç kabul ettiklerini kaydetti. Türker, kayınvalidesi Behiye Asbuzoğlu'nun vefatından dolayı Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen'e taziye ziyaretinden bulundu.
Türker, ziyaretin ardından gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmeleri sonrasında önerilerini ve görüşlerini içeren çalışmayı Başbakan yardımcısına ilettiklerini belirten Türker, ikili görüşmede Başbakan'ın terörden rahatsız olduğunu ve terörün çözümü için bazı öneriler üzerinde durduğunu kaydetti. Türker, DSP olarak da Başbakan Erdoğan'a kurulması planlanan özel birliklerin TSK'ya bağlı olarak bulunması gerektiğini, başka arayışlara girilmemesi gerektiğini ilettiklerini vurguladı.
Özel birliklerde görev alacak olanların eğitim düzeyinin en az önlisans ve lisans düzeyinde olması gerektiğini, eğitimlerini subay veya astsubay okullarında tamamladıktan sonra bir yıllık iyileştirme sürecinden geçirilip, yeni kamusal görevlerine atanmaları gerektiğini ilettiklerini dile getirdi. Türker, şöyle dedi: "Eğer bunlara dikkat edilmezse Türkiye'de JİTEM olayında olduğu gibi, geçmişteki özel harekat timlerinde olduğu gibi, topluma rahatsızlık verecek ilişkiler içine girebilirler. Eğer rehabilitasyon yapılmadan sisteme sokulurlarsa Amerika'da, Vietnam Sendromu olarak bilinen bu tür özel birliklerin neden oldukları toplumsal olumsuzluklar ortaya çıkar. Bu konudaki görüşlerimizi söyledik."
İnsani istihbaratı kurmanın zor olduğunu, Ergenekon adındaki benzer davalarla TSK'nin yıpratıldığını, bölgede gizlilik, güven esasının ortadan kaldırıldığını da Başbakan'a ilettiklerini ifade eden Türker, şöyle konuştu: "Bu nedenle TSK'yı rencide etme, gücünü azaltmaya yönelik olan ve sonunda da bir şey elde edilmeyen siyasi görünümlü davaların süratle tamamlanması, adalete uygun bir dava sisteminin kurulması gerektiğini söyledik. Onun için buradaki mahkemelerin, özel yetkili savcıların normal mahkeme statüsü içinde ve belli bir gücü hedef almaya yönelik, adaleti sağlamaya yönelik olması gerekir." ifadesini kullandı.
Terörün sona erdirilmesi için kısa vadeli alınacak çözüm'ün BM'nin 51'inci maddesini uygulamak olduğunun altını çizen Türker, "Artık terörle mücadelede kayıplara uğranmaması gerekir. Artık bir şehit cenazesi bile kalkmamalı. Terörle mücadele profesyonelce yapılmalıdır.'' dedi.
Başbakan'la referandum konusunda ise hiç konuşmadıklarını anlatan Türker, "Çünkü bizim bu konudaki tavrımızı biliyorlar. Nasıl hareket edeceğimizi biliyorlar. Referandumda görüşlerimiz iki madde hariç diğer bütün maddelere katılıyoruz. Bunlardan birisi HSKY, diğeri ise Anayasa Mahkemesi'nin yapısıyla ilgili olanı. Ama söz konusu anayasa değişikliğinde Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu'nda yapılacak olan değişiklik, ileride dikta rejiminin ortaya çıkmasına neden olacak olan bir değişikliktir. Bu iki madde rejim değişikliğine, yargının olumsuz çalışmasına ve yargının siyasallaşmasına neden olacaktır. Kendileri de bildikleri için bizimle bu konuda çok tartışmaya girmediler." şeklinde konuştu.