'Dünya Türkiye'ye endekslendi'

"Dünya Türkiye'ye endekslendi"

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, dünyanın Suriye politikasını Türkiye'ye göre belirlediğini söyledi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ABD ve Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere dünyanın Suriye politikasının Türkiye'ye endeksli olduğunu ifade etti.

IMF/Dünya Bankası yıllık toplantıları için Washington'da bulunan Babacan dün akşam temasları hakkında bilgi vermek amacıyla Türk basın mensuplarıyla bir araya geldi.
Babacan Suriye'ye ilişkin bir soru üzerine, 'İster ABD olsun, ister son Suriye Halkının Dostları halkının toplantısına katılan 81 ülkenin bu konudaki duruşu, Türkiye'nin ortaya koyduğu dik duruş ve insanlık adına Türkiye'nin yüksek sesle görüşlerini ve eleştirilerini ortaya koyması aslında takdir edilen birşey. ABD de Suriye konusunda yakın bir diyalogumuz var. Bizim yaklaşımımız ve çizgimiz Washington'da genel kabul görüyor. Türkiye'nin bu konudaki tavsiyeleri hem ABD hem de birçok AB ülkesi tarafından dikkate alınıyor. Yani birçok ülke Suriye politikasını oluşturuken Türkiye'nin ne dediğine dikkat ediyor ' cevabını verdi.

Babacan konuya ilişkin olarak ayrıca, 'Bazen Türkiye'de bazı çevreler sanki Türkiye'nin yaptıkları işte dışarıdan şunun, bunun zoruyla, telkiniyle yapmış görünüyor. Çok şükür iş tam tersine. Öyle bir noktaya geldik ki, bugün pek çok ülkenin duruşu ve Suriye politikası, Türkiye'nin duruşu ve söylemlerine önemli şekilde endeksleniyor ' dedi.

Babacan, ' Suriye konusu hemen hemen tüm ikili görüşmelerimizde gündeme geldi. Birinci konu değilse, ikinci konu Suriye oldu. Suriye ile ilgili en önemli problem uluslar arası toplumun tek bir duruş sergileyememesi oldu. Son 14 Nisan'da alınan BM Güvenlik Konseyi kararına kadar uluslar arası toplumun ortak bir sesi yoktu. Bunlar bir ölçü de hala var. Ama gözlemcilerle ilgili Güvenlik Konseyi kararı alınmasıyla birlikte olumlu bir sürece girilmiştir. Biz soranlara şunu söylüyoruz: 'Suriye'nin sorunları Suriye'nin iç dinamikleriyle çözülmesi gerekir'. Eğer şiddet durursa Suriye'nin iç dinamikleri gerekeni yapacaktır. Fazla birşeye gerek yok. Ancak şiddetve güç kullanarak, baskıyla şu an rejim, toplum kesimlerini bir bakıma belli bir noktada tutmaya çalışıyor. Ama şiddet ortadan kalktıktan sonra halkın gerçek iradesi hangi yöndeyse, Suriye'de işlerin gidişi o yönde gerçekleşecektir. Önümüzde bir Annan Planı var. Bu plan tam olarak uygulanırsa, olumlu şeylerin başlangıcı olabilir. Ama rejim bu planı uygulama konusundaki ciddiyeti nedir bunu zaman gösterecek. Şu an pek çok ülkenin yaptığı gibi biz de bu plana destek veriyoruz ve harfiyen uygulanması konusunda da talebkar oluyoruz. Planın hedef, tarihler konusunda bazı eksikleri var. Bunlar giderilirse diye daha iyi olur diye düşünüyoruz ' şeklinde konuştu.

