Şeker, eğitimde yeni sistem değişiklikleri, atamalar, derslik problemleri, engelli eğitim kadroları, okullardaki mali işlemler üzerine konuştu.
Şeker, Eğitim Bir Sen Bursa Şubesi Merkezi Mehmet Akif İnan Salon’da gerçekleştirdiği basın toplantısında, yeni eğitim öğretim yılında öğrencilere başarı dileklerinde bulunurken, yeni dönemdeki eksikliklerin bir an önce giderilmesi gerektiğini anlattı. 2013-2014 eğitim -öğretim yılında hem okula yeni başlayan hem de bir üst sınıfa geçen tüm öğrencilere başarı dileklerinde bulunan Şeker, “2014-2015 yılı toplu sözleşme sonuçlarıyla yüzleri gülen eğitim çalışanlarının Milli Eğitim Bakanlığı merkezli biriken sorunlarına çözüm getirme adına yetkili sendika olarak yaptığımız öneriler doğrultusunda atılan olumlu adımları takdirle karşılamakla birlikte yeterli bulmuyoruz. İki yıla yakın zamandır çıkarılmayan yönetmeliklerin bir biri ardına yayınlanıyor olması, özür grubu atamalarında eşlerin aile bütünlüğünü sağlama adına bütün şartların zorlanması gibi iyi niyet çerçevesinde ortaya konulan gayretleri önemsiyoruz. Eğitim çalışanlarının yaşadığı sorunların ortadan kaldırılması adına Kurum İdari Kurulu (KİK) toplantılarında imza altına aldığımız, ikili görüşmelerde altını çizdiğimiz ve çeşitli vesilelerle gündeme getirdiğimiz aşağıdaki hususlarda da somut adımlar atılmasını bekliyoruz. 2013-2014 eğitim-öğretim yılında ülke genelinde yaklaşık 17 milyon, Bursa yerelinde 550 bin öğrenci; ülke genelinde yeni 40 bin atamayla yaklaşık 846 bin öğretmen Bursa yerelinde ise 26 bin öğretmen pazartesi ders başı yapacaktır” dedi.
Eğitimcilerin yıllardır devam eden, 666 sayılı KHK ile ise tamamen gün yüzüne çıkan mali meselelerinin çözümü hususunda ortaya koydukları çalışmaların sonuç verdiğini belirten Şeker, toplu sözleşmelerden her anlamda kazançlı çıktıklarını belirtti.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın son yıllarda yaptığı YGS, OKS ve SBS üzerine çalışmaları değerlendiren Şeker şunları söyledi:
“Milli Eğitim Bakanlığı, son 10 yılda YGS, OKS, SBS gibi 5 sistem değişikliğiyle ortaöğretime geçiş sistemi konusundaki arayışını sürdürmektedir. Dershane sektöründe patlamaya yol açan sınavlı geçiş sistemi yerine, sürece yayılmış merkezi çoklu sınavla ölçümü esas alan, “Temel Öğretimden Ortaöğretime Geçiş Sistemi”ni hayata geçirmeye çalışan bakanlığın bir daha hata yapma lüksü bulunmamaktadır. Yeni sistem önerisi üzerinde yapılan tartışmaları da dikkate alarak son şeklinin verilmesi gereken yeni sistem, eğitimde yapılan son sistem değişikliği olmalıdır“.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın gerçekleştirdiği 40 bin yeni öğretmen ataması hakkında da konuşan Şeker, bundan sonra da atamaların olması gerektiğini büyük ihtiyacın olduğunu belirtti.
Şeker, “Milli Eğitim Bakanlığı 40 bin yeni atama gerçekleştirmiştir. Eğitimde ücretli öğretmenlik uygulamasının tarih olması, sınıfların kadrolu öğretmenlerle buluşması için yeni öğretmen ataması gereklilik değil, zorunluluktur. 40 bin atama öncesi ‘acil olarak 100 bin atama yapılmalıdır’ diyerek öğretmen ihtiyacına dikkat çekmiştik. 60 puan uygulaması dolayısıyla bazı branşlarda açılan kontenjanlara yeterli oranda müracaat olmamış ve 3 binden fazla kadro boş kalmıştır. Boş kalan kontenjanlar için, ek atama ve öğretmen ihtiyacı göz önüne alındığında, yeni bir ilk atama kaçınılmazdır“ dedi.
