Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, 61. Türkiye Milli Pediatri Kongresi’nin açılışına katıldı.
2 bin çocuk doktorunun katıldığı kongrede mülteci çocukların güncel sorunları ele alındı. Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, “Bu meseleyi dünyanın sahiplenmesi lazım. Ben şuna yürekten inanıyorum. Dünyanın zengin ülkeleri bu meselelere sahip çıksalar dünyada ne bir tane mülteci kalır ne de sağlık haklarından mahrum bir çocuk kalır. Bu kadar zor bir şey değil. Bugün Türkiye’nin hassasiyetiyle diğer ülkeler harcanacak para itibarıyla da kaynaklar itibariyle. Bu politik sahiplenmenin eksikliğini yoğun bir şekilde yaşıyoruz ama umutsuz olmamalıyız” diye konuştu.
“Prof. Dr. İhsan Doğramacı hocayı hatırlamamak mümkün değil”
Kongrenin hayırlara vesile olmasını temenni ettiğini dile getiren Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, “61. kongrenin açılış töreninde Prof. Dr. İhsan Doğramacı hocayı hatırlamamak mümkün değil. Cenabı Hak rahmet eylesin. Gerçekten Türkiye’de pediatri kavramının geliştirilmesi, modern anlamda üniversitenin kurulması noktasında çok büyük emekleri olmuş hocamızı burada sizin huzurunuzda saygıyla yâd ediyorum. Kendisinden benim de şahsen politikaya atıldıktan, Sağlık Bakanı olduktan sonra öğrendiğim çok şey oldu” dedi.
“Çocuk hekimi olmak hakikaten hayatımın en güzel işiydi”
Sağlık alanında çalışmak, hekim olmak ya da hemşire olmanın çok hayırlı bir iş olduğunu ifade eden Akdağ, “Ben inanıyorum ki özellikle çocuk sağlığı ve hastalığı ile ilgilenen sağlıkçılar belki de bu mesleğin yüreği en hassas olan insanlarıdır. Bu mesleği seçerken bu özelliklere sahip olmak ya da mesleğin içine girdikten sonra iyice güçleniyor olabilir. Çocuklarla meşgul oluyorsunuz ve o masum yavrular mutlaka sizin yüreğinizi daha farklı bir şekilde geliştiriyor. Bunu ben bütün meslek hayatım boyunca hissettim. 58 yıllık bir hayata sığan çok koşturmaca işlerin arasında Allah’a şükürlere olsun ki mensubu olmaktan ziyadesiyle memnun olduğum çocuk hekimi olmak hakikaten hayatımın en güzel işiydi. İyi ki çocuk hekimi olmuşum” diye konuştu.
“Yıldız Atalay hocamın çok büyük katkısı olmuştur”
Toplantılarda her zaman dile getirdiği mevzuyu tekrar dile getireceğini söyleyen Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Hocamın Recep niye dile getiriyorsun dediği bir hususu bir kere daha dile getireceğim. Bu pediatri uzmanlığı meselesi girişim de yani dahil olma tarafım asistanlığa başlayışım Yıldız Atalay hocamın çok büyük katkısı olmuştur. En çok Yıldız Hocamla beraber sevdim. Hakikaten çocuk doktoru olmanın nasıl bir şey olduğunu, ne kadar güzel bir şey olduğunu anlatabilecek en güzel simalardan biridir. Onun için huzurunuzda kendisine bir kez daha teşekkür ediyorum.”
“10 yılını gece gündüz demeden, haftada ortalama 90-100 saat çalışan çok değerli mesai arkadaşlarım var”
Türkiye’de sağlıkta dönüşümde büyük işler başarıldığını aktaran Recep Akdağ, “Elbette burada başta Cumhurbaşkanımızın en üst seviyeden bu dönüşüme katkı vermiş olması çok önemlidir. Şu anda burada bulunan Beşir Atalay çok büyük katkıları oldu. Elbette TBMM’nin çabaları var, kanunlar var. Benimle birlikte hayatlarının 10 yılını gece gündüz demeden, haftada ortalama 90-100 saat çalışan çok değerli mesai arkadaşlarım var. 61. Milli Pediatri Kongresi’nde tekrarlamak isterim, bu büyük dönüşümün gerçek mimarı siz hekim arkadaşlarımızsınız, Allah hepinizden razı olsun. Bu meseleyi sizler içselleştirmemiş olsaydınız başaramazdık” dedi.
