Dünya Türk İş Konseyi, ABD Barış Enstitüsü Geleneksel İftar Yemeğine Ev Sahipliği Yaptı

Dünya Türk İş Konseyi (DTİK) Başkanı Nail Olpak, iş dünyasının, tüm toplumu desteklemeye devam etmesi gerektiğini belirterek, "Çünkü hala önümüzde uzun bir iyileşme sürecimiz var." ifadesini kullandı.

DTİK'ten yapılan açıklamaya göre, DTİK'in ortak ev sahipliğinde, "Pandemi Döneminde Dinlerarası Dayanıklılık Yoluyla Umut ve İyileşme" temasıyla Amerika Birleşik Devletleri Barış Enstitüsü (USIP) tarafından organize edilen iftar yemeğine, Washington DC düşünce kuruluşlarının temsilcileri, siyasetçiler, diplomatlar, STK ve iş dünyası yöneticileri katıldı.

Çevrim içi gerçekleştirilen iftar yemeğinde konuşan DEİK-DTİK Başkanı Nail Olpak, USIP kurumuna, dünya çapında çatışmaları önlemek, hafifletmek ve çözmek için yıllar boyu gösterdiği olağanüstü çabalar için teşekkür etti.

DEİK-DTİK olarak misyonlarının, Türkiye ekonomisinin çoğunluğunu temsil eden üyeleri, 146 ülke bazlı iş konseyi ve Türk diasporasının iş dünyası temsilcileriyle birlikte dünya çapında ticari diplomasi faaliyetlerinin yaygınlaştırılmasını teşvik etmek olduğunu aktaran Olpak, bu misyonun, ulusların birbirini daha iyi anlamasında köprüler oluşturacak ticari ve ekonomik faaliyetlere temel bir felsefe oluşturduğunu kaydetti.

- "Toplumlar, anlaşmazlıklarla değil ortaklıklar yoluyla gelişir"

Nail Olpak, toplumların anlaşmazlıklarla değil, daha çok ortaklıklar yoluyla geliştiğini belirterek, burada olmaktan büyük memnuniyet duyduğunu bildirdi.

Olpak, şu değerlendirmelerde bulundu:

"İş dünyası liderleri olarak inanıyoruz ki toplumumuzun en çok ihtiyaç duyduğu zamanlarda onların yanında olmalı, kazandığımızı paylaşmalıyız. Geçtiğimiz yıl, tüm dünyada hemen herkes için son derece zor bir yıldı. Bu kapsamda, DEİK ve DTİK olarak, sağlık merkezlerinin en çok ihtiyaç duyduğu tıbbi malzemeleri sağlamak için hareket geçtik ve akut sorunların çözümü konusunda destek olduk. İş dünyası, tüm toplumu desteklemeye devam etmelidir. Çünkü hala önümüzde uzun bir iyileşme sürecimiz var."

Türkiye'de ya da dünyanın dört bir yanına yayılmış Türk girişimleriyle iş yapmak ya da sosyal sorumluluk alanında onlarla iş birliği geliştirmek istenmesi halinde DEİK ve DTİK ile iletişime geçilebileceğini bildiren Olpak, salgının en karanlık günlerinden çıkmaya başlandığını aktardı. Olpak, konuşmasını, Hz. Mevlana'nın "Güzel günler sana gelmez, sen onlara yürüyeceksin" sözleri ile tamamladı.

- "Hoşgörünün ve barışın teşvik edildiği bir platforma vesile teşkil etmiştir"

USİP Başkanı ve Genel Sekreteri Lise Grande de bu etkinlik vesilesiyle Washington DC merkezli, ABD'nin en önemli dini kuruluşlarından ve en eski ve köklü camilerinden biri olan "Masjid Muhammed" ile iş birliğinde, yardıma muhtaç insanlara 600 kadar iftar yemeği ve evsizlere 100 öğünden fazla yemek yardımı yaptıklarını bildirdi.

Türkiye'nin Washington Büyükelçisi Hasan Murat Mercan ise "DTİK, ABD'de yaşayan iş insanlarımız başta olmak üzere, Türk-Amerikan toplumuna yönelik çalışmalarını başarıyla yürütmektedir. DTİK'in de ortak ev sahipliğinde saygın bir ABD kuruluşu tarafından düzenlenen iftar, farklı inançların temsilcileri arasında samimi ilişkilerin kurulduğu, hoşgörünün ve barışın teşvik edildiği bir platforma vesile teşkil etmiştir." ifadelerini kullandı.

- "Biz zor olana talibiz"

DTİK'in davetlisi olarak USIP senelik iftar yemeğine katılan Türkiye Ermenileri Patriği Sahak Maşalyan, dinlerarası teriminin batı literatürüne modern zamanlar ile girmiş olmasına karşın aslında Anadolu coğrafyasında ve bu topraklarda yetişen insanların kültürlerinin özünde olduğunu kaydetti.

Binlerce yıllık tarihi olan bu coğrafyanın kucaklayıcı özelliğini aktaran Maşalyan, bu topraklarda yaşayanların her zaman uyum içerisinde bir diyaloğu ve birlikte yaşama kültürünü sürdürebildiğini vurguladı.

Kilisenin vazifelerinden birinin bunu sürdürmek olduğunu belirten Maşalyan, "Geçmişin acılarını kaşımak kolay, beraber geleceği inşa etmek zor. Biz zor olana talibiz." ifadelerini kullandı.

DTİK Amerika Komite Üyesi Mustafa Tuncer de camilerin, kiliselerin ve sinagogların, salgın döneminde en önemli yardımlaşma örneklerini gösterdiğini, farklı inançlara mensup toplum ve lider dayanışmalarının geleceği aydınlatacağını kaydetti.