E-Ticarette 5 Duyunun Eksikligi

Ege Üniversitesi Iletisim Fakültesi ile Kariyer Planlama ve Basari Koordinatörlügü tarafindan düzenlenen söyleside Düzce Üniversitesi Iletisim ve Tanitim Koordinatörlügü Ögretim Görevlisi Berkant Yilmaz, “Duyusal Pazarlama ve Ikna” konusunda ögrencileri bilgilendirdi.

Insanlarin dogdugu andan itibaren sahip oldugu 5 duyu (görme, duyma, dokunma, tat ve koku) sayesinde çevresini algiladigini ifade eden Berkant Yilmaz, duyular sayesinde ögrenmenin gerçeklestigini belirtti.

Braille alfabesini örnek veren Yilmaz, görme engelli bireylerin dokunma duyusu sayesinde okuma yapabildiklerini ifade ederek bu noktada duyularin dünyaya açilan pencereler oldugunu söyledi.

Bir çocugun sicak sobaya dokunduktan sonra elinin yanmasi ve refleks olarak elini geri çekmesiyle, ona bir daha dokunmamasi gerektigini ögrenmesinin de dokunma duyusu sayesinde oldugunu sözlerine ekledi.

Görme ve duyma duyularinin “uzak duyular”; tat, koku ve dokunma duyularinin ise “yakin duyular” oldugunu belirten Yilmaz, bu duyularin ayni zamanda tüketici davranisini da sekillendirdigini ve bu nedenle pazarlama iletisiminde siklikla kullanildigini dile getirdi.

Tüketiciyi ikna etmek

Rekabetin gün geçtikçe arttigini ve bu nedenle pazarda rekabet avantaji saglamak isteyen markalarin, tüketiciyi ikna ederek sadik bir müsteri haline getirmek amaciyla, 5 duyudan faydalandigini öne süren Berkant Yilmaz, bu duyular sayesinde markalarin tüketicilerin zihinlerinde yer edindiklerini ve diger markalardan farklilasarak konumlandiklarini ifade etti.

Yapilan bir arastirmaya göre, görme duyusunun yüzde 58, koklama duyusunun yüzde 45, isitme duyusunun yüzde 41, tatma duyusunun yüzde 31 ve dokunma duyusunun ise yüzde 25 oraninda tüketici davranisinda oldukça yüksek öneme sahip oldugunu dillendiren Yilmaz, markalarin özellikle reklam stratejilerinde tüketicilerin bir veya birden çok duyusuna ayni anda hitap ederek ikna sürecini sekillendirdigini belirtti.



E-ticarette 5 duyunun eksikligi

E-ticarette 5 duyu ile ürünleri deneyimlemenin mümkün olmadigini belirten Berkant Yilmaz, “Insan yasaminda duyular bu derece önemliyken, özellikle e-ticarette ürünlere dokunmak, koklamak, tatmak ve de çikardiklari sesleri duymak mümkün degildir ve bu durum markalar için önemli bir dezavantaj olusturmaktadir. Bu noktada markalar, bol fotografli ve videolu görseller, yakin çekimler ile ürünlerini sunarak bu noksanligi en aza indirebilir. Ayrica markalar, ürün açiklamasi kisminda detayli ve ürün deneyimini yansitan yazili açiklamalar ile önemli oranda duyusal deneyimler sunabilirler” seklinde konustu.



Teknoloji temelli duyusal pazarlama

Teknolojik dönüsüme, pazarlama iletisimi ve e-ticarette siklikla basvuruldugunu dile getiren Yilmaz, “Yapay zeka ile birlikte çok büyük bir dönüsüm yasanmakta. Artirilmis gerçeklik, sanal gerçeklik gibi teknolojiler artik hayatimizin önemli bir parçasi haline geldi. Özellikle insan yasaminda zamanin çok degerli oldugu düsünüldügünde, bireyler akilli cihazlari ile oturduklari yerden minimum çaba ile satin ama davranisi gerçeklestirmek istiyor. Bu noktada, örnegin dokunmatik (haptik) teknolojiler ile tüketiciler magazalara gitmeksizin oturduklari yerden ürünleri gerçekten dokunuyormus gibi deneyimleyebilecek. Saglik sektöründe de bu teknolojiler kullaniliyor ve binlerce kilometre uzakta hasta ve doktor bir araya gelmeden ameliyatlar gerçeklestirilebiliyorken, e-ticarette de yayginlasmasi çok uzak degil. Görüntü ve etkilesim teknolojileri sayesinde basta Metaverse olmak üzere çesitli platformlarda alisveris yapmak mümkün hale geldi. Bazi markalar bu platformlarda sanal magazalarini açtilar ve tüketicilerin birçok duyusuna hitap ederek neredeyse gerçege yakin bir alisveris deneyimi sunuyor” ifadelerini kullandi.

Berkant Yilmaz, teknolojik dönüsüme uyum saglayan ve tüketicilere çoklu duyusal deneyim imkani sunan markalarin tüketicileri ikna ederek rekabet avantaji saglayabilecegini ifade ederek sözlerini sonlandirdi.