“Anneler mukavva sererek betonun üzerinde haftalarca yatarlardı”
Türkiye’de bir hesaplamaya göre bebek ölümlerinin binde 7, diğer bir hesaplamaya göre ise binde 9’lara düştüğünü aktaran Akdağ, “Bebek ölümleri bir hesaplamaya göre binde 7’lere, bir diğer hesaplamaya göre binde 9’lara indi. Teknik sonuçta binde 10’un altına inen bebek ölümlerinden bahsediyoruz. Buralara gelmek kolay olmadı. Şartlarımız değişti. Artık ihtiyaçlarımız farklı. Bugün Uluslararası Pediatri Cemiyeti (IPA) müstakbel başkanını Eroll Adlen’e de ifade ettim. 1990’lı yıllar iki binlere kadar biz çocukların yetersiz beslenmesinden müthiş sıkıntı çekerdik. Adeta yağmur gibi çocuklar yağardı. Beslenme bozukluğu olan kısır döngüsüne girmiş onlarca yüzlerce çocukla karşılaşırdık. Belki 10-15 çocuk birden olurdu. 10 yaşında 8 yaşında çocukların koskoca çocukların kızamık ve kızamık sonrası zatürreden kaybedilmesi bizi ziyadesiyle üzerdi. Hem fiziksel şartlara açısından kötüydük, hem halk sağlığı açısından gerçekten iyi bir noktada değildik. Erzurum’da bizim görev yaptığımız üniversite hastanesinde anneler mukavva sererek betonun üzerinde haftalarca yatarlardı. Gece yatabilecekleri alan burasıydı” şeklinde konuştu
“Hekim olarak en az 3-5 çocuğa ağız ağıza solunum yaptırdığımı biliyorum”
İntörize etmek diye bir kavramlarının olduğunu söyleyen Recep Akdağ, “Ventilatör bulunmadığı için o da çocuklara bir türlü gerekli tedaviyi vermemize müsaade etmiyordu. İntör arkadaşlarımızın eline bir ambu verip saatlerce onunla çocukların yeni doğanların oksijenlenmesini sağlamaya çalışırdık. İntörlüğünde bunu yapmayan arkadaş var mı? İlk defa servisimize bir taşıma küvezi geldiği zaman sanki NASA’ya yeni bir, aya çıkma tüpü gelmiş gibi hissetmiştik kendimizi. Şartlarımız böyleydi. Bir hekim olarak en az 3-5 çocuğa ağız ağıza solunum yaptırdığımı biliyorum. Uygun bir havalandırma oksijenlendirme bile elimize yoktu” diye konuştu.
“Türkiye’de obeziteli çocuk oranı yüzde 7’lerden 9’lara, bütün nüfusumuzda yüzde 30’u aştı”
Şartların değiştiğini ancak ihtiyaçlarında değiştiğini ifade eden Recep Akdağ, “Mutlaka artık pediatrinin kendi alanına bulaşıcı olmayan hastalıklarla ilgili eğitimi çok yoğun olarak sokması lazım. Sağlıklı yaşama konusunu hekimlerimize hemşirelerimize öğretmemiz lazım. Türkiye’de obeziteli çocuk oranı yüzde 7’lerden 9’lara çıktı. Bütün nüfusumuzda yüzde 30’u aştı. O zaman pediatri hekimlerinin bu meseleler için çok iyi bir şekilde eğitilmesi lazım. Sağlık promosyonuyla ilgili üniversitelerde bir sağlıklı yaşamla ilgili bir ders konusu var mı müfredatlarımızda? Halbuki artık bunların müfredatlarımıza yoğun olarak girmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
“Bangladeş hükümetinden 100 bin kişiye içlerinde çocuk ve kadınlar da var kamp hizmetleri vermeye çalışacağız”
Derneğin yaptığı panelde sığınmacı ve göçmen çocuklarla ilgili olayların konuşulduğunu söyleyen Akdağ, “Suriyeli çocuklar bizim çocuklarımız neye sahipse onlar da bir insan hakkı olan sağlığa kavuşma açısından. Bir şekilde kucağını mültecilere açmış bir çok ülkede maalesef çocuklara bu imkanlar sağlanamıyor. Yakın bir zamanda Bangladeş’e giderek Lohingalı Müslümanların zulüm altında hangi şartlar altında yaşadığını bizzat yerinde gördük. 1 milyona yakın insan. Bunların yüzde 70’i çocuk ve kadın. Perişan bir durumdalar. Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak Bangladeş hükümetinden 100 bin kişiye içlerinde çocuk ve kadınlar da var kamp hizmetleri vermeye çalışacağız. Türkiye bu noktada bütün dünyaya artık örnek teşkil eden bir ülke. Gerek gerçek anlamda harcadığı para ve ortaya koyduğu kaynaklar itibariyle. Türkiye dünyada ihtiyacı olan insanlara en ziyade hizmet eden yegane ülke. IPA ile beraber bu hususta sesimizi yükseltmek istiyoruz” ifadelerini kullandı.