'IMF VE DÜNYA BANKASI EKONOMİDEKİ TECRÜBEMİZİ PAYLAŞMAMIZI İSTİYOR '


Babacan, 'Bizden beklenen, artık kendi tecrübelerimizi mümkün olduğunca fazla sayıda ülkeyle paylaşmamız. Çünkü işleyen iyi bir örnek, yazılan reçetelerden, uluslar arası kuruluşların uzmanlarının verdiği raporlardan çok daha etkili olabiliyor. Çünkü insanlar gözleriyle gördüğü iyi sonuç veren bir örneği ikna edici bulabiliyorlar. Dolayısıyla Dünya Bankası'nın da, IMF'in Türkiye'den böyle bir beklentisi var. Örneğin IMF, iki hafta önce Sudan'daydım. Hazine'nin ne kadar borç yönetiminde ve para yönetiminde kullandığı bilgi işlem sistemi varsa, bunların aynısını Sudan hükümetine de kurmamızı istiyor. ' dedi.

Babacan konuşmasına şöyle devam etti:

'Cannes zirvesinden bugüne kadar geçen sürede bir yandan Yunanistan'da yapılan anlaşma, bir yandan Avrupa Merkez bankasının piyasalara girmesi, bunun yanı sıra AB'nin 'Mali Kontrat' üzerinde liderler seviyesinde mutabık kalması, bütün bunlar bazı risklerin bugün için ortadan kalkmasını beraberinde getirmiş oldu. Ancak şu an uygulama çok çok önemli olacak.

27 ülkeden 25'i Mali Kontrat'ı anayasa gücüyle kendi mevzuatlarına derc edeceklerini söylediler. Tabi ki henüz problemler bitti, sorunlar arkamızda demekten çok çok uzağız.
2013 yılı ABD açısından önemli olacak. Özellikle seçimlerden sonra ABD'nin takip edeceği ekonomi politikaları çok yakından izlenecek. Beklentimiz biraz daha uzun vadeli, daha tutarlı, daha yapıcı politikaların 2013 yılıyla beraber uygulanmaya başlaması. '

'TÜRKİYE IMF'DE HÂLÂ HAK ETTİĞİ TEMSİL GÜCÜNE SAHİP DEĞİL '

Babacan, 'IMF'in ikinci tur kota reformu ile ilgili kararlar 2010 yılında alındı. Bu kota reformu dediğimiz nihayetinde IMF'deki oy gücünün, temsil gücünün artması manasına geliyor Türkiye açısından. Türkiye'ninki artıyorsa, birilerinin de azalıyor demektir. Dünyadaki ekonomik güç dengelerinin değiştiği bir gerçek. Bundan iki önceki IMF Başkanı İspanyol Maliye Bakanı Rodrigo de Rato, IMF başkanı olduktan hemen sonra Türkiye'ye gelmişti. Biz bu konuları onunla İstanbul'da görüştük. Dedik, artık dünya değişiyor, bu kuruluşların yönetim yapısı çok geride kaldı, yeni dünya düzenine göre bunların güncellenmesi gerekiyor dedik. İlk tur tamamlandı. İkinci tur karar verildi ama ülkelerni tek tek parlamentolarında onaylanıyor. Henüz onay süreci tamamlanmadı. Fakat bizim G20 ülkeleri olarak aldığımız karar, bu sürecin Tokyo'daki yıllık toplantılara kadar tamamlanması. Bugünkü G20 oturumlarından birisinin de konusu buydu ' dedi.

Babacan ayrıca, Biz G20'de Avustralya ile birlikte Yeni Uluslar arası Finansal Mimari Çalışma Grubu eş başkanıyız. Uluslar arası finans kuruluşlarının yönetim yapısı, hisse, temsil, bunlar da çalışma konularımızdan bir tanesi. Yine IMF'in kaynaklarının artırılması bir diğer konu. Asıl gündemde 2013 Ocak ayından itibaren üçüncü tur kota reformunun başlaması. Yani IMF'in kota formülünün gözden geçirmesi. Çünkü biz Türkiye'nin hak ettiğinden daha düşük oranda temsil edildiğini düşünüyoruz. 2010 reformundan sonra dahi, ikinci turda dahi Türkiye hak ettiğini tam olarak alabilmiş değil, herkes bunun farkında. Ama basamak basamak oluyor. Bunlar çok da kolay şeyler değil ' şeklinde konuştu.
Ana Sayfa
Manşetler
Video
Yenile