Görevlerinde terfi eden eğitim çalışanları için de önemli açıklamalar yapan Şeker “Şube müdürlüğü kadroları için 13 yıldır görevde yükselme takvimi uygulanmamaktadır. Şef kadroları için en son 2009 yılında atama gerçekleştirilmiş, merkez ve taşra teşkilatı memur kadrolarına atanabilmek için ise en son Mart 2010’da görevde yükselme sınavı gerçekleştirilmiştir. Teknisyen, tekniker, mühendis ve benzeri unvanları kapsayan ve yapılması planlanan unvan değişikliği sınavı ise 2011 yılı Ağustos ayında gündeme gelmiş, önce ertelenip sonra ise iptal edilmiştir. Bakanlık, görevde yükselme ve unvan değişikliği ile ilgili acilen çalışma yapmalı ve talebi karşılamalıdır“ dedi.
Şeker, öğretmenlerin gelecek planları için de çalışmalar yapılması gerektiğini belirterek şunları söyledi:
“Öğretmenlik kariyer basamaklarında 2005 yılında yapılan Yükselme Sınavı sonrası boş kontenjanlar üzerinden başlayan tartışmalar, Anayasa Mahkemesi’nin 21.5.2008 tarihli iptal kararıyla farklı bir boyut kazanmış fakat atılan adımların sonuçlandırılmaması üzerine aradan geçen 8 yıl içerisinde eğitim çalışanlarının mağduriyetleri artarak devam etmiştir. Bakanlık, öğretmenlik kariyer basamaklarında, yetkili sendikanın da bilgisi dâhilinde, gerekli düzenlemeleri bir an önce yapmalı ve 8 yıllık muammaya son vermelidir.”
Ders saatlerindeki adaletsizlikten söz eden Şeker karmaşan bir an önce çözüme ulaşmasını belirtti.
Okulların ticarethane yapısından kurtulması gerektiğine ve mali konuların göz önünden uzaklaştırılarak yürütülmesi gerektiğini dile getiren Şeker, “Eğitim kurumlarında öğrenci başına bütçe uygulaması artık kaçınılmaz olmuştur. Okullarda tahsildarlık dönemi tarih olmalıdır. Zaruri giderler dâhil ücretli personel gibi kaçınılmaz masraflar okul aile birliği bütçesinden karşılanmakta, dolayısıyla okul yönetimi, öğrenci ve veli arasına, iletişimi perdeleyen mali konular girmektedir. Okulların mali sorunları yük olmaktan çıkarılmalı ve eğitim yöneticilerinin asli işlerine yoğunlaşması sağlanarak eğitim liderliği yapmalarına fırsat verilmelidir“ diye konuştu.
Engelli öğretmen kadrosunda yapılan düzenleme için Milli eğitim Bakanlığı’na teşekkürlerini sunan Şeker, engelli tayinlerinin de düzenlenmesi gerektiğini savundu. Alan değişiklikleri konusunda da hataların olduğunu ve iptal taleplerine çözüm getirilmesi gerektiğini belirten Şeker, eğitimde bazı dayatmaların artık son bulması gerektiğini altını çizerek, “1927 yılında Ortaöğretim Dairesi’nin eğitimin karma olması yönündeki teklifine zamanın Talim ve Terbiye Dairesi’nin karşı çıkmasına rağmen Maarif Vekili Mustafa Necati tarafından hayata geçirilen ve 28 Şubat’ta kalıcı hale getirmek için Milli Eğitim Kanunu’nda değişiklik yapan zihniyet, halkın demokratik haklarını hiçe saymaktadır. 1999’da Milli Eğitim Kanunu’nun 15. maddesini “Okullarda kız ve erkek karma eğitim yapılması esastır” şeklinde değiştirenler, özel eğitim kurumlarını ve dershaneleri dahi kapsayacak şekilde dayatmanın sınırlarını genişleterek Avrupa’da “Yüzyılın Pedagojik Yanlışı” diye adlandırılan, bilimsel verilerin iddiaları doğruladığı bir yanlışa herkesi mahkûm etmiştir. Devletin görevi, insanlara dayatma yapmak değil, demokratik haklarını tanımaktır” dedi.