“Dünyanın zengin ülkeleri bu meselelere sahip çıksalar dünyada ne bir tane mülteci kalır ne de sağlık haklarından mahrum bir çocuk kalır”
Bütün dünyaya Türkiye’den güçlü bir sesle haykırmanın gerektiğini dile getiren Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Sağlık, eğitim insanca yaşama haklarının olduğunu gür bir sesle ifade etmek istiyoruz. Harvard da bir panel yapıldı. Suriye meselesini konuşuyorduk. O zaman Suriye meselesi bu kadar kötü bir hale de henüz gelmemişti. ABD’nin bölgedeki güçlü ülke olarak yapabileceği şeyler vardı maalesef bunlar yapılmadı. Suriye’deki çocukların aşılanamadığı konusuydu. Ben de çocuk hekimiyim. Sıra bana gelince dedim ki çocukların aşılanması çok önemli bir olay. Suriye’deki çocukları aşılamak çok önemli. Hadi çocukları aşılayabildiğimizi varsayalım neyi değiştirmiş olacağız. Çocukları aşılayacağız, orada zalim bir yönetim aşılanmış çocukların üzerine bomba yağdıracak. Şimdi aşılanmamış çocukların üstüne bomba yağdırıyor. Yarın aşılanmış çocukların üzerine bomba yağdıracak. Oluşturabileceğimiz yegane farklılık bu mu? Onun için bu meseleyi dünyanın sahiplenmesi lazım. Ben şuna yürekten inanıyorum. Dünyanın zengin ülkeleri bu meselelere sahip çıksalar dünyada ne bir tane mülteci kalır ne de sağlık haklarından mahrum bir çocuk kalır. Bu kadar zor bir şey değil. Bugün Türkiye’nin hassasiyetiyle diğer ülkeler harcanacak para itibarıyla da kaynaklar itibariyle. Bu politik sahiplenmenin eksikliğini yoğun bir şekilde yaşıyoruz ama umutsuz olmamalıyız. Sizin toplantınız, burada mülteci çocuklar için yapılan toplantılar bütün dünya açısından hayati önem taşıyor. Bu toplantılara vesile olan bütün arkadaşlarımı bir kere tebrik ediyorum. Unutmayın ki her şey sevgiyle başlar.”
TMPD’nin, kurulduğundan beri çocukların sağlığı ve refahı için uğraş verdiğini söyleyen Türkiye Milli Pediatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Enver Hasanoğlu, “Ülkemiz son 10-15 yılda sağlık konusunda çok büyük gelişme elde etti. Bütün sağlık kuruluşlarının tek çatı altında birleşmesini istiyorum. Uzun süre Sağlık Bakanlığı yapmış Recep Akdağ ve hükümete teşekkür ediyorum. Ülkemize son yıllarda 4 milyon göçmen geldi. Bunların yarısı çocuk yaştadır. Ülkemiz elinden geleni yapmaktadır. Göçmenlerin annelerine sağlıkçılarımız eğitim veriyor. Gelecek hafta Gaziantep’e giderek eğitim verecekler. AFAD’ın Başbakan yardımcısı Recep Akdağ’a bağlanması bize güç verecektir” dedi.
Uluslararası Pediatri Cemiyeti(IPA) gelecek başkanı ve IPAF başkanı Prof. Dr. Eroll Alden ise, Türkiye’nin mülteci konusunda diğer ülkelere örnek olduğunu söyledi.
'Dünyanın Zengin Ülkeleri Mülteci Sorununa Sahip Çıksalar Ne Mülteci Ne De Sağlık Haklarından Mahrum Çocuklar Kalır'
Antalya’da düzenlenen 61. Türkiye Milli Pediatri Derneği’nin açılışına katılan Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, “Bu meseleyi dünyanın sahiplenmesi lazım. Ben şuna yürekten inanıyorum. Dünyanın zengin ülkeleri bu meselelere sahip çıksalar dünyada ne bir tane mülteci kalır ne de sağlık haklarından mahrum bir çocuk kalır. Bu kadar zor bir şey değil. Bugün Türkiye’nin hassasiyetiyle diğer ülkeler harcanacak para itibarıyla da kaynaklar itibariyle. Bu politik sahiplenmenin eksikliğini yoğun bir şekilde yaşıyoruz ama umutsuz olmamalıyız” dedi.