Öğrencilerin kılık ve kıyafet yönetmeliği hakkında da önemli açıklamalar yapan Şeker, “Kasım 2012’de Millî Eğitim Bakanlığına Bağlı Okul Öğrencilerinin Kılık ve Kıyafetlerine Dair Yönetmelik’te yapılan değişiklikle imam hatip ortaokulları ve liseleri ile çok programlı liselerin imam hatip programlarında tüm derslerde kız öğrencilere hakları iade edilmiş, inancı gereği başlarını örtmek isteyen öğrencilere dayatmadan vazgeçilmiştir. Ortaokul ve liselerde ise sadece seçmeli Kur’an-ı Kerim derslerinde başlarını örtebilecekleri hüküm altına alınarak ders merkezli özgürlük anlayışı meşrulaştırılmaya çalışılmış ve dayatmanın yaşamasına imkan sağlanmıştır. Bakanlık, hiçbir öğrencinin inanç özgürlüğünü kısıtlamamalı ve yönetmelikteki sınırlamayı kaldırarak, kız öğrencilerin haklarını toptan iade etmelidir“ diye konuştu.
12 Eylül darbesini bir kez daha kınayan Şeker, o döneme ait mevzuatların kaldırılması gerektiğini ve gerekli düzenlemelerin vakit kaybedilmeden yapılmasını istedi. Şeker şunları söyledi:
“1982 yılından kalma darbe döneminin iklimini yansıtan kılık ve kıyafet yönetmeliği bir an önce değiştirilmelidir. Çalışanların saçı, bıyığı, ayakkabı topuk boyu, pantolonunun kumaşı, kazağının yakası ve başının açık olup olmaması gibi birçok gereksiz ve gülünç ayrıntıları içeren ucube yönetmelik tarihteki kirli yerini almalıdır. Danıştay 12. Dairesi’nin “başörtüsü ceza gerekçesi olamaz” kararı, Kamu Denetçiliği Kurumu’nun yönetmelikten “görev mahallinde baş daima açık ibaresi çıkarılmalıdır” tavsiyesi hükümet tarafından dikkate alınmalı ve gerçekleştirdiğimiz kampanya sonucunda toplanan 12 milyon 300 bin imza ile kamuda özgürlük eksenli en büyük talebe dönüşen yasak acilen kaldırılmalıdır”.
Ders müfredatları hakkında da konuşan Şeker, seçmeli derslerde sorunların bulunduğunu belirtti.
Şeker, “Seçmeli dersler konusunda bazı okul idarecilerinin öğrenci velilerini kasıtlı olarak yanlış yönlendirdiklerini, öğrencilerin istedikleri dersi seçemeyeceklerini ifade ederek, okul idaresinin oluşturdukları paket ders gruplarından birini seçmeye zorlandıkları bilgileri bize ulaşmaktadır. Sendika olarak ders seçimlerinin kesinlikle veli tercihlerine bırakılması gerektiğini, yönetmeliğinde bu şekilde olduğunu ifade ederek bunun aksine hareket edenler hakkında suç duyurusunda bulunacağımızı buradan ilan ediyoruz. Ayrıca 10. Sınıflarda bu yıl tercih yapılamayacağını tercihlerin bir kereye mahsus olmak üzere 9. Sınıfta yapılacağını ileri sürerek kasıtlı ve yanlış bilgilendirme ile ders seçimlerinin engellenmeye çalışıldığı tespit edilmiştir“ dedi.
Hizmetlisinden memuruna, öğretmeninden idarecisine kadar eğitimin tüm paydaşlarına teşekkür eden Şeker “ 2013-2014 eğitim öğretim yılının Bursa ve ülkemiz açısından hayırlı olmasını diliyor, tüm eğitim çalışanlarına başarılar dilerim” şeklinde konuştu.
Eğitim-bir-sen Bursa Şubesi Başkanı Numan Şeker:
Memur-Sen Bursa İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı Numan Şeker, 2013-2014 eğitim öğretim yılı öncesi önemli açıklamalar yaptı.